Kişinin biri, bir televizyon kanalında üniversite öğrencilerine Cumhuriyet ve Atatürk nutukları atıyor. Diyor ki: "Siz Cumhuriyet kızlarısınız, inadına mini etek giyeceksiniz! İnadına dekolte giyeceksiniz!" Atatürkçülük ve Cumhuriyetçiliğin galiba en büyük talihsizliği, hiçbir şekilde yerli ve millî olmayan ve hangi karanlık odaklar adına çalıştığı bilinmeyen bu dahilî bedhahların elinde kalmasıdır. Atatürk'ün çağdaşlık düşüncesini dekolteye indirgeyenler yüzünden dindar Müslümanlar, Atatürk'ten uzaklaştılar. Bu belki bilinçli bir Batı projesiydi. Atatürk, kimseye inadına dekolte de dayatmadı, mini etek de. İsteyen açık giyindi, isteyen kapalı. Onun getirdiği cumhuriyet ve laiklik, insanların istediği dine inanması ya da inanmaması, inandığı dini istediği ölçüde yaşayıp yaşamaması serbestliğidir. Onun getirdiği cumhuriyet ve laiklik, "inadına çarşaf" dayatmasına olduğu kadar, "inadına dekolte" dayatmasına da aynı anda karşı olmak, bu konularda insanları özgür bırakmaktır. Nitekim indirilmiş dinin kitabı Kur'an: "Dinde zorlama yoktur" (Bakara, 256) ve "sizin dininiz size benim dinim bana" (Kâfirun, 6) irade özgürlüğünü telkin eder. Bir taraftan indirilmiş din olan sahih, saf, gerçek İslam'ı uydurulmuş cemaat, tarikat, IŞİD dinleri ve Kedicikler, dini yok etmeye çalışıyor, diğer taraftan gerçek Atatürk ve Cumhuriyeti "inadına dekolte" dayatmacıları itibarsızlaştırmaya, pasifize etmeye, dolaylı yoldan tasfiye etmeye çalışıyor. Biz Müslüman Türkler, inadına çarşaf dayatmacılarına da, inadına dekolte dayatmacılarına da pabuç bırakmayacağız. Alttaki resimde reis, evdeşi ile birlikte "inadına dekolte" dayatmacılarına tokadını aşkediyor.