Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay yaptığı açıklamada, yeni yılda Türk-İş'in asgari ücret için net 1600 TL istediğini, bu rakamı Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi başta olmak üzere bazı bakanların yüksek bulup tepki göstermesinin kendilerini üzdüğünü belirtti.
Milyonlarca çalışanın ayda 1300 lirayla ailelerini geçindirmek için uğraştığını dile getiren Atalay, "Gönlümüzden geçen, asgari ücretin 5000 TL olması ama biz net 1600 TL gibi makul bir rakamı talep ediyoruz. Bunu bile yüksek bulanları bir ay bu parayla geçinmeye davet ediyorum" diye konuştu.
Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki, mevcut ekonomik şartlarda asgari ücretin 1600 liraya çıkartılması mümkün değil. 1300 lirayı ve onun oluşturduğu vergi yükümlülüklerini yerine getirmede zorlanan işveren 1600 liralık bir asgari ücreti asla kaldıramaz.
Basit bir misalle izah etmeye çalışalım. 2 personeli olan bir işletme olsun ve bunlar asgari ücretle çalışıyor olsun. Mevcut durumda, işveren bu elemanlarına 1300'er lira maaş ödemesinin yanında ayrıca, vergi indirimiyle birlikte toplam 894 TL SSK pirimi ödemektedir. Ayrıca çalıştırdığı işçi sayısı ve ödediği kira meblağı üzerinden stopaj dediğimiz muhtasar vergisi ödemektedir. Bu da bu ayardaki bir işletme için üç ayda bir 800 lira civarındadır.
Siz bu rakamları büyük işletmeler için genişletin. Sayın Atalay'ın talep ettiği gibi eğer asgari ücret net 1600 lira olursa, bu işverenin üzerine hem maaş yükünü hem de bahsettiğimiz pirim ve vergilerde büyük bir artışı beraberinde getirecektir. Bu mevcut ekonomik şartlarda işverenlerin kaldırabileceği bir yük değildir.
Sayın Atalay bakanların tepki göstermesine üzüldüğünü söylüyor, halbuki bu, hükümeti ilgilendiren bir konu değil, işvereni ilgilendiren bir konudur. Asgari ücretin artması durumunda bu yükü kaldıracak olan işverendir, siyasi irade ise bilakis bu artıştan memnundur çünkü asgari ücret rakamı arttıkça topladığı vergi de artmaktadır. İşveren bu yükü kaldıramaz çünkü;
İşverenin üzerinde, üretim yapmak için kullandığı finansın faiz yükü var. Hammaddesini, enerjisini ithalatla karşıladığı için Doların artış yükü var.
Sürekli artan vergi ve ceza yükü var.
Nakliyesinde kullandığı mazotta artış yükü var?
Ama bütün bu ve benzeri artışlara rağmen piyasada talep azalıyor, talepte daralma olduğu için ürün fiyatlarına yeterince zam yapamıyor, eskisi gibi ihracat gerçekleştiremiyor...
Bir de bunların kattığı yük var.
Bu şartların altında inim inim inleyen, hatta kepenk kapatma notasına gelen işverenlerin böyle ekstra bir istihdam yükünü kaldırabilmesi sizce mümkün mü?
Olayın işveren yönünden durumu bu, peki, işçi açısından durum nasıl?
Bir işçi derneğinin temsilcisi olan Sayın Atalay, "Gönlümüzden geçen, asgari ücretin 5000 TL olması ama biz net 1600 TL gibi makul bir rakamı talep ediyoruz" diyor.
Önce şunu sormak lazım; makul olan maaş 1600 lira mı?
Ekim ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1405 TL, yoksulluk sınırı ise 4577 TL?
Ve "makul olan maaş" sadece mutfak masrafını ifade eden açlık sınırının altında olan bir maaş değil, insanların barınma da dahil asgari şartlarda yaşam standardını ifade eden bir maaştır. Dolayısıyla makul maaş çalışan bir kişi için en az 5000 TL'dir.
Diyeceksiniz ki; hem "Asgari ücret 1600 liraya çıkartılamaz", hem de "Makul maaş 5000 liradır" diyorsun bu çelişki değil mi?
Hayır, ben "Mevcut ekonomik şartlarda asgari ücret 1600 liraya çıkartılamaz" dedim ve teknik izahını da yaptım. Asgari ücretin makul olan 5000 liraya çıkartılması için elbette ki yapılması gereken mevcut ekonomik koşulların değiştirilmesidir.
Böyle bir değişimi ifade eden tek kişi de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Sayın Baş, asgari ücreti 5000 TL yapacağım derken; bunu işverenin sırtına yıkmamaktadır, 1000 lirasını işveren verecektir, kalan 4000 lirayı ise devlet işçiye verecektir.
Prof. Dr. Baş dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile bunun kaynaklarını da detaylı bir şekilde ortaya koymuştur.
2 trilyon lira değerinde olan milli emek ve üretimimiz karşılığı basılacak olan para (Senyoraj geliri); mahkeme kararıyla tespit edilen madenlerin karşılığı her yıl basılacak olan 2 trilyon dolar karşılığı para; yeni ve yerli enerji kaynaklarından elde edilecek olan gelir ve de makul ve vatandaşların belini bükmeyen, kazanandan alınacak olan vergi?
Topladığınızda bu rakam yıllık 8 trilyon liranın üzerinde tutuyor, halbuki Sayın Baş'ın asgari ücretin arttırılması da dahil tüm sosyal devlet projelerinin toplam meblağı 2 trilyon lira bile değil. Harcanacak olandan kat kat fazla gelir?
Mevcut şartlar ancak böyle düzletilir; ama düzeltecek olan çözüme ve modele sahip olana fırsat verirsek. İşçi temsilcileri çözümsüz adreslerde çözüm arayıp hayal kırıklığına uğramaya, üzülmeye devam edeceğine, çözümün adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında yer alıp, Bağımsız Türkiye Partisi saflarında koşturmalıdırlar.
Gerçekten işçileri düşünüyorlarsa?
Milyonlarca çalışanın ayda 1300 lirayla ailelerini geçindirmek için uğraştığını dile getiren Atalay, "Gönlümüzden geçen, asgari ücretin 5000 TL olması ama biz net 1600 TL gibi makul bir rakamı talep ediyoruz. Bunu bile yüksek bulanları bir ay bu parayla geçinmeye davet ediyorum" diye konuştu.
Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki, mevcut ekonomik şartlarda asgari ücretin 1600 liraya çıkartılması mümkün değil. 1300 lirayı ve onun oluşturduğu vergi yükümlülüklerini yerine getirmede zorlanan işveren 1600 liralık bir asgari ücreti asla kaldıramaz.
Basit bir misalle izah etmeye çalışalım. 2 personeli olan bir işletme olsun ve bunlar asgari ücretle çalışıyor olsun. Mevcut durumda, işveren bu elemanlarına 1300'er lira maaş ödemesinin yanında ayrıca, vergi indirimiyle birlikte toplam 894 TL SSK pirimi ödemektedir. Ayrıca çalıştırdığı işçi sayısı ve ödediği kira meblağı üzerinden stopaj dediğimiz muhtasar vergisi ödemektedir. Bu da bu ayardaki bir işletme için üç ayda bir 800 lira civarındadır.
Siz bu rakamları büyük işletmeler için genişletin. Sayın Atalay'ın talep ettiği gibi eğer asgari ücret net 1600 lira olursa, bu işverenin üzerine hem maaş yükünü hem de bahsettiğimiz pirim ve vergilerde büyük bir artışı beraberinde getirecektir. Bu mevcut ekonomik şartlarda işverenlerin kaldırabileceği bir yük değildir.
Sayın Atalay bakanların tepki göstermesine üzüldüğünü söylüyor, halbuki bu, hükümeti ilgilendiren bir konu değil, işvereni ilgilendiren bir konudur. Asgari ücretin artması durumunda bu yükü kaldıracak olan işverendir, siyasi irade ise bilakis bu artıştan memnundur çünkü asgari ücret rakamı arttıkça topladığı vergi de artmaktadır. İşveren bu yükü kaldıramaz çünkü;
İşverenin üzerinde, üretim yapmak için kullandığı finansın faiz yükü var. Hammaddesini, enerjisini ithalatla karşıladığı için Doların artış yükü var.
Sürekli artan vergi ve ceza yükü var.
Nakliyesinde kullandığı mazotta artış yükü var?
Ama bütün bu ve benzeri artışlara rağmen piyasada talep azalıyor, talepte daralma olduğu için ürün fiyatlarına yeterince zam yapamıyor, eskisi gibi ihracat gerçekleştiremiyor...
Bir de bunların kattığı yük var.
Bu şartların altında inim inim inleyen, hatta kepenk kapatma notasına gelen işverenlerin böyle ekstra bir istihdam yükünü kaldırabilmesi sizce mümkün mü?
Olayın işveren yönünden durumu bu, peki, işçi açısından durum nasıl?
Bir işçi derneğinin temsilcisi olan Sayın Atalay, "Gönlümüzden geçen, asgari ücretin 5000 TL olması ama biz net 1600 TL gibi makul bir rakamı talep ediyoruz" diyor.
Önce şunu sormak lazım; makul olan maaş 1600 lira mı?
Ekim ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1405 TL, yoksulluk sınırı ise 4577 TL?
Ve "makul olan maaş" sadece mutfak masrafını ifade eden açlık sınırının altında olan bir maaş değil, insanların barınma da dahil asgari şartlarda yaşam standardını ifade eden bir maaştır. Dolayısıyla makul maaş çalışan bir kişi için en az 5000 TL'dir.
Diyeceksiniz ki; hem "Asgari ücret 1600 liraya çıkartılamaz", hem de "Makul maaş 5000 liradır" diyorsun bu çelişki değil mi?
Hayır, ben "Mevcut ekonomik şartlarda asgari ücret 1600 liraya çıkartılamaz" dedim ve teknik izahını da yaptım. Asgari ücretin makul olan 5000 liraya çıkartılması için elbette ki yapılması gereken mevcut ekonomik koşulların değiştirilmesidir.
Böyle bir değişimi ifade eden tek kişi de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Sayın Baş, asgari ücreti 5000 TL yapacağım derken; bunu işverenin sırtına yıkmamaktadır, 1000 lirasını işveren verecektir, kalan 4000 lirayı ise devlet işçiye verecektir.
Prof. Dr. Baş dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile bunun kaynaklarını da detaylı bir şekilde ortaya koymuştur.
2 trilyon lira değerinde olan milli emek ve üretimimiz karşılığı basılacak olan para (Senyoraj geliri); mahkeme kararıyla tespit edilen madenlerin karşılığı her yıl basılacak olan 2 trilyon dolar karşılığı para; yeni ve yerli enerji kaynaklarından elde edilecek olan gelir ve de makul ve vatandaşların belini bükmeyen, kazanandan alınacak olan vergi?
Topladığınızda bu rakam yıllık 8 trilyon liranın üzerinde tutuyor, halbuki Sayın Baş'ın asgari ücretin arttırılması da dahil tüm sosyal devlet projelerinin toplam meblağı 2 trilyon lira bile değil. Harcanacak olandan kat kat fazla gelir?
Mevcut şartlar ancak böyle düzletilir; ama düzeltecek olan çözüme ve modele sahip olana fırsat verirsek. İşçi temsilcileri çözümsüz adreslerde çözüm arayıp hayal kırıklığına uğramaya, üzülmeye devam edeceğine, çözümün adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında yer alıp, Bağımsız Türkiye Partisi saflarında koşturmalıdırlar.
Gerçekten işçileri düşünüyorlarsa?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024