Hayli zamandan beri basirete elveda ve ferasete güle güle dediğiniz için memleketin başına açtığınız bunca bela ve musibete az mı deseydik?
Neredeyse hayatın bütün alanlarında insanların önlerine diktiğiniz yokuşlara düz mü deseydik?
Neredeyse bütün sektörlerde ısrarla üretim, ısrarla istihdam diyenlerin önlerine çıkardığınız labirentlere, oluşturduğunuz bin bir çeşit eğrilere düz mü deseydik?
Yıldan yıla, aydan aya, hatta günden güne kötüleşen gelir dağılımı yüzünden, zenginle yoksul arasındaki uçurumun derinleşmesi yüzünden sürekli ezilen kitlelerin perişan haline bakarak 'ezilmeleri az olmuş biraz daha ez mi' deseydik?
Tarımda sanayide, üretimde tüketimde, eğitimde bilimde, ilimde irfanda kaplumbağa hızı ile gidilirken 'işte aradığımız hız mı' deseydik?
Umudun yerine umutsuzluğu, gayretin yerine tembelliği ve miskinliği, üretimin yerine hazır yiyiciliği teşvik eden uygulamalarınıza 'yaşama sevincini alevlendirecek köz mü' deseydik?
Eğitimde kültürde, basında yayında, sinemada tiyatroda, müzikte edebiyatta yol açtığınız bütün yozlaşmaları yok sayarak 'işte aradığımız öz mü' deseydik?
Gıda politikası dış tehditlere açık, tarım politikası dış dayatmaların pençesinde, burnunun önünü göremeyen uygulamalar yüzünde her çeşit terör örgütünün cirit attığı bir alan haline getirilmiş bir ülke için 'tam da arzu ettiğimiz poz mu' deseydik?
Her türlü ses kirliliğine sebep olan, zihinleri zonklatan, tamtam müziğine bile rahmet okutan gürültülere 'Anadolu havaları çalan saz mı' deseydik?
"Bugün başka yarın başka/Zıkkım olsun böyle aşka" özdeyişini haklı çıkaracak türden günlük ve anlık dönüşlere 'işte güvenilecek söz mü' deseydik?
Zulmü alkışlayan, zalimi seven, gerçekleri balçıkla örtmeye çalışan, işine geldiği için pireyi deve, deveyi pire gösteren, yağcılık ve yalakalık adına sivri sineğe hoparlör takarak ortalığı velveleye veren yandaş yazarların yazdıklarına bakarak 'aferin, güzel gidiyor yaz mı' deseydik?
Biraz beceriksizlik, biraz gaflet ve biraz da başka şeyler yüzünden dört mevsimi bir'e indirmişken, nerdeyse her mevsim ülkeye ve millete kara kışı yaşatıyorken 'oh ne güzel yaz mı' deseydik?
Neredeyse hayatın bütün alanlarında insanların önlerine diktiğiniz yokuşlara düz mü deseydik?
Neredeyse bütün sektörlerde ısrarla üretim, ısrarla istihdam diyenlerin önlerine çıkardığınız labirentlere, oluşturduğunuz bin bir çeşit eğrilere düz mü deseydik?
Yıldan yıla, aydan aya, hatta günden güne kötüleşen gelir dağılımı yüzünden, zenginle yoksul arasındaki uçurumun derinleşmesi yüzünden sürekli ezilen kitlelerin perişan haline bakarak 'ezilmeleri az olmuş biraz daha ez mi' deseydik?
Tarımda sanayide, üretimde tüketimde, eğitimde bilimde, ilimde irfanda kaplumbağa hızı ile gidilirken 'işte aradığımız hız mı' deseydik?
Umudun yerine umutsuzluğu, gayretin yerine tembelliği ve miskinliği, üretimin yerine hazır yiyiciliği teşvik eden uygulamalarınıza 'yaşama sevincini alevlendirecek köz mü' deseydik?
Eğitimde kültürde, basında yayında, sinemada tiyatroda, müzikte edebiyatta yol açtığınız bütün yozlaşmaları yok sayarak 'işte aradığımız öz mü' deseydik?
Gıda politikası dış tehditlere açık, tarım politikası dış dayatmaların pençesinde, burnunun önünü göremeyen uygulamalar yüzünde her çeşit terör örgütünün cirit attığı bir alan haline getirilmiş bir ülke için 'tam da arzu ettiğimiz poz mu' deseydik?
Her türlü ses kirliliğine sebep olan, zihinleri zonklatan, tamtam müziğine bile rahmet okutan gürültülere 'Anadolu havaları çalan saz mı' deseydik?
"Bugün başka yarın başka/Zıkkım olsun böyle aşka" özdeyişini haklı çıkaracak türden günlük ve anlık dönüşlere 'işte güvenilecek söz mü' deseydik?
Zulmü alkışlayan, zalimi seven, gerçekleri balçıkla örtmeye çalışan, işine geldiği için pireyi deve, deveyi pire gösteren, yağcılık ve yalakalık adına sivri sineğe hoparlör takarak ortalığı velveleye veren yandaş yazarların yazdıklarına bakarak 'aferin, güzel gidiyor yaz mı' deseydik?
Biraz beceriksizlik, biraz gaflet ve biraz da başka şeyler yüzünden dört mevsimi bir'e indirmişken, nerdeyse her mevsim ülkeye ve millete kara kışı yaşatıyorken 'oh ne güzel yaz mı' deseydik?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024