Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan, içinde 83 yıldan daha kıymetli bir geceyi barındıran Ramazan ayının sonuna gelmiş durumdayız.
Yarın bayram. Niçin bayram yapıyoruz? Ramazan ayı bittiği artık oruç tutma mecburiyetinde olmadığımız için mi?
Hayır. Rabbimizin, 'oruç tutun' emrini yerine getirdiğimiz, verdiğimiz sözü tuttuğumuz, affedilme umudumuzun tavan yaptığı için bayram ediyoruz.
Oruç bütün ibadetler gibi çok kıymetli. Aynı zamanda da çok özel... Öyle ki Hz. Âdem'den bu tarafa bütün iman ehline oruç emredilmiş ve tutulmuştur. "Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı." (Bakara 183)
Diğer taraftan ayetlerden ve hadislerden anladığım kadarıyla, insanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Yüce Allah'ın (c.c) "Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" dediği ibadettir oruç.
Başlı başına Allah'ı hatırlatan bir zikirdir oruç.
Nefsin bütün güç ve imkânlarıyla hücumu karşısında dik durabilmenin adıdır oruç.
Helal ile imtihanın, helalden bilerek, isteyerek uzak durmanın adıdır oruç.
Maddeye aldanmamanın, sırt dönmenin, her türlü lezzete, iştaha 'hadi oradan' diyebilmenin adıdır oruç.
Maddeyi paylaşmanın bir diğer adıdır oruç.
Öfkeyi kontrol edip, sevgiyi yeşerten diğer tabirler herkese rahmet nazarıyla bakmanın adıdır oruç.
Ahlakımızın güzelleştiği, kötülüklerden korunduğumuz, merhamet duygularımızın tavan yaptığı, sosyal paylaşımın yaygınlaşmasının vesilesidir oruç.
Oruç sağlıktır, sabırdır, nimettir, paylaşmaktır, yardımlaşmaktır, en acizlerin hali ile hallenmektir.
İşte bu orucun tutulduğu ay, Ramazan'dır ve Ramazan'a veda ediyoruz. Biz, Ramazan'dan razıyız. İstiyor ve umut ediyoruz ki Ramazan da, bizden razı ve hoşnut olarak ayrılsın.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.v) bir keresinde minbere çıkarken bir adım attı, âmin, dedi. Bir adım daha attı, âmin, dedi. Bir adım daha attı, âmin, dedi.
Hutbesi bittikten sonra: "Ya Resulullah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular.
Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara 'âmin' dedim.
"1- Cebrail (a.s.): 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!' dedi, ben de âmin dedim."
2- "Cebrail (as): 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun! Onun, burnu yere sürünsün!' dedi. Ben de ona, âmin dedim."
3- "Cebrail (as): 'Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula! Burnu yerde sürtsün!' diye dua etti. Ben de ona, âmin dedim" buyurdular.
Oldu ya! Nefsimize aldandık veya cahilliğimizden kıymetini bilemedik ve Ramazan'ın, orucun hakkını veremedik. Ne yapmamız lazım?
Evet, Ramazan Ayı bitti ama Allah'ın rahmeti bitmez. Tövbe kapısı o son nefese kadar hep açıktır.
Yeter ki o rahmete el uzatma, ulaşma gayretimiz olsun ve de tövbe kapısını ısrarla çalma gayretimiz. Akıllı olan kişi ne yapar? Hemen, şuanda o kapıya koşar.
"De ki: "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir." (Zümer 53)
"Kim (bu) haksız davranışından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Maide 39)
"Hala Allah'a tövbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemeyecekler mi? Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir." (Maide 74)
Peygamberimiz (s.a.a.v) buyurdu ki: "Bir kul günah işledi ve: "Ya Rabbi günahımı affet!" dedi. Hak Teala da: "Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim günahımı affet!" der.
AlllahTeala Hazretleri de: "Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim beni affeyle!" der. Allah Teala da: "Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muaheze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!" buyurdu."
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki:
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki:
"Tövbe edip Allah'a (c.c) yönelelim. Rızık bir gölgedir, sen onu bıraksan da o seni bırakmaz. Arkasından koşarsan tutamazsın ama yürürsen o seni takip eder. O halde çalışacaksın ve nefsini aradan çıkaracaksın…" (Mektubat s,163)
Bayramınız mübarek olsun…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025