Bir adım atıldı ama maalesef o adımda yine öfke, yine kin, yine ayrıştırma, yine kendini öne çıkarmak için atıldı ve de bu milletin namusunu, vatanını, canını, malını kurtaran büyük insan Atatürk itham edildi.
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarından, kendi bildikleri üzerinden yaptığı yorumlardan sonra yandaş yazarlar ve sosyal medya yine Atatürk'ü hedefe koydu, yine ahlaksızca saldırmaya başladılar.
Diğer taraftan da hala Atatürk'ü anlamamakta ısrar eden sözde Atatürkçüler de yaptıkları açıklama ve yorumlarla bu kişi ve zihniyetlerin ekmeğine yağ sürmeye devam ediyorlar.
(Allah'ın selamı üzerine olsun) Prof. Dr. Haydar Baş hocam; "Atatürk vatandır. Atatürk bayraktır. Atatürk birleştirici harçtır." diyerek Atatürk'ün adeta kimliğini ortaya koymuştu.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Ayasofya üzerinden Atatürk'e yapılan saldırılara sosyal medya üzerinden yaptığı şu açıklama ile cevap verdi; "Ulu Önder'in herhangi bir icraatına 'ihanet' yorumu yapmak, ihanetin daniskasıdır."
Evet, aynen öyle.
Saray sofrasına oturmamış ve de bu milletin inancı ile sorunu olmayan tarihçi, araştırmacı ve akademisyenlere bir çağrı yapıyorum;
1934'te ne oldu? Atatürk can sıkıntısından ne yapsak, diye düşünürken, 'ya hu şu Ayasofya'yı müzeye çevirelim' mi dedi?
Lütfen gerçekleri milletin önüne koyun? O günlerde dünyanın, bölgemizin durumu neydi? O imza gerçekten Atatürk'e mi ait?
34'te müzeye çevrilen Ayasofya'da, 35'in sonuna kadar kaçak namaz mı kılındı?
36'da Ayasofya vakfını kim ve neden kurdu? Vakıflar kanununda ne diyor?
Bir kez daha istirham ediyorum 85 yıl önceki şu olayı bir milletin önüne koyun ki, daha dün 'iktidar için gerekirse papaz elbisesi bile giyerim' diyenler artık siyaset istismarı yapamasınlar.
Ortaya koyun ki, sırf AB için Allah'ın (c.c) kanunları karşısına kanun koyanlar artık din üzerinden istismar yapmasınlar.
Ortaya koyun ki, bütün ömür emperyalistlerle mücadele ve de zaferlerle geçen büyük önderimizi yine bütün siyasi hayatlarını emperyalistlere sadakat, teslimiyet ve dostluğa adayanlar hedefe koyup, milleti aldatmasınlar.
Vasiyet
Fatih'in Ayasofya vasiyetinden ve ettiği bedduadan yıllardır bahsedilir. Yine bahsediyorlar ve bir şeyler demeye çalışıyorlar.
Müsterih olun. O vasiyetin manen zerre kadar değeri yoktur.
Anlatayım; Tebük seferinde Peygamberimize, diğer ifadeyle devlet başkanına bir diğer ifadeyle ordu komutanına, öldürmek için pusu kurdular. Kimler? Peygamberin yanında olan, sofrasına oturan, arkasında namaz kılanlar.
Ayet geldi ve pusu yerine giderken geri döndü Hz. Peygamber (s.a.a.). Başkente (Medine'ye) döndüklerinde bu olayı anlattı. Ama o kişilerin isimlerini ifşa etmedi. Devlet ve dinin bekası için öldürmedi!
İmam Ali'ye (a.s) gelelim; İbn-i Mülcem, imam Ali'ye en çok iltifat eden kişilerden biriydi. Bir seferinde İmam Ali (a.s), 'Beni, bu öldürecek' dedi. Yanındakiler, 'neden gereğini yapmıyorsun' dediklerinde, 'henüz fiil gerçekleşmemiştir' cevabını verdi.
Peki, Allah-u Teâlâ ne diyor?
"Kim bir mü'mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır." (Nisa, 93)
"Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur." (Maide, 32)
İşte İslam ve Allah'ın hükmü bu.
Sen kalk ve devletin bekası için 'kardeş katli vaciptir' fetvası çıkar ardından da daha konuşmayı beceremeyen kundaktaki masumu boğdur, kardeşini idam ettir, amcaoğullarını öldürt!
Siz söyleyin bana; Allah'ın hükmü mü, Resulünün ve halifesinin uygulamaları mı, yoksa Fatih'in fermanı mı bağlayıcıdır?
Allah (c.c) hidayet versin…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024