Dünkü yazımda gündemde olan Türk Telekom ve Seydişehir Eti Alüminyum'un özelleştirmelerinden bahsetmiştik. Özelleştirme kapsamındaki diğer kuruluşların durumlarına da bakalım:Ülkemizde petrokimyanın belkemiği olan Tüpraş'ın özelleştirmesinde de ilginç gelişmeler görüyoruz. Yeniden kuruluş maliyeti, zaman, proje hariç, 7 milyar dolar civarında. Tüpraş'a ait 4 adet rafineri var. Stratejik önemi parayla ölçülemez. Bu arada, Tüpraş'ın yüzde 65.76'lık bölümünün özelleştirilmesi için geçen yılın Ocak ayında yapılan ihalede en yüksek teklifi 1 milyar 302 milyon dolar ile Efremov Kautschuk GmbH (Tatneft-Zorlu Grubu) vermiş ve Özelleştirme Yüksek Kurulu da satışı onaylamıştı. Ancak, ardından yaşanan mahkeme sürecinde Danıştay Tüpraş'ın satışını iptal etmişti.Daha sonra ÖİB, elindeki TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 14.76'lık bölümünü, Borsa Toptan Satışlar Pazarı'nda, yurtdışında yerleşik kurumsal yatırımcılara satmış ve yaklaşık 446 milyon dolar gelir elde etmişti. Yani sadece kuruluş maliyeti 7 milyar dolar olan bir kuruluşa toplam 3 milyar dolar fiyat biçiliyor, hem de asla yabancılara satılmaması gerektiği halde.Erdemir'in yüzde 49,3'ünün blok satışı da gündemde. Ereğli geçen yıl 3.2 milyar dolar satış geliri elde etti. Kendi kaynaklarından 333 milyon dolarlık yatırım yaptı. 463 milyon dolar kâr etti. 40 yılda zor ortaya çıkarabildiğimiz bir kurum. Romanya'dan Hindistan'a kadar tek yassı çelik üreten tesis. Ürünlerini nakit olarak satıyor ve müşterileri sırada bekliyor.15 milyar dolara yakın kuruluş maliyeti olan Erdemir'in 1,5 milyar dolar gibi komik bir rakama özelleştirilmesi öngörülüyor, yani 3 yıllık karına.Yılda 7 milyon ton yassı mamule ihtiyacımız var, bunun 3 milyon tonunu Ereğli karşılıyor. Kalan 4 milyon ton için dışarıya 3 milyar dolar ödüyoruz. Erdemir'i özelleştirdiğimizde ihtiyacımızın tamamını satın alacağız, dolayısıyla 4 aylık yassı ürün ithalat giderimize Erdemir'i satmak hiç akıl karı değil.Dikkatimizi çeken önemli bir konu da Dünya Bankası tarafından verilen 465,4 milyon dolarlık kredi. Niçin geliyor bu kredi? Özelleştirmelerden meydana gelen iş kayıplarının tazminatları için, işlerini kaybedenlerin iş bulunması, özelleştirme işlemleri vs sebebiyle.Yani adamlar stratejik kurumlarımızın peşkeşinin önünü açmak ve de hızlandırmak için kredi gönderiyor. Tabii hibe değil, kredi, oradan da para kazanıyor. Hem borç ödeyebileceğin kurumlarını sattırıyor, hem de borcunu arttırıyor, çok yönlü kazanç.Maliye Bakanının, Dünya Bankası'na resmi bir belgeyle 21 kamu işletmesinin satılacağı, buralarda çalışan 10 bin işçinin işten çıkarılacağı ve 2009 yılına kadar çıkarılan işçi sayısının 29 bine ulaşacağı taahhüt etmesi de oldukça konuşulacağa benziyor.Haberi veren Vatan Gazetesi, Maliye Bakanının belgenin gizli tutulması talebini de belgelerle aktarmış. Ülkemizle ve ülkemizin insanıyla alakalı bir mevzu, Dünya Bankası biliyor, ama aziz Türk milletinden saklanıyor. Neyi kimden saklıyorsun?Bu özelleştirme cinayetlerine artık son verilmelidir. 3-5 kuruş borç ödeyeceğiz, cari açık kapatacağız diye, modernizasyon kılıfıyla ülkenin temel dinamikleri olan kurumlarımız asla yabancılara ve yabancı taşeronlarına satılmamalıdır. Mutlaka özelleştirilecekse de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in tavsiye ettiği gibi yüzde 51'i devlette kalmak kaydı şartıyla, kalanı önce kendi çalışanlarına, sonra yurt içinde ve de dışında bulunan Türk milletine arzedilmelidir. Dolayısıyla böyle bir özelleştirme hem verimi arttıracaktır, hem de çalışanlarının ve de milletimizin bu kurumlara daha fazla sahip çıkmasını temin edecektir. Bu kurumların karından istifade eden vatandaşlarımız vatanına milletine daha da bağlanacak, bu durum, birlik ve beraberliğin temininde ciddi adım olacaktır.Kaynak içinse derhal kendi para ve milli kaynaklarımız devreye konulmalı artık yabancı hegemonyasından acilen kurtulmalıyız. Yabancı kağıdını boyuyor, para diye bize veriyor da, bizim kağıdımız niye para olmuyor? Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk bunu başardı, bize örnektir, biz niye başaramayalım?Lütfen kendimizi ve de sorumlu olduğumuz milletimizi bir hiç uğruna kandırmayalım.Dikkatinizi çok önemli bir noktaya daha çekmek istiyorum. Şu vereceğim bilgileri mutlaka bir yere not etmelisiniz.Bize durmadan özelleştirmeler konusunda baskı yapan ABD ve AB ülkelerinde bakın devletin kurumlara olan hakimiyeti, ekonomik hayattaki payı ne kadar?1997 yılı rakamlarına göre, Amerika %32,3, Almanya %49, Avustralya %51,7, Belçika %54,3, Fransa %54,25, Hollanda %49,9, İngiltere %41, İspanya %42,2, İsveç %62,3, İsviçre %48,8, İtalya %50,2, Japonya %35, Kanada %42,3, Norveç %43,6, Türkiye ise %26,6. (Kaynak: 1-IMF, Economic Outlook, June 1998, 2-OECD, Analytical Databank)Evet yanlış okumadınız, Türkiye sadece %26,6.1997'den sonraki özelleştirmeleri de hesaba katarsak Türkiye'nin oranı oldukça aşağılarda çıkacaktır. Mevcut iktidar asılsız hayaller uğruna bu oranı daha da indirme gayretinde.Kısaca, bize ne tavsiye ediyorlar, kendileri ne durumda? Oynanan oyunları iş işten geçmeden görmek zorundayız
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024