AB, AKP'ye fasıl açıyor. Biz de hem AKP'ye, hem de milletimize fasıl açıyoruz. AKP, AB'nin açtığı fasılları virgülüne kadar uyguluyor, milletim de onaylıyor.
AB, zina faslı açtı. Zina suç olamaz, dedi. AKP tamam, dedi ve zinayı suç olmaktan çıkardı.
AB, domuz eti fasılı açtı. Domuz bizim resmi yiyeceğimizdir, sizde yiyeceksiniz, dedi. AKP, kabul, bizde de satışı serbest olsun, dedi.
AB, özelleştir, dedi. AKP ne var ne yok satışa çıkardı.
AB, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler 1071'den önceki topraklarını satın almak istiyor, yıkılmış kiliseleri, havraları onarıp, fiiliyata geçirmek artı merdiven altı kilise evler yapmak istiyor, dedi. AKP mülk edinme yasasıyla, buyurun, alın, yapın, dedi.
AB, kendi tohumunu üretme, tarım ve hayvancılığı şu kadara indir, dedi. AKP, hay hay efendim. Yeter ki isteyin, biz okyanus ötesinden hayvan, komşulardan saman da ithal ederiz, dedi ve etti.
AB, madenlerden vergiyi düşür, dedi. AKP, başüstüne, % 2 yaptım, dedi.
AB, geri kabul anlaşması koydu masaya. Türkiye üzerinden AB'ye giden mülteciler yakalanıp, Türkiye'ye verilecek ve sen bakacaksın, dedi. Tamam efendim sorun yok, ben bakarım, dedi AKP.
Yani AB, AKP hükümetlerinden milli, manevi, ahlaki, siyasi ve ekonomik ne kadar değeriniz varsa hepsinden vazgeçin, dedi. AKP vazgeçti. Milletimizde, AKP'yi onayladı. Yani ortak oldu.
Şimdi yeni fasıllar açmışlar. Başbakan sevinçli, havalarda uçuyor. AB ile serbest dolaşım için masaya oturacaklarmış. Ne ilginç değil mi! Bırak Diyarbakır, Silopi, Cizre'yi filan Ankara ve İstanbul'da bile serbest dolaşamayan, yanlarından birkaç bin özel koruma taşıyan devlet erkanı, AB'de serbest dolaşım için masaya oturacakmış.
Fasıllardan biri de sınır güvenliğinin sivil birimlerce sağlanacak olmasıymış. Allah, Allah! Dünyada örneği var mı, bilmem ama komşularımızda savaş devam ediyor, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda da gayri resmi bir savaş var ve bize sınırlarınızı sivilleştirin, deniyor.
İç işleri bakanının açıklamalarına bakılırsa hükümet bu fasılada "evet" demiş durumda.
Tabi bu sivilleştirmeyi duyunca ilk aklıma gelen 900 kilometrelik Suriye sınırındaki mayınlı arazilerdi. Sayın Erdoğan, Esat ile kardeş ve ailecek görüşüyorlardı. Sınırımızdaki sineklerin bile can güvenliği vardı.
Ve dönemin AKP hükümeti ani bir kararla (mayınlı arazi bahanesiyle) en uzun sınırımızı İsrail'e ihale ederek, 2,5 milyar dolar ödeyin 49 yıl istediğiniz gibi kullanın, dedi. Tabi bu sınırlarımızın AB ve İsrail için siyasi ve ekonomik değerinin yanında asıl değeri inançlarından dolayıydı. Kamuoyu baskısıyla bu ihale gerçekleşmedi. Rafa kalktı.
Tabi hassas bir dönemdeyiz. Müslümanlar birbirini katlediyor. Haçlı ve Yahudiler mutlu. Bin yıllık hedeflerine yaklaşmanın sevincini yaşıyorlar. Tabi raftakilerin de sahaya inmesi lazım. İsrail eliyle olursa sıkıntı çıkar. AB eliyle olsun, medeniyet, demokrasi şurubuyla yutturulsun, denildi ve yuttuk. Geçmiş olsun.
Eğer sınırlarımızın özelleştirilmesine karşı iseniz tanıdığınız her AKP destekçisine ve AKP teşkilatlarına gazetemizin manşetten verdiği şu soruları sorun.
*Hükümetin sınır güvenliğini teslim ettiği sivil birim kimlerden oluşacak?
*Bu siviller arasında yabancılar olacak mı?
*Atılan adım başarısız olursa ne yapılacak?
*Türkiye'nin sınır güvenliğinde Avrupa Birliği ve ABD'nin yetkisi olacak mı?
*Sınır güvenliğinin teslim edildiği sivil birim üzerinde siyasetin ne denli etkisi olacak?
Sakın "hikmetli" cevap vermelerine müsaade etmeyin. Siyasi cevap isteyin.
HA! SAYIN ERDOĞAN, İSRAİL İLE YAPILAN ANLAŞMA VE DOSTLUK SÖYLEMLERİ HAKKINDA NEDEN HİÇ KONUŞMUYOR?
AB, zina faslı açtı. Zina suç olamaz, dedi. AKP tamam, dedi ve zinayı suç olmaktan çıkardı.
AB, domuz eti fasılı açtı. Domuz bizim resmi yiyeceğimizdir, sizde yiyeceksiniz, dedi. AKP, kabul, bizde de satışı serbest olsun, dedi.
AB, özelleştir, dedi. AKP ne var ne yok satışa çıkardı.
AB, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler 1071'den önceki topraklarını satın almak istiyor, yıkılmış kiliseleri, havraları onarıp, fiiliyata geçirmek artı merdiven altı kilise evler yapmak istiyor, dedi. AKP mülk edinme yasasıyla, buyurun, alın, yapın, dedi.
AB, kendi tohumunu üretme, tarım ve hayvancılığı şu kadara indir, dedi. AKP, hay hay efendim. Yeter ki isteyin, biz okyanus ötesinden hayvan, komşulardan saman da ithal ederiz, dedi ve etti.
AB, madenlerden vergiyi düşür, dedi. AKP, başüstüne, % 2 yaptım, dedi.
AB, geri kabul anlaşması koydu masaya. Türkiye üzerinden AB'ye giden mülteciler yakalanıp, Türkiye'ye verilecek ve sen bakacaksın, dedi. Tamam efendim sorun yok, ben bakarım, dedi AKP.
Yani AB, AKP hükümetlerinden milli, manevi, ahlaki, siyasi ve ekonomik ne kadar değeriniz varsa hepsinden vazgeçin, dedi. AKP vazgeçti. Milletimizde, AKP'yi onayladı. Yani ortak oldu.
Şimdi yeni fasıllar açmışlar. Başbakan sevinçli, havalarda uçuyor. AB ile serbest dolaşım için masaya oturacaklarmış. Ne ilginç değil mi! Bırak Diyarbakır, Silopi, Cizre'yi filan Ankara ve İstanbul'da bile serbest dolaşamayan, yanlarından birkaç bin özel koruma taşıyan devlet erkanı, AB'de serbest dolaşım için masaya oturacakmış.
Fasıllardan biri de sınır güvenliğinin sivil birimlerce sağlanacak olmasıymış. Allah, Allah! Dünyada örneği var mı, bilmem ama komşularımızda savaş devam ediyor, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda da gayri resmi bir savaş var ve bize sınırlarınızı sivilleştirin, deniyor.
İç işleri bakanının açıklamalarına bakılırsa hükümet bu fasılada "evet" demiş durumda.
Tabi bu sivilleştirmeyi duyunca ilk aklıma gelen 900 kilometrelik Suriye sınırındaki mayınlı arazilerdi. Sayın Erdoğan, Esat ile kardeş ve ailecek görüşüyorlardı. Sınırımızdaki sineklerin bile can güvenliği vardı.
Ve dönemin AKP hükümeti ani bir kararla (mayınlı arazi bahanesiyle) en uzun sınırımızı İsrail'e ihale ederek, 2,5 milyar dolar ödeyin 49 yıl istediğiniz gibi kullanın, dedi. Tabi bu sınırlarımızın AB ve İsrail için siyasi ve ekonomik değerinin yanında asıl değeri inançlarından dolayıydı. Kamuoyu baskısıyla bu ihale gerçekleşmedi. Rafa kalktı.
Tabi hassas bir dönemdeyiz. Müslümanlar birbirini katlediyor. Haçlı ve Yahudiler mutlu. Bin yıllık hedeflerine yaklaşmanın sevincini yaşıyorlar. Tabi raftakilerin de sahaya inmesi lazım. İsrail eliyle olursa sıkıntı çıkar. AB eliyle olsun, medeniyet, demokrasi şurubuyla yutturulsun, denildi ve yuttuk. Geçmiş olsun.
Eğer sınırlarımızın özelleştirilmesine karşı iseniz tanıdığınız her AKP destekçisine ve AKP teşkilatlarına gazetemizin manşetten verdiği şu soruları sorun.
*Hükümetin sınır güvenliğini teslim ettiği sivil birim kimlerden oluşacak?
*Bu siviller arasında yabancılar olacak mı?
*Atılan adım başarısız olursa ne yapılacak?
*Türkiye'nin sınır güvenliğinde Avrupa Birliği ve ABD'nin yetkisi olacak mı?
*Sınır güvenliğinin teslim edildiği sivil birim üzerinde siyasetin ne denli etkisi olacak?
Sakın "hikmetli" cevap vermelerine müsaade etmeyin. Siyasi cevap isteyin.
HA! SAYIN ERDOĞAN, İSRAİL İLE YAPILAN ANLAŞMA VE DOSTLUK SÖYLEMLERİ HAKKINDA NEDEN HİÇ KONUŞMUYOR?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Niçin kurban kestik? / 17.06.2024
- Hz. Adem’den günümüze kurban / 16.06.2024
- Partisinden kopan, Saray’a kapağı atıyor / 15.06.2024
- Çer-çöp dünyası bayrama hazırlanıyor / 14.06.2024
- Gelin beraber sorgulayalım / 13.06.2024
- Numan Kurtulmuş’un kehaneti gerçekleşti / 12.06.2024
- Medyanın BRICS başlığı ve Putin’in AKP’ye uyarısı / 10.06.2024
- Tarımı da, tarım alanlarını da çiftçiyi de bitirdiler / 09.06.2024
- ‘Tek adam sistemi’ kalemlerimize de sirayet etti / 08.06.2024
- Bu işler ‘ey’ çekmekle olmaz / 07.06.2024
- Hz. Adem’den günümüze kurban / 16.06.2024
- Partisinden kopan, Saray’a kapağı atıyor / 15.06.2024
- Çer-çöp dünyası bayrama hazırlanıyor / 14.06.2024
- Gelin beraber sorgulayalım / 13.06.2024
- Numan Kurtulmuş’un kehaneti gerçekleşti / 12.06.2024
- Medyanın BRICS başlığı ve Putin’in AKP’ye uyarısı / 10.06.2024
- Tarımı da, tarım alanlarını da çiftçiyi de bitirdiler / 09.06.2024
- ‘Tek adam sistemi’ kalemlerimize de sirayet etti / 08.06.2024
- Bu işler ‘ey’ çekmekle olmaz / 07.06.2024