Baştan söyleyeyim ki, bu yazım bireye yönelik bir yazıdır. Siyasetle, siyasetçilerle, din, sinema, sanat, spor ve sosyal hayatla ilgili olarak toplum önüne geçen insanlara yönelik değildir.
Çünkü bahsedeceğim konunun sebebi bu anlayış, kişi ve yapılardır. Konu mu? Öfke.
Şahsen her gün ekranlara çıkan siyasetçilerin, yorumcuların, sanatçıların, hele hele dini konularda konuşanların sözlerini, tavırlarını görünce öfke patlaması yaşıyorum.
Devletin gerçeklerinden bu kadar uzak siyasetçiler mi olur? Milletin gerçeklerinden bu kadar uzak, duyarsız siyasetçiler mi olur? Dün söylediğini bugün yalanlayan, bugün söylediğinin dün aksini söyleyen siyasetçiler nasıl hala toplumun önünde olur?
Bir milletin milli ve manevi değerlerinden, kültüründen, örfünden, yaşayışından bu kadar mı uzak sanatçılar ve yapımlar olur?
Ya din borazancıları! Bu dinin temeli tevhit, ahlak, kardeşlik, merhamet, şefkat, yardımlaşma, affetme, bağışlama olmasına rağmen din adına ismi öne çıkanlar bu milleti, Müslümanları nasıl birbirine düşman eder? Nasıl aşağılamaya, hor görmeye hatta tekfir etmeye kalkar?
Ya millet! Siyaseten sömürülüyor. Manen sömürülüyor. Madden sömürülüyor. Hayalleri bile istismar ediliyor ama kimsede tık, yok. Hemen herkes lay lay lom peşinde.
Karamsarlığa düşüyorum. Öfke patlamaları yaşıyorum. Hemen kurtuluş kapısına koşuyorum.
"Ey iman edenler! Siz, kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir." (Maide, 105) ayeti aklıma geliyor, rahatlıyorum.
Evet, ben, kendimi kontrol etmem lazım. Eksikliklerimi gidermem, "Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" ayetinin gereklerini yerine getirme gayretinde olmam lazım, diyorum.
Sevgimin de, öfkemin de Allah için olması gerekliliğini kendi kendime haykırıyorum.
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun." (Tövbe, 119) ayeti aklıma geliyor.
Notlarıma bakıyorum. Prof. Dr. Haydar Baş hocamın, İmam Cafer adlı eserinden aldığım notlar karşıma çıktı.
İmam Cafer'e (a.s); "Mü'minin mü'min olduğu nasıl anlaşılır?" diye soruluyor.
İmam Cafer (a.s) diyor ki; "Allah'a (c.c) teslim olmasından ve başına gelen üzücü ya da sevindirici olaylara rıza göstermesinden anlaşılır." (İmam Cafer eseri, s.540)
Yine aynı eserde İmam Cafer (a.s); "Hiçbir zaman Resûlullah'ın (s.a.v.) geçmişte olan bir şey için "Keşke başka türlü olsaydı" dediği vaki olmamıştır." (s.540) diyor.
"Emirü-l Müminin (Ali b. Ebu Talip a.s) buyurdu ki; "İmanın dört şartı vardır; kazaya rıza göstermek, Allah'a tevekkül etmek, işi Allah'a havale etmek ve Allah'ın emrine teslim olmak." (aynı eser, s.538)
Ve İmam Cafer (a.s) Efendimiz emrediyor; "Öfkeni tut."
"Öfkesini yutkunan hiçbir kul yoktur ki, Allah Azze ve Celle dünya ve ahirette onun izzetini arttırmasın. Nitekim Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur; "…Öfkesini yutkunanlar, insanları affedenler… Allah ihsan sahiplerini sever." (Ali İmran, 134) Allah (c.c) bu öfkesinin yerine ona sevap verir…
Kulun yutkunduğu şeyler içinde Allah Azze ve Celle katında en sevimli olan şey, kalbinde harekete geçen öfkesini yutkunmasıdır. İster sabrederek yutkunmuş olsun, ister ağırbaşlılık göstererek yutkunmuş olsun fark etmez." (aynı eser, s.526-27)
"Muhakkak ki biz sizi korkuyla, açlıkla ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. O sabredenleri müjdele! Onlar ki, başlarına bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz derler." (Bakara, 155-156)
Rabbim, bizleri sabreden ve kurtuluşa eren kullarından eylesin…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024