Müslüman Türk milletinin; inandığı, bağlandığı, baş tacı ettiği Kerim Kitapta, "Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar" (Âl-i İmran: 100) ikazı yer aldığı halde, her devirde bu ikazın aksine o dünyaya kulak kabartan, onların fitne-fesat planlarına harfiyyen uyan yönetici kadrolar olmuş.
Olmaz olsaydı.
Bu milletin inandığı, öğrenip gereğince amel etmek zorunda olduğu evrensel mesajlar manzumesinde, "Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin, sapıklığı satın aldıklarını ve sizin de yoldan çıkmanızı istediklerini görmüyor musun?" (Nisa: 44) uyarısı yer aldığı halde, her nedense hemen her devirde onların izlerini adım adım takip eden yazar-çizer ve sözde ilim adamı olmuş.
Olmaz olsaydı.
Beş vakit elinin altında, gözünün önünde olması ve dersler çıkarması gereken o ışık kaynağında, "Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, 'Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!' diyorlar" (Nisa: 51) hatırlatması yer aldığı halde her nasılsa bu milletin içinde her devirde onların rengine bürünmeyi kar sayan kadrolar olmuş.
Olmaz olaydı.
Bu millet bin yıldan beri baş tacı etmesi gereken başucu kitabında şu kadar açık beyanlar bulunmasına rağmen her nedense her devirde o dünyanın sahte tebessümlerine aldanan yönetici ekipler olmuş, "Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır." (Âl-i İmran: 120).
Olmaz olaydı.
Yukarıda birkaç örneğini okuduğumuz ikazlardan yüzlercesinin yer aldığı bir Kerim Kitabın mü'mini olan bu milletin içinden kitleler çıkmış, kitleler çıkıyor bu ilahi uyarıların aksine hareket eden yönetici kadrolara ne yazık ki gönül veriyor, destek veriyor ve başlarına seçiyorlar.
Basiretsizliğin bu kadarı da olmaz olaydı.
Olmaz olası basiretsizlikten, olmaz olası vurdumduymazlıktan, olmaz olası "uydum kalabalığa" inatçılığından ötürü kaybettiğimiz yılların, kaybettiğimiz toprakların, küresel tefecilere kaptırdığımız yer altı ve yer üstü kaynakların ne haddi ne de hesabı var.
Topyekûn bir milleti esaret altına alan bu umumi körlük dahi olmaz olsaydı.
Olmaz olsaydı.
Bu milletin inandığı, öğrenip gereğince amel etmek zorunda olduğu evrensel mesajlar manzumesinde, "Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin, sapıklığı satın aldıklarını ve sizin de yoldan çıkmanızı istediklerini görmüyor musun?" (Nisa: 44) uyarısı yer aldığı halde, her nedense hemen her devirde onların izlerini adım adım takip eden yazar-çizer ve sözde ilim adamı olmuş.
Olmaz olsaydı.
Beş vakit elinin altında, gözünün önünde olması ve dersler çıkarması gereken o ışık kaynağında, "Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, 'Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!' diyorlar" (Nisa: 51) hatırlatması yer aldığı halde her nasılsa bu milletin içinde her devirde onların rengine bürünmeyi kar sayan kadrolar olmuş.
Olmaz olaydı.
Bu millet bin yıldan beri baş tacı etmesi gereken başucu kitabında şu kadar açık beyanlar bulunmasına rağmen her nedense her devirde o dünyanın sahte tebessümlerine aldanan yönetici ekipler olmuş, "Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır." (Âl-i İmran: 120).
Olmaz olaydı.
Yukarıda birkaç örneğini okuduğumuz ikazlardan yüzlercesinin yer aldığı bir Kerim Kitabın mü'mini olan bu milletin içinden kitleler çıkmış, kitleler çıkıyor bu ilahi uyarıların aksine hareket eden yönetici kadrolara ne yazık ki gönül veriyor, destek veriyor ve başlarına seçiyorlar.
Basiretsizliğin bu kadarı da olmaz olaydı.
Olmaz olası basiretsizlikten, olmaz olası vurdumduymazlıktan, olmaz olası "uydum kalabalığa" inatçılığından ötürü kaybettiğimiz yılların, kaybettiğimiz toprakların, küresel tefecilere kaptırdığımız yer altı ve yer üstü kaynakların ne haddi ne de hesabı var.
Topyekûn bir milleti esaret altına alan bu umumi körlük dahi olmaz olsaydı.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024