Geçtiğimiz hafta sonu dini ve milli bütünlüğümüze yönelik iki muhteşem program organize edildi. İlki Cumartesi akşamı İzmir’de yapılan Milli Kahramanları Anma Programı, ikincisi ise Trabzon’da yapılan “Öğüt Gecesi”…
Bir ülkenin ve milletin bekası, toprakları altında yatan şehitlerine, milli kahramanlarına, maneviyat erenlerine sahip çıkmasıyla mümkündür.
Aslına sahip çıkmayana, vefasızlık yapana Allah asla sahip çıkmaz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve güzide kadrosu Anadolu’yu karış karış gezerek, gittiği her yerde hem milli hem de manevi kahramanlara sahip çıkarak büyük bir vefa örneği göstermektedir, ayrıca onları kahraman yapan unsurları ön plana çıkararak, onları örnek tutarak nasıl kahraman olunacağının pratik örneğini göstermektedir.
Tabi, önemli olan sadece tarihi olayları yad etmek değildir elbette… Onlardan ders çıkarmak, bugün ve gelecek için tarihte yapılan doğruları önümüze koymak, yanlışlardan ise ibret almaktır aslolan… “Tarih tekerrürden ibarettir” diyor atalarımız; ibret alınsaydı tarihteki yanlışlıklar hiç tekerrür eder miydi?
Dün içimize fitne tohumlarını etkiler, borçlandırdılar, milletimizi Ehl-i Beyt bağlarından kopardılar ve sonuçta önümüze Sevr konuldu. Ardından işgal ve katliam…
Bu unutulmaması gereken bir ibretti ve bu karanlık tablo çok değil daha 90 yıl önce üzerinde yaşadığımız bu coğrafyada yaşandı.
Fitne tohumlarını elinin tersiyle iten, her hadiseye milli bakış açısıyla bakan ve Ehl-i Beyt bağları da sağlam olan bir Mustafa Kemal ve kadrosu gelmemiş olsaydı bugün bizler de bu coğrafya üzerinde hür olmayacaktık, belki de hiç var olmayacaktık.
Problem belliydi, çözümü de bu aziz millet kendi içerisinden çıkarmıştı ama ne var ki, bugün aynı fitne tohumları içimizde dolaşmaktadır ve bu sefer çözüm de ısrarla gölgelenmektedir. Tecrübeler farklı bir boyutta kullanılmaktadır. Düşmandan kurtulmak için değil, düşmanların oyunlarının tutması için, engellenmemesi için…
Adeta ihanetin katmerlisi yaşanmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın milli ve manevi kahramanları yad ederek, ruhaniyetlerini yeniden içimize davet etmeleri, zihinlerde ve gönüllerde yeniden dirilişin kapılarını aralamaktadır.
Sayın Baş’ın Öğüt Gecesi’nde bahsettiği bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
1974 Kıbrıs harekatı sırasında maneviyat büyüğü Mustafa Hayri Öğüt hazretlerinin Trabzon’a geldiğini, Kıbrıs çıkartmasının başından sonuna kadar, gece gündüz toplu bir şekilde birlikte Fetih süresi, ayetler, dualar, esmalar okuduklarını ifade etmişti.
Ve Sayın Baş şöyle demişti: “Başta Fahri Âlem Efendimiz olmak üzere bütün evliyayı kiram hazretleri Kıbrıs’ta vazife almıştır.”
Gerçekten de Hayri baba hazretlerinin ifadesiyle, “Fetihler önce maneviyatta kazanılır”dı. Kıbrıs’ta da bu yaşandı. Bir davanın, eğer ağzı dualısı çoksa, şehidi çoksa asla sırtı yere gelmez.
Bugün Şehitlik Tepesi, başta Mustafa Hayri Öğüt hazretleri olmak üzere, Celal Hoca, Baki Hoca, Ali Gedik Hoca, Hüseyin Çamurdan, Lütfullah Dereci, Mustafa Savaşer, Ali Tay, Hakan Bektaş gibi birçok “kından çıkmış kılıç misali” gönül erini ve şehidi bağrında taşımaktadır. Onlar aziz Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin korunması için hayatlarını ortaya koydular. Onlar maşuk için serden geçtiler.
Ne mutlu Ehl-i Beyt’in nefesini günümüze taşıyanlara, ne mutlu günümüzün puslu ortamında bile şehitler yetiştirenlere, ne mutlu aslını ve şehitlerini unutmayan ve unutturmayanlara…
Bir ülkenin ve milletin bekası, toprakları altında yatan şehitlerine, milli kahramanlarına, maneviyat erenlerine sahip çıkmasıyla mümkündür.
Aslına sahip çıkmayana, vefasızlık yapana Allah asla sahip çıkmaz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve güzide kadrosu Anadolu’yu karış karış gezerek, gittiği her yerde hem milli hem de manevi kahramanlara sahip çıkarak büyük bir vefa örneği göstermektedir, ayrıca onları kahraman yapan unsurları ön plana çıkararak, onları örnek tutarak nasıl kahraman olunacağının pratik örneğini göstermektedir.
Tabi, önemli olan sadece tarihi olayları yad etmek değildir elbette… Onlardan ders çıkarmak, bugün ve gelecek için tarihte yapılan doğruları önümüze koymak, yanlışlardan ise ibret almaktır aslolan… “Tarih tekerrürden ibarettir” diyor atalarımız; ibret alınsaydı tarihteki yanlışlıklar hiç tekerrür eder miydi?
Dün içimize fitne tohumlarını etkiler, borçlandırdılar, milletimizi Ehl-i Beyt bağlarından kopardılar ve sonuçta önümüze Sevr konuldu. Ardından işgal ve katliam…
Bu unutulmaması gereken bir ibretti ve bu karanlık tablo çok değil daha 90 yıl önce üzerinde yaşadığımız bu coğrafyada yaşandı.
Fitne tohumlarını elinin tersiyle iten, her hadiseye milli bakış açısıyla bakan ve Ehl-i Beyt bağları da sağlam olan bir Mustafa Kemal ve kadrosu gelmemiş olsaydı bugün bizler de bu coğrafya üzerinde hür olmayacaktık, belki de hiç var olmayacaktık.
Problem belliydi, çözümü de bu aziz millet kendi içerisinden çıkarmıştı ama ne var ki, bugün aynı fitne tohumları içimizde dolaşmaktadır ve bu sefer çözüm de ısrarla gölgelenmektedir. Tecrübeler farklı bir boyutta kullanılmaktadır. Düşmandan kurtulmak için değil, düşmanların oyunlarının tutması için, engellenmemesi için…
Adeta ihanetin katmerlisi yaşanmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın milli ve manevi kahramanları yad ederek, ruhaniyetlerini yeniden içimize davet etmeleri, zihinlerde ve gönüllerde yeniden dirilişin kapılarını aralamaktadır.
Sayın Baş’ın Öğüt Gecesi’nde bahsettiği bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
1974 Kıbrıs harekatı sırasında maneviyat büyüğü Mustafa Hayri Öğüt hazretlerinin Trabzon’a geldiğini, Kıbrıs çıkartmasının başından sonuna kadar, gece gündüz toplu bir şekilde birlikte Fetih süresi, ayetler, dualar, esmalar okuduklarını ifade etmişti.
Ve Sayın Baş şöyle demişti: “Başta Fahri Âlem Efendimiz olmak üzere bütün evliyayı kiram hazretleri Kıbrıs’ta vazife almıştır.”
Gerçekten de Hayri baba hazretlerinin ifadesiyle, “Fetihler önce maneviyatta kazanılır”dı. Kıbrıs’ta da bu yaşandı. Bir davanın, eğer ağzı dualısı çoksa, şehidi çoksa asla sırtı yere gelmez.
Bugün Şehitlik Tepesi, başta Mustafa Hayri Öğüt hazretleri olmak üzere, Celal Hoca, Baki Hoca, Ali Gedik Hoca, Hüseyin Çamurdan, Lütfullah Dereci, Mustafa Savaşer, Ali Tay, Hakan Bektaş gibi birçok “kından çıkmış kılıç misali” gönül erini ve şehidi bağrında taşımaktadır. Onlar aziz Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin korunması için hayatlarını ortaya koydular. Onlar maşuk için serden geçtiler.
Ne mutlu Ehl-i Beyt’in nefesini günümüze taşıyanlara, ne mutlu günümüzün puslu ortamında bile şehitler yetiştirenlere, ne mutlu aslını ve şehitlerini unutmayan ve unutturmayanlara…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025