Petraeusun çuvalları

ABD'den Ankara'ya üst düzey ziyaretler devam ediyor.
Bunlardan biri var ki Ankara'yı yolgeçen hanına çevirdi; David Petraeus, CIA Başkanı…
Hani şu "çuvalcı general" olarak bilinen, lakabını, Irak'ta Süleymaniye'de 11 Türk askerinin başına çuval geçirmesinden alan ABD'li general…
Normal şartlar altında, görünüşte ABD ile stratejik müttefikiz, Büyük Ortadoğu Projesi'nde ABD Başkanı ile bizim Başbakanımız eşbaşkan, yani bu kadar sıkı fıkıyız ama bir Türk askerlerinin başına çuval geçirdi diye böyle bir durumda ceza alması gerekirken, pirim yapıyor, meşhur oluyor ve ardından da makam üstüne makam kazanıyor.
Petraeus, şu anki makamını Türk askerinin başına çuval geçirmesine borçlu.
Esasen bu çuval, sadece 11 Türk askerinin başına değil, Türkiye'nin, topyekun Türk milletinin başına geçirilmişti ve Petraeus'un CIA başkanlığı ödülü de bu sebepten…
Petraeus'un "ABD adına" Türkiye başarıları(!) bu kadarla da sınırlı değil tabii ki…
Türkiye'nin başına Süleymaniye'dekinden daha büyük olan çuvalları geçirmeye devam ediyor.
Temmuz 2011'de Türkiye'ye gelmiş ve çantasında, başımıza geçirmek için Libya ile ilgili bir çuval getirmişti.
Bizim siyasilerimiz de batıdan gelen şeyler konusunda hep serap gördüğü için bu çuvalı "taç" zannedip alıp başlarına geçirdiler.
Neticede Türkiye, Libya işgalinin merkez komuta üssü oldu ve Kuzey Afrika'da bize en yakın olan, kucağını bize açmış olan Libya bizim sayemizde yerle bir oldu, lideri Kaddafi linç edildi.
Yeri gelmişken yine hatırlatalım, Kaddafi, Kıbrıs Barış Harekatı'nda başta ABD olmak üzere bütün ülkeler bize sırtını dönerken, hatta ambargo uygularken, yüzümüze bakan ve her türlü desteği sağlayan tek lider.
Ve dün bize sırtını dönenlerle bir olup, yüzümüze tek gülen bu müttefikin devre dışı kalmasına en büyük desteği sağladık ve böylece çuvalı başımıza bir kez daha geçirmiş olduk.
Çıraklığını Süleymaniye'de askerimizin başına çuval geçirerek, kalfalığını Libya meselesinde başımıza çuval geçirerek elde eden Petraeus, "usta çuvalcı general" olabilmek için yine sahneye çıktı.
Mart 2012'de Ankara'ya geldi ve bu sefer de çantasında Suriye çuvalı vardı.
Bu seferki çuval öyle bir çuval ki, diğerlerine hiç benzemiyor.
Bu çuvalı başımıza taktığımızda, bir daha çıkartma ihtimali yok.
ABD, Suriye'yi BOP kapsamında bölmek istiyor ve bunu Türkiye'nin eliyle yapmak istiyor. Çünkü bunu başarabilirse, oluşacak kaos ve çatışma ortamı sadece Suriye ile Türkiye arasında olmayacak, tüm bölgeye yayılacak.
Böylece ABD'ye ve İsrail'e fazla iş kalmayacak.
ABD'nin hedefi Şii-Sünni çatışması çıkarmak… Ortadoğu'da hiçbir çatışma bu çatışma kadar etkili olmaz, ABD bunu çok iyi biliyor.
Bu sebeple Sünni Türkiye'yi, Şii Suriye'ye çekmeye çalışıyor.
Bu çuval, duble çuval… Asıl hedefin Türkiye olduğunu ispatlayan bir çuval.
İşte Petraeus'u heyecanlandıran da bu. 
Bu sebeple geçtiğimiz günlerde de Ankara'daydı.
Eğer bu çuvalı da Türkiye'nin başına geçirebilirse, bu çuvaldan Türkiye'nin bir daha çıkamayacağını biliyor.
Türk milleti olarak artık bu derin uykudan uyanalım, kendimize gelelim ve başımıza geçirilen çuvalların bir taç olmadığını, başımıza örülen kirli bir çorap olduğunu bilelim.