Halkın gerçekleriyle yüzleşmekten kaçan, batık ekonomiye kılıf arayan, dış politikadaki acziyeti sansürlemeye çalışan, ülkeyi Osmanlı'dan beter borca batıran iktidar bir anda CHP'li belediyelerin SGK'ya olan borçlarını gündeme aldı.
"SGK'ya olan birikmiş borçlarını dahi ödemeyen, dahası absürt bahanelerle bu borçtan kaçmanın yollarını arayan bir zihniyetten ne memlekete ne de şehirlerimize hiçbir hayır gelmez" diyen Sayın Erdoğan 'Milletimizin teveccühüne layık olmak için gece gündüz koşturuyoruz' dedi.
İlginç değil mi?
Cumhuriyet kazanımlarını 80 milyar dolara peşkeş çek. 22 yılda 2 buçuk trilyon dolardan fazla vatandaştan vergi toplan. 132 milyar dolar olarak devraldığın dış borcu 460 milyar dolara çıkar, yol, köprü, tünel, havalimanı paralarını vatandaşa ödet sonra da borç üzerinde CHP belediyelerine yüklen ve bunu, milletin teveccühüne gayret olarak pazarla.
Gerçekten çok ilginç!
Bu ülkedeki bütün belediyeler CHP'nin olsa Sayın Erdoğan'a hak veririm. Evet, borcu olan ödesin. Ama neden sadece CHP?
AKP'li, MHP'li, DEM'li ve diğer partili belediyelerin SGK'ya borcu yok mu?
Sonra neden sadece SGK borcu isteniyor? Kaybedilen AKP'li belediyelerin şatafatı, geriye bıraktıkları borçlar insanımızın midesini bulandırdı. Zaten bu yüzden kaybettiler.
Erdoğan'ın gündemi neden sadece CHP ve birazda DEM? Çünkü siyasi rantı bu kaynaklardan sağlıyorlar!
Hani bunlar hep, Peygamberimizi örnek verirler ya!, Ashap açlıktan şikayet ederek karnına bağladıkları taşı Peygamberimize göstermişler. Efendimiz (s.a.a.v) karnındaki sarığı açarak 2 taş bağladığını göstermiş.
Yani Efendimiz (s.a.a.v) vatandaşının hali ile hallendiğini, vatandaşından daha çok sıkıntı çektiğini ve devlet yöneticilerinin bu anlayışta olması gerektiğini gösteriyor. İşte sünnet bu.
Sayın Erdoğan, 'nasıl zengin oldunuz' sorusuna 'ticaret yaparak' cevabını vermişti. Gemicik filoları malum. Bilmediklerimiz gayr-ı malum!
Bana göre önce Sayın Erdoğan, bizzat kendisi ve çocukları Bilal ve Burak Erdoğan'ın ödedikleri vergileri, SGK'dan aldıkları 'borcu yoktur' yazısını ortaya koyar.
Ardından başta Binali Yıldırım ve ailesi olmak üzere tüm zengin partililere, 'sizde ödediğiniz vergileri ve SGK maliyetlerini açıklayın' emri verir.
Ardından da 'herkes borcunu ödeyecek' çıkışı yaparsa liyakatini ortaya koyar, her kesimin takdir ve duasını alır.
Yok, devlet benim, sen ödeyeceksin, diyenlerin akıbeti tarihte bellidir.
Borç demişken
Konuşmalarından izlediği kadarı ile bizzat nefes almakta zorlanan Mehmet Şimşek, batık ekonomiyi kurtarmak için suni teneffüs yapıyor.
Fiş almayana 4 bin, vermeyene 40 bin lira ceza kesecekmiş. Vergileri mutlaka tahsil edecekmiş.
Şu sözü ise çok ilginç! 'Özellikle kayıt dışı olanlar, özellikle çok kazananlar, Maliye mutlaka kapınızı çalacak."
Bu sözleri duyunca Maliyet Bakanı 21 yıldır çalınmayan yandaşların kapısını mı çalacak, diye düşündüm.
Yasal vergi kaçıranlar
20 yıldır her alanda 'bana yasal, sana yasak' sistemi altın çağını yaşıyor. Hem de yasaları arkalarına alarak. Yasa yetmeyince anında yeni yasa çıkararak.
Torunlar Holding'e ait Başkent Gaz firması, yanılmıyorsam 2017'de Kızılay'a 8 milyon dolar bağışlamış ve günlerce gündem olmuştu.
E ne var bunda?
Ne yoktu ki! Meğer Kızılay bağışlarda köprü görevi görüyormuş! 75 bin doları Kızılay'a, kalan 7 milyon 725 bin doları da Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na aktarılmıştı.
Şuanda kızı firarda olan o zaman ki Kızılay Başkanı Kerem Kınık ise katıldığı canlı yayında konuyla ilgili soru üzerine "Vergi kaçırmak başka vergiden kaçınmak başka" diyerek vergi vermekten nasıl kaçındıklarını itiraf etmişti. Bu örnek zurnanın son deliği bile değil.
'Vergi cenneti' diye tabir edilen örneğin Man Adaları, Virgin Adaları, Cayman Adaları gibi yerleri duymuşsunuz.
Ülkemizden sonradan zengin olan bir çok kişi ve kurum, şirket merkezi olarak buraları gösteriyor ve vergiden kaçınıyor.
Ey Mehmet Şimşek! Yüreğin yetiyorsa bu işe bir el at!
Özetlersek, 2002'den bugüne 8 kez vergi affı çıkararak zenginleri ihya eden Erdoğan hükümetleri şimdi iflas etti ve faturayı siyasi olarak CHP'ye, maddi olarak ise vatandaşa ödettirme gayretinde.
Devlet alan el değil, veren el olmalıdır
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 26.03.2012 tarihli yayımlanan yazısında şu tarihi örnekleri veriyordu;
"19. yüzyılda Batıda Türk tarihinin en ünlü uzmanlarından biri olan Claude Cahen Türk hakanlarının bu özelliğine dikkat çekerek şunları söylemişti:
"Başka milletlerin aksine Türk'lerde halkı besleyen, giydiren ve harçlığını veren bizzat hakandır. Onlarda vergi demek, halkın genel masrafı emektir. Eğer hakan yurttaşlarının gelirini sağlayamayacak hale gelirse, onlara izin verir. Onlar da gidip nafakalarını başka bir hakanın bayrağı altında ararlar."
Büyük Türk Hakanı Oğuz Kaan ise duasında "Türk ülkesinde adaletten başka şey hüküm sürmesin… Türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki, fakirlik suç sayılsın" demiştir.
Milli Devlet tezinde, vatandaşlık maaşı ile bizim yapmak istediğimizde, devletin tarihten gelen "baba devlet" olma vasfını tekrar kazandırmaktır" diyerek bugün BTP Lideri Hüseyin Baş'ın dillendirdiği projeleri sıralıyordu.
Neden oy veriyorsunuz?
Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılının Mart ayında Adana'da yaptığı konuşmada sarf ettiği "Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme" diyordu.
Ey kardeşim! Neden laf dinlemiyor da, oy vermeye devam ediyorsun?
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025