Türkiye Büyük Millet Meclisi nedir, ne değildir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, kimin adına yasa çıkarır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, liderlerin meclisi mi, milletin meclisi mi?
Milletin seçtiği vekiller, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde özgür iradelerini kullanabiliyorlar mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iktidar partisinin tescil organı mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilen soru ve araştırma önergeleri neden reddediliyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni her alandaki iddiaları araştırmaktan alıkoyan nedir?
Üç yıldır uygulanan ve adına 'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' denilen yönetim şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin fonksiyonu olduğuna inanıyor musunuz?
Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanı, 'hem 84 milyonun cumhurbaşkanıyım' deyip, hem de vatandaşının yarısının tercih ettiği parti ve liderler için kullandığı tabirlerin izahı olabilir mi?
Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, halkın tamamının iradesinin temsil edildiğini iddia eden var mı?
Sadece 2020 yılında başta Adalet ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere bakanlıklara verilen 14 bin soru önergesinin 8 bininin yanıtsız bırakılması nasıl izah edilebilir?
Yine 2020 yılında Meclis'e, 662'si muhalefetten olmak üzere 808 kanun teklifi verildi. Muhalefete ait tekliflerin tamamı gündeme dahi alınmadı.
Diğer taraftan Nisan ayında iktidar partisinin Meclis'e getirdiği 'güvenlik soruşturması' teklifi, iktidar vekillerinin Meclis'e gelmemeleri yüzünden reddedildi.
AKP'li vekiller fırçayı yedi. Aynı kanun nokta ve virgülleri yer değiştirilerek yeniden getirildi ve kabul edildi.
Aynı şekilde, "FETÖ, IŞİD saldırıları, Çorlu tren kazası, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, orman yangınları, altın madenciliği, ekonomik kriz, yolsuzluklar, insan hakkı ihlalleri' gibi devlet ve milletimizi ilgilendiren birçok araştırma önergesi de AKP ve MHP'nin sayı çokluğuyla reddedildi.
Anayasa'nın 7'nci maddesinde şu ifade yer alıyor; "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez."
Bu tanım ile yukarıda sorduğum soruları ve verdiğim örnekleri eşleştirmeye kalktığımızda Anayasa'nın, TBMM tarifinin sadece yazılı bir metin olarak kaldığını görürsünüz.
Bugünlerde AKP ve MHP, 'seçim barajı üzerinden anlaştık' diyorlar. Dün muhalefetteyken yüzde 10 barajını darbecilerin barajı olarak adlandırıp, iktidar olduktan sonra 19 yıl boyunca bu baraja hiç dokunmadan beslenenler bugün, neden barajı indirme gereği duyuyor?
Hep sorduğum gibi yüzde 10 barajına, 'darbecilerin barajı' diyoruz. Peki, yüzde 7 barajına ne diyeceğiz?
Halkın iradesinin önüne baraj koyanlar aynı zihniyetin temsilcisi değil midir? Halkın iradesinin önüne neden baraj koyuyorsunuz? Yoksa 'beka, beka' derken kastınız partilerin geleceği miydi?
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, iktidar ortaklarının seçim barajının yüzde 7'ye çekilmesi konusunda yaptığı değerlendirme aslında ülkemiz siyasetinin ve TBMM'nin ne olup, ne olmadığının ve de ne olması gerektiğini kısa özetiydi.
Sayın Baş şöyle diyordu; "Siyasi partiler sonuç olarak milletin partisidir. Bu milletin tercih ettiği, içinde bulunmak istediği partilerdir.
O zaman bu siyasi partilerin tamamının temsil kabiliyetini Meclis'te ortaya koyalım. Bütün siyasi partiler TBMM'de olabilsin.
Şimdi ben, 10 bin tane veya 10 milyon tane oy aldım... Ben, Türk vatandaşı değil miyim? Hepimiz bir fikre, inanca, ideale sahip değil miyiz?
Bu idealin Meclis'te söz sahibi olması, Meclis'te temsil edilebilmesi için ille de şu kadar oy alabilmesi gerekiyor diye bir durum söz konusu olabilir mi?
Bunun demokraside bir yeri mi var? Yok. O zaman bunun da çözümünü istiyorlarsa yine BTP ile birlikte olmak zorundalar."
Bugünkü siyasetçilerin çözümü yok
BTP lideri Sayın Baş, milletimize çok kritik bir soru sordu ve cevabını yine kendi verdi: "(Bugünkü siyasetçilerin) Herhangi bir tanesinin bu ülkeyi yönetebileceğini düşünebiliyor musunuz? Yönetemezler, hiçbir şey de yapamazlar. Neden? Çünkü ellerinde hiçbir çözüm yok."
Ben sorayım; Ellerinde çözümü olan bir parti ve lider var mı? Yaptık, yapacağız, çözdük çözeceğiz, cümleleriyle ne hale geldiğimiz ortada.
O halde ne yapacağız? Çözüm sahibini arayacağız, bilimsel ve uygulama ispatlı plan ve programlarını tercih edeceğiz.
Bu arayışa girdiğimizde; "Rüzgar kapitalisttir, zayıf olanı ezer, yağmur komünisttir herkese eşit yağar derler. Şimdi bizim ne yağmura, ne rüzgâra ihtiyacımız var. Biz, bağımsızlığın güneşini arkamıza aldık, milli ekonominin, Atatürk'ün güneşini arkamıza aldık yürüyoruz ve yolun sonunda da iktidara ulaşacağız.
O rüzgar bekleyenler, yağmur bekleyenler daha çok beklesinler. Bizim hiçbirine ihtiyacımız yok, bizim elimizde Milli Ekonomi Modeli var hiç endişeniz olmasın" diyen BTP Lideri Hüseyin Baş çıkacaktır.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024