Hükümet yüzde 3,7 büyüme rakamı açıklıyor ama vatandaşların alım güçleri düşmeye devam ediyor.
Eğer büyüdüğümüz iddia ediliyor, vatandaşların mağduriyetleri artıyorsa, alım güçleri eriyorsa, o büyüme asla gerçek bir büyüme olamaz. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi bu, "hormonlu büyüme"dir. Kanser hücresinin büyümesi gibi...
Bizler her fırsatta hükümeti, uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sebebiyle eleştiriyoruz, çözüm noktasında nelerin yapılabileceğini de ifade ediyoruz.
Ama amaç topyekun milletin ekonomik bir güce sahip olması değil de, belirli rantiye gruplarının çıkarları ya da meşruiyet uğruna yabancılara verilen imtiyazlar olunca bizlerin yaptığı uyarılar siyasilerimizin bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyor.
Artık yandaş isimler de basın ve medya aracılığıyla hükümete ciddi uyarılar yapmaya başladı.
Hükümete yakınlığıyla bilinen Abdulkadir Selvi, "Asgari ücret, memur ve emekli maaş zammı" başlıklı yazısında bakın hangi uyarıları yapıyor:
- "Sıkı para politikası ve enflasyonla mücadelenin yükünü çeken asgari ücretli, emekli ve dar gelirliler, 2026 yılında iyi bir artış yapılmasını bekliyorlar."
- "Geçen yıllarda yaşadıkları kayıpları ve katlandıkları fedakârlıkları dikkate alınca iyi bir artışı hak ettiklerini söyleyebilirim."
- "Enflasyon düşerken asgari ücretlilerin, emeklilerin ve memurların refah artışıyla birlikte bunu yaşamlarında hissetmeleri gerekiyor."
- "Asgari ücret, ortalama ücret haline geldi."
- "Asgari ücretlilerimiz, emeklilerimiz, alın teriyle çalışanlarımız bu ülkenin çimentosudur."
- "Şehitler o sıvasız evlerden çıkar. Onlar sıvasız evlerin sahipleridir. Şehit haberi geldiğinde, 'vatan sağ olsun' derler. En çok onlar şükreder. En çok onlar çalışır. Sabahın erken saatlerinde otobüs kuyruklarında, dolmuş sıralarında yerini alıp, bir an önce işyerine ulaşmak için çırpınırlar."
- "Geçinmek için bazen iki iş yapar ama yaz gelince deniz kenarında tatil yapacak imkânları olmaz."
- "Çocuk okutur, oğlan evlendirir, kız gelin eder. Torun bakarlar. Devlete asker, millete hizmetkâr onların arasından çıkar. O nedenle maaşlarına yapılacak zammı en çok onlar hak eder."
- "Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, pijamalı şahıs diye küçümsenirler. Ama siyasi istikrarın güvencesidir. Ama bir de ders vermek, iktidarı uyarmak istediklerinde elleri ağırdır."
- "Sandığa gittiklerinde deprem etkisi yaratırlar. 2024 yerel seçimlerinde görüldüğü gibi. O nedenle sesiz çoğunluğun sesidir."
- "Asgari ücret belirlenirken, memur ve emekli zamları tespit edilirken sadece rakamlara değil, bu sosyolojiye de dikkat edilmesi gerekir. Dilerim bu kez çalışanların yüzünü güldüren rakamlar çıkar."
Demek ki neymiş, hükümet yetkililerinin, "Biz vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmedik" iddiası yalanmış.
Demek ki hükümetin "Ekonomi iyiye gidiyor" iddiası doğru değilmiş.
Demek ki, hükümetin "Halkımızı istikrar ve huzura ulaştıracağız" iddiasının içi boşmuş.
Demek ki, asgari ücret ortalama maaş haline gelerek millet en altta, asgaride eşitlenmiş. Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu dikkate alındığında demek ki millet açlığa mahkum edilmiş.
Demek ki vatandaşlar bırakın asgari ücreti, iki maaşla çalışsa bile tatile gidecek imkanı bulamıyormuş.
Bunları Sayın Selvi'nin yazısından yola çıkarak yazıyorum.
Rahmetli Süleyman Demirel'in sözünü hatırlayalım: "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur." Aslında Selvi'nin 2024 yerel seçimlerini hatırlatmasının nedeni de bu. Emekli ve dar gelirli vatandaşlar bu seçimlerde muhalefeti destekleyerek AKP'yi yıllar sonra ikinci parti durumuna düşürmüştü.
Asgari ücret toplantılarının ilki önümüzdeki cuma günü saat 14.00'te yapılacak. Şu ana kadar işçilerin temsilcisi Türk-İş'in katılacağına dair bir netlik yok. Hatta değişiklik olmazsa katılmayacaklarını açıkladılar.
Gerçi daha önceki toplantılara baktığımızda, katılmaları sonucu değiştirecek mi? Hayır.
2026 yılının asgari ücreti için yüzde 20-25 arası bir zam öngörülüyor. Geçen yıl asgari ücreti bilen ABD'li banka JpMorgan yüzde 23 tamnininde bulundu, bu da 27 bin 188 liraya tekabül ediyor.
Selvi'nin uyarılarına bakılırsa, hükümet iki arada bir derede. Tabanın tepkisini yansıtan bu sese mi kulak verecek, yoksa borç için kapısında bekledikleri JpMorgan gibi küresel finansörlere mi?
Önümüzde bir seçim olmadığı için ikincisi ağır basıyor gibi.
Milletine sağlıklı bir yaşam imkanı sunmayan iktidarların ayakta durma şansı yoktur.
Milletine sırtını dönen nice saltanatlar tarih sahnesinde geldi geçti ama ya ibretlik olarak hatırlanıyorlar, ya da esameleri dahi okunmuyor.
Bugün milleti yaşatmanın tek formülü, milli gelirden vatandaşlarına adil bir şekilde pay verecek sistem olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu eşsiz modeli de uygulayacak tek kadro Prof. Dr. Baş'ın özenle yetiştirdiği Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Hüseyin Baş'tır.
Geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirilen BTP 9. Olağan Büyük Kongresi'nde BTP lideri Hüseyin Baş'ın konuşmasında bu gerçeği bir kez daha gördük.
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025
- BTP'den 'Büyük Kongre'ye büyük hazırlık / 06.12.2025
- Etrafımız ateş çemberi / 05.12.2025
- Enflasyon, ‘talebi baskılama’ aracı mı? / 04.12.2025
- Asgari ücreti kim belirliyor: Komisyon mu, hükümet mi, JpMorgan mı? / 03.12.2025
- Gıdasız kalma riski bir ulusal güvenlik meselesi / 02.12.2025
- Papa’nın huzurunda(!) ‘Taleal Bedru’ / 29.11.2025
- Papa'nın Türkiye ziyaretinin siyasi hedefleri var / 27.11.2025
- Kim terör yandaşı: Süreci dayatanlar mı, yoksa eleştirenler mi? / 26.11.2025


















































































