Geçtiğimiz hafta satır aralarında geçen iki önemli haber vardı ve her zamanki gibi bu haberler geçiştirildi, gözlerden kaçırıldı. Bunlardan birisi füze kalkanı ile, diğeri ise İran’ın nükleer faaliyetlerine yönelik İsrail’in yaklaşımıyla alakalı…
Önce füze kalkanından başlayalım. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan, Malatya Kürecik’e kurulacak radar sistemi ile ilgili oldukça önemli bir açıklama geldi.
Açıklamada, “Türkiye topraklarında kurulan NATO radarı, Rusya’nın ittifaka karşı aldığı önlemlerin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi. Malatya’da faaliyete geçen radar Rusya ile NATO arasında var olan güç dengelerini bozmaktadır. Diğer ülkelerin çıkarları göz önünde tutulmadan kurulan bir füze savunma sistemi uluslar arası güvenliğe zarar verecektir” denildi.
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Rusya, Türkiye’ye kurulan radar sistemini güvenliğine karşı bir tehdit olarak algılıyor.
Yani radar sistemiyle güvenliğini tehdit ettiğimiz ülke sadece İran değil.
Mevcut ekonomik, siyasi, askeri şartlar değerlendirildiğinde Türkiye’nin İran ile bile başa çıkması mümkün değilken, sırf ABD ve NATO’nun hatırına Rusya ile karşı karşıya gelmesi doğru bir adım değildir.
NATO’nun radar sistemi ile Türkiye, bu sistemi tehdit olarak algılayan bütün ülkelerin hedef ülkesi haline gelmektedir.
Türk siyasiler, stratejik müttefiklik yalanı ile Türk milletini ateşin içine atmaktadır.
Kontrolü bizde olmayan, bizi korumayan, esasen bizi de tehdit eden, 5000 kilometre yarıçaplık mesafe kapsamında bulunan tüm komşu ülkeleri İsrail’in BBG evi gibi yapan, İsrail’i komşularımıza karşı daha saldırganlaştıracak olan bir radar sistemini ülkemize kabul etmek tarihi bir hatadır.
Umarız siyasilerimiz bu hatadan derhal dönerler.
Diğer konu ise İsrailli üst düzey bir askeri yetkilinin İran’ın nükleer çalışmalarıyla ilgili yaptığı dikkat çekici açıklama…
Tümgeneral Amir Eshel, nükleer silahlı Tahran’ın, Lübnan ve Gazze’de İran’ın desteklediği gruplara karşı İsrail’in harekete geçmesini engelleyebileceğini kaydetti.
Eshel, “Eğer İsrail, Gazze ve Lübnan’da bir şeyler yapmak zorunda kalırsa İran’a ait bir nükleer şemsiyenin altında durumun değişmesi gerekebilir” diye konuştu.
Yani İsrailli yetkili bizim anlayacağımız manada şunu demek istiyor: İran nükleer çalışmalarına devam ettiği müddetçe biz Gazze’de, Lübnan’da rahat rahat katliam yapamıyoruz, Filistinli Müslümanları ortadan kaldıramıyoruz. Şu İran’ın nükleer çalışmalarını bir an önce durdurun da katliamlarımıza tüm hızıyla devam edelim, İslam coğrafyasını talan edelim.
Peki, Türkiye olarak biz ne yapıyoruz? İsrail Gazze’de Lübnan’da katliam yapsın diye, İran üzerinde oluşturulan küresel Haçlı baskısının etkili olması için füze kalkanının beyni olan radar sistemini coğrafyamıza kurduruyoruz.
Ondan sonra da kalkıp Davoslarda one minute tiyatroları sergiliyoruz. Sanki Filistinlilere sahip çıkıyormuşuz gibi yapıyoruz ama gerçekte onlara en büyük zararı bizler veriyoruz.
İsrail gerçek niyetini asla gizlemiyor, açık açık Gazze’de ve Lübnan’da katliam yapacağını, buraları işgal edeceğini belirtiyor.
Türkiye’nin yapması gereken, BOP eşbaşkanlığını derhal bırakmak, BOP üslerini kapatmak, radar sistemini reddetmek, Türk milletinin ve İslam dünyasının çıkarlarını gözeterek, birlik ve beraberliği tesis etmek ve yeniden Alparslanların, Fatihlerin, Atatürklerin misyonuna geri dönmektir.
Önce füze kalkanından başlayalım. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan, Malatya Kürecik’e kurulacak radar sistemi ile ilgili oldukça önemli bir açıklama geldi.
Açıklamada, “Türkiye topraklarında kurulan NATO radarı, Rusya’nın ittifaka karşı aldığı önlemlerin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi. Malatya’da faaliyete geçen radar Rusya ile NATO arasında var olan güç dengelerini bozmaktadır. Diğer ülkelerin çıkarları göz önünde tutulmadan kurulan bir füze savunma sistemi uluslar arası güvenliğe zarar verecektir” denildi.
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Rusya, Türkiye’ye kurulan radar sistemini güvenliğine karşı bir tehdit olarak algılıyor.
Yani radar sistemiyle güvenliğini tehdit ettiğimiz ülke sadece İran değil.
Mevcut ekonomik, siyasi, askeri şartlar değerlendirildiğinde Türkiye’nin İran ile bile başa çıkması mümkün değilken, sırf ABD ve NATO’nun hatırına Rusya ile karşı karşıya gelmesi doğru bir adım değildir.
NATO’nun radar sistemi ile Türkiye, bu sistemi tehdit olarak algılayan bütün ülkelerin hedef ülkesi haline gelmektedir.
Türk siyasiler, stratejik müttefiklik yalanı ile Türk milletini ateşin içine atmaktadır.
Kontrolü bizde olmayan, bizi korumayan, esasen bizi de tehdit eden, 5000 kilometre yarıçaplık mesafe kapsamında bulunan tüm komşu ülkeleri İsrail’in BBG evi gibi yapan, İsrail’i komşularımıza karşı daha saldırganlaştıracak olan bir radar sistemini ülkemize kabul etmek tarihi bir hatadır.
Umarız siyasilerimiz bu hatadan derhal dönerler.
Diğer konu ise İsrailli üst düzey bir askeri yetkilinin İran’ın nükleer çalışmalarıyla ilgili yaptığı dikkat çekici açıklama…
Tümgeneral Amir Eshel, nükleer silahlı Tahran’ın, Lübnan ve Gazze’de İran’ın desteklediği gruplara karşı İsrail’in harekete geçmesini engelleyebileceğini kaydetti.
Eshel, “Eğer İsrail, Gazze ve Lübnan’da bir şeyler yapmak zorunda kalırsa İran’a ait bir nükleer şemsiyenin altında durumun değişmesi gerekebilir” diye konuştu.
Yani İsrailli yetkili bizim anlayacağımız manada şunu demek istiyor: İran nükleer çalışmalarına devam ettiği müddetçe biz Gazze’de, Lübnan’da rahat rahat katliam yapamıyoruz, Filistinli Müslümanları ortadan kaldıramıyoruz. Şu İran’ın nükleer çalışmalarını bir an önce durdurun da katliamlarımıza tüm hızıyla devam edelim, İslam coğrafyasını talan edelim.
Peki, Türkiye olarak biz ne yapıyoruz? İsrail Gazze’de Lübnan’da katliam yapsın diye, İran üzerinde oluşturulan küresel Haçlı baskısının etkili olması için füze kalkanının beyni olan radar sistemini coğrafyamıza kurduruyoruz.
Ondan sonra da kalkıp Davoslarda one minute tiyatroları sergiliyoruz. Sanki Filistinlilere sahip çıkıyormuşuz gibi yapıyoruz ama gerçekte onlara en büyük zararı bizler veriyoruz.
İsrail gerçek niyetini asla gizlemiyor, açık açık Gazze’de ve Lübnan’da katliam yapacağını, buraları işgal edeceğini belirtiyor.
Türkiye’nin yapması gereken, BOP eşbaşkanlığını derhal bırakmak, BOP üslerini kapatmak, radar sistemini reddetmek, Türk milletinin ve İslam dünyasının çıkarlarını gözeterek, birlik ve beraberliği tesis etmek ve yeniden Alparslanların, Fatihlerin, Atatürklerin misyonuna geri dönmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Komisyonda ‘ısınma turları’ mı? / 22.08.2025
- Memurlar, talep ettikleri zamma ulaşabilecek mi? / 21.08.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı sona yaklaştı mı? / 20.08.2025
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Komisyonda ‘ısınma turları’ mı? / 22.08.2025
- Memurlar, talep ettikleri zamma ulaşabilecek mi? / 21.08.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı sona yaklaştı mı? / 20.08.2025
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025