Birkaç yıl önceydi. Bir AVM'de sık sık alış-veriş yaptığım bir mağaza içinde müthiş bir kalabalık. Dikkatimi çekti. Çünkü AVM açıldığından beri o mağaza da faaliyetteydi ve hiç böylesi bir kalabalığa denk gelmemiştim.
Yaklaştım. 70-80 TL gömlekleri 10 TL'ye satıyor. 20 TL'ye kaliteli ayakkabı. Ceket, takım elbise onda bir fiyatına satılıyor.
Kalabalıktan içeri giremedim. Ertesi gün hanım ile beraber gittik. Mağazanın çoğu boşalmış. Daha önce bir beyaz ceket dikkatimi çekmişti. O zamanlar 250 TL istemiştiler, alamamıştım. 60 TL'ye aldım o ceketi.
Hatta modellik bile yaptım. Bir hanımefendi, eşine ceket alacakmış, bedeni konusunda endişeleniyor.
Benden, ceketi giymemi istedi. Tabi hanımın izniyle giydik.
Hanımefendi, 'tamam, bu tam olur' diyerek ceketi aldı.
Tabi mağaza sahibine de, 'bu indirimlerin' sebebini sordum. 'Abi, buranın kirasını bile ödeyemiyoruz. Artık bu sektörde çalışmayacağım. Malları geri vermektense maliyetine vatandaşa veriyorum' dedi.
Bu olayı neden anlattım?
Dünyadaki bütün ülkelerin ekonomileri daralırken, yüzlerce milyar dolar cari fazla veren ülkeler bile büyüme yüzdelerini 1, 2 veya 3 olarak açıklarken bizim hükümet 6,7 büyüdük, dedi.
İşte bu 6,7 büyümenin nasıl olduğunu anlamanız için anlattım.
Mağazaya dönersek! Atıyorum günde 100 TL ciro ile dükkanı kapatan patron, fiyatları indirince günde 1,000 TL ile dükkanı kapattı. 3 günde 3 bin TL ile dükkanı kapattı. Ama dördüncü gün dükkanı açamadı. Çünkü mal bitmişti.
Şimdi siz, bu kişinin 100 TL satış yaptığı gün ile 1,000 TL satış yaptığı günü kıyaslarsanız bu kişi, yüzde bin büyümüş neticesine ulaşırsınız. Rakamlar yalan söylemez.
Ama üç gün, beş gün sonra yüzde bin büyüyen vatandaşın önüne ödenmesi gereken faturalar, vergiler, günlük temel giderler konulduğu zaman rakamlarla yüzde bin büyüyen o kişinin, bir anda borçlu olduğunu, iflas ettiğini görürsünüz. Dükkanı kapattığı için borçları giderek de artacak ve dilenci durumuna düşecektir.
Hükümet 6,7 büyüdük, dedi ya! Rakamlar doğru. Büyüdük. Ama nasıl? Dükkanına kilit vuran tüccar gibi.
Devlet, borç üstüne borçlanarak büyümüş. Şirketler borçlanarak büyümüş. Vatandaş kredi ve kredi kartlarıyla borçlanıp, büyümüş. Üretim daraldığı için haliyle ihracat düşmüş ama ithalat yükselmiş.
Yarın bu borçlar, krediler faizleriyle beraber önümüze koyduğumuzda o övündükleri % 6,7 ne yapacak? Ben, öderim mi, diyecek.
Arkadaşlar! Yolun sonu filan görünmüyor.
Yol biteli çok oldu. Uçurumdan yuvarlanıyoruz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, Katar'a bel bağlar mı?
Düşünsenize! Dünyanın en bereketli, hemen her türlü nebatat ve hayvanat yetişen coğrafyasında bağımsız bir devletsiniz. Diğer taraftan altın, bor, toryum, gümüş, bakır gibi 56 çeşit madenin üzerinde oturuyorsunuz. Doğalgaz ve petrol gerçeği ortada. Tabi enerji kaynakları için mükemmel bir coğrafyadasınız ve dilencilik yapıyorsunuz.
Akıllı bir insan bunu kabul etmez. Bu kader değildir. Ahmaklıktır.
Merak edin! Milli Ekonomi modeli nedir, sorusuna cevap arayın. Milli para, senyoraj geliri nedir, nasıl devreye konulur, araştırın.
Liberal-kapitalist anlayışların tarifleriyle Milli Ekonomi Modelinin bakışını yan yana getirin. Sonrası zaten kendiliğinden gelecektir.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024