Financial Times gazetesinin, NATO yetkililerine dayanarak yaptığı bir habere göre, Patriot füzeleri Türkiye’ye birkaç hafta içinde konuşlandırılacak; füzeler sınıra değil, Türk topraklarının iyice içlerine yerleştirilecek.
Her bir Patriot bataryası en az 26 km çapındaki bir alanda etkili oluyor ve en az 70 personele ihtiyaç duyuluyor. 10 bataryadan bahsedildiğine göre değişik mekanlarda toplamda 260 km’lik bir alan işgal edilmiş olacak ve 700 yabancı asker görev alacak.
Sınırda değil de, “Türk topraklarının iyice içinde” düşünülmesi Patriotların Suriye için olmadığını, başka amaçlara hizmet edeceğini göstermektedir. İlk çalışmaların Malatya’dan başlaması ise bize bu konuda ipucu vermektedir. Haberde, NATO diplomatlarının Patriotların uçuşa yasak bir bölge için kullanılmayacağını ısrarla söyledikleri belirtilmektedir. Bu da Patriotların Suriye için olmadığını ispatlamaktadır.
Financial Times, NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasını teyit eder mahiyette, füzelerin Türk ordusunca değil, sistemleri konuşlandıran ülkelerin askerlerince çalıştırılacağının altını çizdi. Kontrolün Türk ordusuna bırakılmaması, füzelerin Türkiye’yi korumak amaçlı olmadığını göstermektedir.
Peki, bayram değil, seyran değil Türkiye Patriotları neden talep etti ve NATO neden apar topar, hiçbir konuda göstermediği hızlılıkla bu talebe olumlu cevap verdi, bunu uygulamaya soktu? Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş, bir makalesinde vermektedir:
“Patriotlar ile yapılmak istenen, kargaşa ortamı yaratmaktır. Putin’in “duvarda silah varsa bu mutlaka patlar” benzetmesi ile dikkat çektiği konu, Suriye’den gelecek bir tehlikeyi değil, Ortadoğu’da başlatılmak istenen ateşin ilk kıvılcımıdır ve böyle bir riske girecek Türkiye bizce karşısında Rusya’yı bulacaktır.”
Evet, maksat füzeler kullanılsın ya da kullanılmasın bir kargaşa ortamı oluşturmak, Ortadoğu’yu kan gölüne dönüştürecek, İsrail’e hazır hale getirecek olan çatışmaların kıvılcımını başlatabilmek.
Sayın Baş’ın bu noktada Rusya ile ilgili yaptığı uyarılar da önemlidir. Füze kalkanıyla, Patriotlarla karşımıza aldığımız ülkeler sadece İran ve Suriye değildir; onlardan çok daha fazla rahatsızlık duyan ülke Rusya’dır. Sayın Baş, Putin’in yaptığı Türkiye ziyaretinde verilen asıl mesajın “Sakın ABD’ye uyarak Suriye ile savaşa kalkışmayın” olduğunu belirtmiştir.
Rusya, Çin’i de arkasına alarak, Ortadoğu’da ve İslam ülkelerinde yaşanan gelişmelere artık seyirci kalmayacağını özellikle de Suriye konusunun kırmızıçizgisi olduğunu vurgulamıştır. Putin’in, “duvarda silah varsa bu mutlaka patlar” benzetmesi, Türkiye’nin ABD’nin talepleriyle ortaya koyduklarından duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmektedir.
İzmir’in NATO Kara Kuvvetlerinin merkezi olması da ayrıca düşündürücü bir konudur.
Türkiye bir taraftan savunma kılıfıyla NATO işgali altına girerken, diğer taraftan, Türkiye’yi bir hamlede yerle bir edebilecek komşularını rahatsız edici politikalara imza atmaktadır.
Sayın Baş’ın şu uyarılarını da lütfen bir yere not alın:
“Görünen o ki, son halka Türkiye’nin parçalanma hesabı ise, NATO adına ve NATO eli ile yapılacak. Ve NATO’nun dünya nezdindeki barışçıl meşruiyeti sayesinde Türkiye’de atılan adımlar, maalesef masum gösterilecek…”
Türkiye bu örtülü işgali, NATO’nun her adımını talep eder konumda olarak dünya kamuoyu önünde resmen kabullenmektedir; diğer taraftan herhangi bir işgal karşısında yalnız kalması için de Rusya, İran gibi komşularıyla araları resmen açılmaktadır.
Millet olarak derin uykumuzdan uyanmalıyız.
Her bir Patriot bataryası en az 26 km çapındaki bir alanda etkili oluyor ve en az 70 personele ihtiyaç duyuluyor. 10 bataryadan bahsedildiğine göre değişik mekanlarda toplamda 260 km’lik bir alan işgal edilmiş olacak ve 700 yabancı asker görev alacak.
Sınırda değil de, “Türk topraklarının iyice içinde” düşünülmesi Patriotların Suriye için olmadığını, başka amaçlara hizmet edeceğini göstermektedir. İlk çalışmaların Malatya’dan başlaması ise bize bu konuda ipucu vermektedir. Haberde, NATO diplomatlarının Patriotların uçuşa yasak bir bölge için kullanılmayacağını ısrarla söyledikleri belirtilmektedir. Bu da Patriotların Suriye için olmadığını ispatlamaktadır.
Financial Times, NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasını teyit eder mahiyette, füzelerin Türk ordusunca değil, sistemleri konuşlandıran ülkelerin askerlerince çalıştırılacağının altını çizdi. Kontrolün Türk ordusuna bırakılmaması, füzelerin Türkiye’yi korumak amaçlı olmadığını göstermektedir.
Peki, bayram değil, seyran değil Türkiye Patriotları neden talep etti ve NATO neden apar topar, hiçbir konuda göstermediği hızlılıkla bu talebe olumlu cevap verdi, bunu uygulamaya soktu? Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş, bir makalesinde vermektedir:
“Patriotlar ile yapılmak istenen, kargaşa ortamı yaratmaktır. Putin’in “duvarda silah varsa bu mutlaka patlar” benzetmesi ile dikkat çektiği konu, Suriye’den gelecek bir tehlikeyi değil, Ortadoğu’da başlatılmak istenen ateşin ilk kıvılcımıdır ve böyle bir riske girecek Türkiye bizce karşısında Rusya’yı bulacaktır.”
Evet, maksat füzeler kullanılsın ya da kullanılmasın bir kargaşa ortamı oluşturmak, Ortadoğu’yu kan gölüne dönüştürecek, İsrail’e hazır hale getirecek olan çatışmaların kıvılcımını başlatabilmek.
Sayın Baş’ın bu noktada Rusya ile ilgili yaptığı uyarılar da önemlidir. Füze kalkanıyla, Patriotlarla karşımıza aldığımız ülkeler sadece İran ve Suriye değildir; onlardan çok daha fazla rahatsızlık duyan ülke Rusya’dır. Sayın Baş, Putin’in yaptığı Türkiye ziyaretinde verilen asıl mesajın “Sakın ABD’ye uyarak Suriye ile savaşa kalkışmayın” olduğunu belirtmiştir.
Rusya, Çin’i de arkasına alarak, Ortadoğu’da ve İslam ülkelerinde yaşanan gelişmelere artık seyirci kalmayacağını özellikle de Suriye konusunun kırmızıçizgisi olduğunu vurgulamıştır. Putin’in, “duvarda silah varsa bu mutlaka patlar” benzetmesi, Türkiye’nin ABD’nin talepleriyle ortaya koyduklarından duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmektedir.
İzmir’in NATO Kara Kuvvetlerinin merkezi olması da ayrıca düşündürücü bir konudur.
Türkiye bir taraftan savunma kılıfıyla NATO işgali altına girerken, diğer taraftan, Türkiye’yi bir hamlede yerle bir edebilecek komşularını rahatsız edici politikalara imza atmaktadır.
Sayın Baş’ın şu uyarılarını da lütfen bir yere not alın:
“Görünen o ki, son halka Türkiye’nin parçalanma hesabı ise, NATO adına ve NATO eli ile yapılacak. Ve NATO’nun dünya nezdindeki barışçıl meşruiyeti sayesinde Türkiye’de atılan adımlar, maalesef masum gösterilecek…”
Türkiye bu örtülü işgali, NATO’nun her adımını talep eder konumda olarak dünya kamuoyu önünde resmen kabullenmektedir; diğer taraftan herhangi bir işgal karşısında yalnız kalması için de Rusya, İran gibi komşularıyla araları resmen açılmaktadır.
Millet olarak derin uykumuzdan uyanmalıyız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024