Bir ülkede toplumsal çürüme, ahlaki yozlaşma, kokuşmuşluk başladığı zaman, bu, o toplumun tepeden tırnağa her kesimine sirayet eder.
Basına yansıyan haberlere baktığımızda maalesef bugün ülkemizde de bu durumu görüyoruz.
Örnekleri alt alta koyduğunuzda sadece görünen kısmı bile durumun vahametini gösteriyor, bir de buzdağının görünmeyen kısmını düşünürseniz, tam bir felaket.
Bu yazıyı iç karartmak için yazmıyorum, uçurumun kenarındayız, acil bir çözüm gerekiyor, tehlikenin farkına varmanız için yazıyorum.
Belki sorunun ehemmiyeti anlaşılırsa, çözüme olan talep de artar, gerçek çözüm sahipleri baş tacı edilir ümidiyle...
Şimdi güncel örnekleri özetle sıralayalım.
TBMM lokantasında staj yapan liseli kız çocuklarının Meclis personeli tarafından tacize uğradığı ortaya çıktı. TBMM Genel Sekreterliği de yaşanan istismar skandalını doğruladı. Liseli kızların sözlü ve fiziksel tacize uğradığı ifade edildi. Kız çocuklarının, "Kimseye söylemeyeceksiniz, anneniz babanız bile bilmeyecek" denilerek tehdit edildiği belirtildi.
İstanbul'un en ünlü liselerinden olan İstanbul Erkek Lisesi'nde 11. sınıf öğrencilerinin 9. sınıf öğrencilerini darp ettiği ortaya çıktı. Bunun üzerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Valiliği tarafından görevlendirilen İl Milli Eğitim müfettişlerince soruşturma yürütüldüğünü açıkladı. Başka detaylar da ortaya çıktı. İddiaya göre, 9. sınıf öğrencilerinin okuldaki kız öğrencilere yönelik tam 507 maddelik taciz listesi hazırladığı belirtildi. Bu listede, gayri ahlaki ve müstehcen ifadelerle birlikte, cinsel içerikli istismar söylemlerinin yer aldığı görüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 4'ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklananlar arasında Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy da bulunuyor. Yapılan suçlama; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, kullanılmasına yer ve imkan sağlamak. Olayın gündeme gelmesinden sonra, Mehmet Akif Ersoy hakkında burada yazılamayacak birçok iddialar da gündeme geldi.
Şarkıcı Güllü'nün ölümüyle ilgili kamera kayıtları TÜBİTAK'a gönderilmişti, deşifre edildi ve Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve kız arkadaşı kaçmak üzereyken yakalandı, ardından da tutuklandı. Deşifreye göre, Güllü'yü kızının iterek ölümüne neden olduğu ve bunu yaparken, "Atacağım şimdi seni", "Hadi görüşürüz bay bay" dediği öğrenildi.
Futbol'da bahis soruşturmasında, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı ve Murat Sancak'ın bulunduğu 20 şüpheli çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı, cezaevine gönderildi. Şüpheliler hakkında bahis oynamak, müsabaka sonuçlarını etkileyecek eylemlerde bulunmak gibi suçlamalar var. Hatta iki takım yöneticisinin maç sonucunun berabere bitmesi için anlaştıkları belirtildi.
Adliye hırsızlıkları ile ilgili peş peşe haberler gelmeye başladı. İstanbul Büyükçekmece Adliyesi'ndeki emanet kasasından yaklaşık 150 milyon TL (4,4 milyon euro) değerinde altın ve gümüş çalındı. Ardından ikinci bir skandal Adalar Adliyesi'nde patlak verdi. Adalar Adliyesi'nin eşya ve delil biriminden 12 adet silahın kaybolduğu ortaya çıktı. Öte yandan, Konya'nın Kulu ilçesinde adliyede zabıt kâtibi olarak görev yapan 45 yaşındaki bir kadın, yaklaşık altı buçuk milyon lirayı zimmetine geçirmekle suçlanarak tutuklandı.
Yazımızın başlığında kokuşmuşluk her yerde dedik. Bakın yukarıdaki olaylar nerelerde ve hangi sektörlerde yaşanıyor:
TBMM, okul, basın-medya, sanat dünyası, spor, adliye...
Buralarda böyle olaylar yaşanıyorsa toplum olarak bittik demektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son MYK toplantısında yasa dışı bahis ve sanal kumarla ilgili kurmaylarına talimat verdi.
Erdoğan, "Partimizin ve kabinemizin her bir üyesi, her birim, her genel başkan yardımcım bu konuda bir şey yapacak. Bu meseleyi çözün" dedi.
Erdoğan ayrıca, "Bu işin kökünü kurutacağız, aile yapımıza, toplumsal yapıya başlı başına tehdit içeren, zarar veren hiçbir adıma müsaade etmeyeceğiz. Bu, siyaset üstü bir mesele; bir milli güvenlik meselesi. Ne gerekiyorsa yapılması lazım" ifadelerini kullandı.
23 yıllık bir iktidar için oldukça geç bir talimat.
Devleti yöneten siyasilerimiz, keşke 2020 yılından önce Türkiye'nin tüm illerinde "Kaybolan Değerler" sempozyumları yapan Prof. Dr. Haydar Baş'a ve kadrosuna kulak verselerdi.
Yine keşke uyuşturucu, sanal bahis-kumar, ahlaki yozlaşma ve de çeteleşmeyle mücadele için eylül ayından beri Türkiye genelinde "Geleceği Savunmak" programları organize eden BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'a kulak verselerdi.
Kulak vermediler, görmezden ve duymazdan geldiler, bugün millet olarak bunun acı sonuçlarını görüyoruz, yaşıyoruz.
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025
- BTP'den 'Büyük Kongre'ye büyük hazırlık / 06.12.2025
- Etrafımız ateş çemberi / 05.12.2025
- Enflasyon, ‘talebi baskılama’ aracı mı? / 04.12.2025
- Asgari ücreti kim belirliyor: Komisyon mu, hükümet mi, JpMorgan mı? / 03.12.2025
- Gıdasız kalma riski bir ulusal güvenlik meselesi / 02.12.2025
- Papa’nın huzurunda(!) ‘Taleal Bedru’ / 29.11.2025



















































































