Metal yorgunluğun kamudaki adı malumunuz FETÖ operasyonlarıydı. Efkan Ala'nın atadığı hemen hemen tüm valiler, emniyet müdürleri vs. görevden alındı. Aynı ataklar Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıklarında da yapıldı. Ama atayanlara dokunulamadı.
Sonra iş seçilmişlere daha doğrusu iktidar belediyelerine gelince durum değişti ve ortaya bir kavram çıktı; Metal yorgunluk. Bu sürecin ilk ayağı tamamlanmışa benziyor. Büyük illerin belediye başkanları acı gülümsemelerle istifa ettirildiler.
Tabi bu sürecin ikinci ayağı beklendiği gibi bu sürecin niyeti de netleşmiş değil. Bir kesim bu süreci metal yorgunluk adı altında FETÖ temizliği olarak tariflendirirken diğer bir kesimde parti içi temizlik olarak adlandırıyor.
Diğer taraftan ise bugünlerde ortaya çıkan offshore hesapları ve yakında da muhtemelen ortaya atılacak avşar, buket, damla hesapları ile hükümetin başı çok sıkışacağa benziyor. Baştan söyleyeyim! Ne offshore ne avşar, benim için pek anlam ifade etmiyor.
Çünkü yıllardır, 'bir lokma, bir hırka' söylemleri ile vatandaşın gönlünü fethedenler bugün, 'komşusu aşken tok yatanlar' sınıfının başını çekmektedirler. Bunu anlattık, anlamadınız.
Şimdilerde birçok şey su yüzüne çıkıyor. Hatta en üst seviyeden itiraf ediliyor. Ama milletimizde sorgulamak yerine kutuplaşma ve de inkâr edilemeyen gerçeği birilerine fatura edip, aklama ve sahiplendirme çabası var.
En basit örneğini Meclis'te gördük. Sayın Başbakan offshore hesapları için, "Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın yok. Onlar araştırılsın" dedi. Konu Meclis'e geldi ve offshore hesaplarının araştırılmasına AKP vekilleri 'hayır' dedi.
Tekrar metal kavramına dönersek! Ne demek istediğimi görünürde bir birlerine 180 derece açıda bulunan iki gazetenin yazarlarından aktaracağım.
Geçtiğimiz hafta Sözcü gazetesinden Rahmi Turan şöyle bir yazı kaleme aldı;
"AKP iktidarının lüks tutkusu malûm? Saraylar, uçaklar, helikopterler, zırhlı süper lüks Mercedes'ler? Devlet malı deniz nasıl olsa? Yiyen yiyene!
Nedir bu lüks makam aracı tutkusu? Milli geliri bizden en az on-on beş kat daha fazla olan Almanya, İngiltere gibi ülkelerde bile bu lüks makam aracı tutkusu yok!
? Meclis Başkanı İsmail Kahraman, makam aracı dört yıllık olmuş diye özel donanımlı yeni bir zırhlı Mercedes almış. Fiyatı 1 milyon 700 bin lira! Dünyanın en lüks otomobillerinden biri? Ne diyelim, helâl olsun!
İşçiler, memurlar, emekliler, köylüler, çiftçiler "Her şey ateş pahası, geçinemiyoruz" diye hiç şikâyet etmesinler. İktidara "Afiyetle yesinler!" diye oy vermiyorlar mı? ? Emlak Vergisi zammında kantarın topuzunu iyice kaçıran CHP'li belediyeler de öyle değil mi? Hepsinde aynı kafa! Yemeyi çok seviyorlar!"
Diğer bakış açısını ise Akit gazetesinden Abdurrahman Dilipak'tan aktarayım:
"? Bakın, bizim haksız kazanç elde eden patronlara, politikacılara, bürokratlara, belediyecilere de söylüyorum, sizin paralarınızın nerelerde olduğu biliniyor. Dubai, Katar, İsviçre, Malta, İngiliz of Shore bankaları, Hong Kong, hepsi biliniyor.
İçeride bir ihbar, Panama belgelerindeki bir kayıt işinizi bitirir. "Parayı nereden bulduğunuzu ispatlayamazsanız, bu hesaplar, birileri tarafından yolunduktan sonra, dünya bankasına aktarılır. Bu paranın peşine düşecek olursanız, Zarrab'ın gittiği yere giderseniz?"
Şimdi soralım; bu iki yazarın ortak fikri nedir? Devlette aşırı bir israf, talan, yandaş kayırma, lüks harcama yani devletin malı deniz, mantığının var olduğunu ikisi de itiraf ediyor.
Hem devleti yönetenlerin, hem yakınlarının, hem de yandaşlarının devlet imkanları ile zenginleştiği, yurt dışında gizli hesapları olduğu ve içerden birinin ifşasıyla bu paraların hesabının verilemeyeceği gibi global güçlerin el koyacağı?
Bir başka nokta ise Rahmi Turan, devleti yönetenlerin tamamını hedef alırken Dilipak bu israf ve talanı bir kesime fatura ederek diğer kesimi masumlaştırıyor.
Neyse! Gerisini siz düşünün?
Sonra iş seçilmişlere daha doğrusu iktidar belediyelerine gelince durum değişti ve ortaya bir kavram çıktı; Metal yorgunluk. Bu sürecin ilk ayağı tamamlanmışa benziyor. Büyük illerin belediye başkanları acı gülümsemelerle istifa ettirildiler.
Tabi bu sürecin ikinci ayağı beklendiği gibi bu sürecin niyeti de netleşmiş değil. Bir kesim bu süreci metal yorgunluk adı altında FETÖ temizliği olarak tariflendirirken diğer bir kesimde parti içi temizlik olarak adlandırıyor.
Diğer taraftan ise bugünlerde ortaya çıkan offshore hesapları ve yakında da muhtemelen ortaya atılacak avşar, buket, damla hesapları ile hükümetin başı çok sıkışacağa benziyor. Baştan söyleyeyim! Ne offshore ne avşar, benim için pek anlam ifade etmiyor.
Çünkü yıllardır, 'bir lokma, bir hırka' söylemleri ile vatandaşın gönlünü fethedenler bugün, 'komşusu aşken tok yatanlar' sınıfının başını çekmektedirler. Bunu anlattık, anlamadınız.
Şimdilerde birçok şey su yüzüne çıkıyor. Hatta en üst seviyeden itiraf ediliyor. Ama milletimizde sorgulamak yerine kutuplaşma ve de inkâr edilemeyen gerçeği birilerine fatura edip, aklama ve sahiplendirme çabası var.
En basit örneğini Meclis'te gördük. Sayın Başbakan offshore hesapları için, "Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın yok. Onlar araştırılsın" dedi. Konu Meclis'e geldi ve offshore hesaplarının araştırılmasına AKP vekilleri 'hayır' dedi.
Tekrar metal kavramına dönersek! Ne demek istediğimi görünürde bir birlerine 180 derece açıda bulunan iki gazetenin yazarlarından aktaracağım.
Geçtiğimiz hafta Sözcü gazetesinden Rahmi Turan şöyle bir yazı kaleme aldı;
"AKP iktidarının lüks tutkusu malûm? Saraylar, uçaklar, helikopterler, zırhlı süper lüks Mercedes'ler? Devlet malı deniz nasıl olsa? Yiyen yiyene!
Nedir bu lüks makam aracı tutkusu? Milli geliri bizden en az on-on beş kat daha fazla olan Almanya, İngiltere gibi ülkelerde bile bu lüks makam aracı tutkusu yok!
? Meclis Başkanı İsmail Kahraman, makam aracı dört yıllık olmuş diye özel donanımlı yeni bir zırhlı Mercedes almış. Fiyatı 1 milyon 700 bin lira! Dünyanın en lüks otomobillerinden biri? Ne diyelim, helâl olsun!
İşçiler, memurlar, emekliler, köylüler, çiftçiler "Her şey ateş pahası, geçinemiyoruz" diye hiç şikâyet etmesinler. İktidara "Afiyetle yesinler!" diye oy vermiyorlar mı? ? Emlak Vergisi zammında kantarın topuzunu iyice kaçıran CHP'li belediyeler de öyle değil mi? Hepsinde aynı kafa! Yemeyi çok seviyorlar!"
Diğer bakış açısını ise Akit gazetesinden Abdurrahman Dilipak'tan aktarayım:
"? Bakın, bizim haksız kazanç elde eden patronlara, politikacılara, bürokratlara, belediyecilere de söylüyorum, sizin paralarınızın nerelerde olduğu biliniyor. Dubai, Katar, İsviçre, Malta, İngiliz of Shore bankaları, Hong Kong, hepsi biliniyor.
İçeride bir ihbar, Panama belgelerindeki bir kayıt işinizi bitirir. "Parayı nereden bulduğunuzu ispatlayamazsanız, bu hesaplar, birileri tarafından yolunduktan sonra, dünya bankasına aktarılır. Bu paranın peşine düşecek olursanız, Zarrab'ın gittiği yere giderseniz?"
Şimdi soralım; bu iki yazarın ortak fikri nedir? Devlette aşırı bir israf, talan, yandaş kayırma, lüks harcama yani devletin malı deniz, mantığının var olduğunu ikisi de itiraf ediyor.
Hem devleti yönetenlerin, hem yakınlarının, hem de yandaşlarının devlet imkanları ile zenginleştiği, yurt dışında gizli hesapları olduğu ve içerden birinin ifşasıyla bu paraların hesabının verilemeyeceği gibi global güçlerin el koyacağı?
Bir başka nokta ise Rahmi Turan, devleti yönetenlerin tamamını hedef alırken Dilipak bu israf ve talanı bir kesime fatura ederek diğer kesimi masumlaştırıyor.
Neyse! Gerisini siz düşünün?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025