ABD Başkanı Trump'ın Kudüs kararını geri çekmesiyle alakalı tasarı BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada büyük bir çoğunlukla kabul edildi ama bu oylamanın herhangi bir bağlayıcılığı yok.
Ezici çoğunluk muhatap ülkeler üzerinde siyasi baskı oluşturur deniliyor ama ne ABD ne de İsrail için böyle bir baskı umurlarında değil.
İsrail daha oylama başlamadan önce BM'ye restini çekmiş, sonuç ne çıkarsa çıksın tanımayacaklarını ilan etmişti.
İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Danny Danon, "Kudüs'ün İsrail Devleti'nin başkenti olduğunu bilmek için uluslararası kuruluşların onayına ihtiyacımız yok" demişti.
İsrail oylamadan sonra da aynı tavrı sürdürdü. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, kabul edilen karar tasarısını "abes" olarak niteledi ve "bu absürt tiyatroya katılmayı reddeden ülke sayısının fazlalığını" ise takdir ettiğini belirtti.
İşin garip tarafı tasarıyı ezici çoğunlukla kabul edenler de teşekkür ediyor, karşı taraf olan İsrail cenahı da?
Kudüs mevzuunu BM'de çözmek havanda su dövmek gibi? İslam ülkelerinin BM ısrarı İsrail'i de, ABD'yi de cesaretlendiriyor.
"Bu İslam ülkelerinin kutsal yerlerini savunmaları buysa, biz sadece Kudüs'ü değil, Mekke ve Medine de dahil tüm İslam coğrafyasını elimizi kolumuzu sallayarak ele geçirebiliriz" diye düşünüyorlar. Ne diyelim, cesaret verenler utansın.
ABD ise oylama öncesi de tehditler savurmuştu, sonrasında da? Ve tehditlerin odak noktasını finansal yaptırımlar oluşturuyordu.
Hatırlarsanız Trump, "Bizden yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar yardım alıyorlar. Sonra da bize karşı oy kullanıyorlar. Bu oyları izliyoruz. Bırakın bize karşı oy versinler. O zaman bir sürü parayı elimizde tutmuş oluruz. Artık umurumuzda değil" demişti.
İslam ülkelerinin hepsinin ABD'ye göbek bağı var.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "İslam dünyasının imanının ispatı" başlıklı makalesinde buna değinerek, "Göbeği ABD ile bir kesilen Arap İslam dünyasında veya pek çok anlaşmayla İsrail ile kardeşlik bağı kuranlar arasında buna karşı çıkacak imani bir hal var mıdır sizce?" sorusunu sormuştu.
BM'nin Güvenlik Konseyi'nde de, Genel Kurulu'nda da "Filistin'in hazırladığı" tasarı oylandı. İşte bu Filistin'in Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Genel Kurul oylaması sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile bir araya geldi.
Kral Selman, Abbas'tan Trump'ın Kudüs politikasına karşı gelmemesini istedi, bu politikayı izlemesi durumunda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin arkasında olacağının güvencesini verdi.
Tüm ülkeler, etkisinin olmayacağı bilinse bile BM'de Filistin için seferber olmuş durumdalar, Filistin'in lideri ise Suud'la pazarlık masasında?
Sahibi Mahmud Abbas gibilerin olduğu bir davanın neticesi ne olur sizce?
Davalar liderleriyle kaimdir.
Mesele sadece Filistinlilerin meselesi olarak kalırsa, davanın sahibinin hali ortadadır, mücadele baştan kaybedilmiştir. Meslele Arapların meselesiyse, yine baştan kaybedilmiştir, çünkü Suudi Arabistan'ın da hali ortada?
Hangi açıdan bakarsanız bakın, bütün yollar hep Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği çözüme çıkar. Eğer meseleyi çözmeye niyetiniz varsa?
Tekrar edelim, ne demişti Sayın Baş:
"İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı ve Mescid-i Aksa'yı Müslümanların başkenti ilan etmelidir."
Yani mesele ne Filistin meselesi, ne Arapların meselesidir; saldırı İslam'ın üç kutsalından birinedir ve bu sebeple mesele tüm İslam aleminin meselesidir.
Tek çözüm de tek bilek tek yürek olup Mescid-i Aksa'yı İslam'ın başkenti yapmaktır.
Ezici çoğunluk muhatap ülkeler üzerinde siyasi baskı oluşturur deniliyor ama ne ABD ne de İsrail için böyle bir baskı umurlarında değil.
İsrail daha oylama başlamadan önce BM'ye restini çekmiş, sonuç ne çıkarsa çıksın tanımayacaklarını ilan etmişti.
İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Danny Danon, "Kudüs'ün İsrail Devleti'nin başkenti olduğunu bilmek için uluslararası kuruluşların onayına ihtiyacımız yok" demişti.
İsrail oylamadan sonra da aynı tavrı sürdürdü. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, kabul edilen karar tasarısını "abes" olarak niteledi ve "bu absürt tiyatroya katılmayı reddeden ülke sayısının fazlalığını" ise takdir ettiğini belirtti.
İşin garip tarafı tasarıyı ezici çoğunlukla kabul edenler de teşekkür ediyor, karşı taraf olan İsrail cenahı da?
Kudüs mevzuunu BM'de çözmek havanda su dövmek gibi? İslam ülkelerinin BM ısrarı İsrail'i de, ABD'yi de cesaretlendiriyor.
"Bu İslam ülkelerinin kutsal yerlerini savunmaları buysa, biz sadece Kudüs'ü değil, Mekke ve Medine de dahil tüm İslam coğrafyasını elimizi kolumuzu sallayarak ele geçirebiliriz" diye düşünüyorlar. Ne diyelim, cesaret verenler utansın.
ABD ise oylama öncesi de tehditler savurmuştu, sonrasında da? Ve tehditlerin odak noktasını finansal yaptırımlar oluşturuyordu.
Hatırlarsanız Trump, "Bizden yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar yardım alıyorlar. Sonra da bize karşı oy kullanıyorlar. Bu oyları izliyoruz. Bırakın bize karşı oy versinler. O zaman bir sürü parayı elimizde tutmuş oluruz. Artık umurumuzda değil" demişti.
İslam ülkelerinin hepsinin ABD'ye göbek bağı var.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "İslam dünyasının imanının ispatı" başlıklı makalesinde buna değinerek, "Göbeği ABD ile bir kesilen Arap İslam dünyasında veya pek çok anlaşmayla İsrail ile kardeşlik bağı kuranlar arasında buna karşı çıkacak imani bir hal var mıdır sizce?" sorusunu sormuştu.
BM'nin Güvenlik Konseyi'nde de, Genel Kurulu'nda da "Filistin'in hazırladığı" tasarı oylandı. İşte bu Filistin'in Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Genel Kurul oylaması sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile bir araya geldi.
Kral Selman, Abbas'tan Trump'ın Kudüs politikasına karşı gelmemesini istedi, bu politikayı izlemesi durumunda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin arkasında olacağının güvencesini verdi.
Tüm ülkeler, etkisinin olmayacağı bilinse bile BM'de Filistin için seferber olmuş durumdalar, Filistin'in lideri ise Suud'la pazarlık masasında?
Sahibi Mahmud Abbas gibilerin olduğu bir davanın neticesi ne olur sizce?
Davalar liderleriyle kaimdir.
Mesele sadece Filistinlilerin meselesi olarak kalırsa, davanın sahibinin hali ortadadır, mücadele baştan kaybedilmiştir. Meslele Arapların meselesiyse, yine baştan kaybedilmiştir, çünkü Suudi Arabistan'ın da hali ortada?
Hangi açıdan bakarsanız bakın, bütün yollar hep Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği çözüme çıkar. Eğer meseleyi çözmeye niyetiniz varsa?
Tekrar edelim, ne demişti Sayın Baş:
"İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı ve Mescid-i Aksa'yı Müslümanların başkenti ilan etmelidir."
Yani mesele ne Filistin meselesi, ne Arapların meselesidir; saldırı İslam'ın üç kutsalından birinedir ve bu sebeple mesele tüm İslam aleminin meselesidir.
Tek çözüm de tek bilek tek yürek olup Mescid-i Aksa'yı İslam'ın başkenti yapmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025