(dünden devam) Prof. Dr. Haydar Baş, ülkemizde haçlı odaklı oyunları görmüş, insanımız arasında çıkarılmak istenen mezhepsel ve etnik ayrımcılığa karşı milletimizi ayıktırma gayretine girmiştir. Yine aynı odakların, içimizdeki taşeronları vasıtasıyla bizlere, özellikle Cumhuriyet döneminde devlet düşmanlığı, din düşmanlığı, asker düşmanlığı, rejim karşıtlığı vs. gibi fikirler pompalamışlardır. Bir kesim insanımız da medeniyet, diye batıya sarılırken, kendi kültür ve inancını karşısına almış hatta saldırmıştır. Bir başka kesim ise saltanatı (Osmanlıyı) İslam zannedip, Cumhuriyete ve Cumhuriyeti kuranlara karşı düşmanlık beslemişlerdir. Bu iki anlayışın çatışmasından ortaya çıkan milli ve manevi yıkımların bedelini ise her zamanki gibi bizler (millet) ödedik ve ödüyoruz... Sayın Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde bu gerçeği şöyle özetliyor; "Milli devlet anlayışında, millet ile devlet 'birbiri ile çatışan' iki unsur değildir. Aksine millet-devlet beraberliği, bütün sorunların çözümünde ve devletin bekasında temel kabul edilmektedir?" (s.23)"? Cumhuriyetin kabulünün ilk döneminde, Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal, saltanat yerine yeni bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti getirirken; saltanatı, din biçiminde algılayanlar, yeni yönetimi yani cumhuriyeti, saltanat karşıtı algılamak yerine, din karşıtı olarak algıladılar?" (s.24)"Özellikle Müslüman ülkelerde dindarların, kendi topraklarında "inançlarını yaşayamadıkları" iddiası ile kitleler önce kendi devleti ile kavgalı hale getirilmiş ancak AB ve ABD gibi sözde uygar toplumlarda yaşanacağı yalanları ile devletten koparılan kitleler, emperyalist devletlerin istismarına açık hale getirilmiştir. Bunu izleyen sürecin hemen ardından da "dinler arası diyalog" adı altında, kendi kültüründen ve toprağından koparılan kitlelerin dinleri değiştirilerek, topraklarının ve kaynaklarının global odaklar tarafından sömürülmesine tepkisiz hale getirilmek istenmektedir?İşin ilginç tarafı, dün güya din adına, kendi devletleri ile kavga edenler, bugün kendi inançları ile taban tabana zıt olmasına rağmen yabancı devletlerle kol kola vaziyettedirler." (s.105) Yaşadığımız bu gerçekleri anlatan Sayın Baş, devlet ve millet bütünlüğümüz için şu tarihi tespiti yapmıştır; "DİNİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ, MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZDÜR. MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ, DİNİ BÜTÜNLÜĞÜMÜDÜR."Özellikle son on yıldır ülkemizin üniter yapısı, millet kavramı, etnik ve mezhepsel farklılıklar iktidar tarafından tartışma ve ayrışma konusu haline getirilmek istenmiş ve getiriliyor da. Gerek muhalefet partileri ve gerekse dini ve sosyal yapılanmalar bu ayrıştırmanın karşısında olmak, ortak payda bulmak ve buluşmak yerine taraf olmayı tercih ettiler. Haliyle iş yine "BAŞ'a" düştü. Muhterem Hocam Sayın Baş, üniter yapının korunmasını, başka sistem arayışlarının, yenilenmek istenen millet tanımının, birden fazla dilin resmileşmesinin, devlet ve milletimizin birliğini bozacağını, ayrılıkların yaşanacağını belirtti. Sayın Baş, milli birliğimiz için gerek "Atatürkçüyüz" diyerek, "Atatürk'te" olmayan vasıfları, Atatürk'e vasfedip, Atatürk ile millet ve din arasını açanları ve gerekse Atatürk'ü, din düşmanı olarak göstermek isteyen "dinci" kişi ve yapılanmaları tarihin ışığında susturdu?Dini ve milli bütünlüğümüze yönelik en büyük tehdit olan "dinler arası diyalog" ve "BOP" projelerini eserlerinde, canlı yayınlarda, uluslar arası konferanslarda, ülkemizin hemen hemen her bölgesinde düzenlediği mitinglerle anlatıyor, uyarıyor...Sayın Baş, sadece uyarmakla kalmamış tarihin altın sayfalarını bugün yeniden açmıştır. Evet, Sayın Baş, eşsiz eseri "Ehl-i Beyt" külliyatıyla, milli ve manevi birliğimizin adresini göstermiş, kurtuluşun ancak "Ehl-i Beyt gemisine" binmekle olacağı ilahi gerçeğinin günümüzdeki tercümanı olmuştur. Emek, hak, özgürlük meselesine gelince? Sayın Baş'a göre devlet "babadır" ve halkına bakmakla yükümlüdür. Ortaya koyduğu, uygulama ispatlı "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde "devlet babanın" milletini nasıl refaha kavuşturacağını tek tek anlatmıştır. Asgarin ücretin bırak yoksulluk sınırını, fakirlik sınırının bile üstünde olduğu (bugünkü şartlarda 4000 TL), her bireyin "vatandaşlık maaşı" alma hakkına sahip olduğu, ev hanımlarına işçi statüsünde maaş ve emeklilik hakkının sağlandığı, çocuk maaşı, sıfır faizli evlilik ve konut kredilerinin olduğu, sağlık ve eğitimin parasız olduğu, sanayici, tarım kesimi ve esnafın üretim, ürün ve pazar garantisinin olduğu bir ekonomik sistemde sadece işçiye değil bütün millete 1 Mayıs, 2 Mayıs, 10 Haziran, 30 Eylül, 27 Şubat vs. her gün bayram olur?
Akın Aydın / diğer yazıları
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024