S-300'ler Suriye'ye konuşlandırıldığından bu yana İsrail'in Suriye saldırıları bıçak gibi kesildi.
Hatırlarsanız, 17 Eylül'de, İsrail savaş uçakları Rus İl-20 uçağına tuzak kurarak Suriye'nin dost-düşman tanıma özelliği olmayan S-200 hava savunma sistemlerinin hedefi haline getirmiş ve vurulan uçak 15 personeliyle beraber düşmüştü. Moskova, bu hadisenin sorumlusunun İsrail olduğunu açıklamış ve bunun karşılıksız kalmayacağını belirtmişti.
Rusya, daha önce İsrail'in talepleri doğrultusunda Suriye'ye vermeyeceğini ilan ettiği S-300 savunma sistemlerini bu olay gerekçesiyle Suriye'ye verme kararını açıkladı ve gönderilen 4 adet S-300 bataryası 20 Ekim'de devreye sokuldu.
İmajı yerle bir olan İsrail, Reuters'e servis ettiği haberlerle Suriye'ye saldırdık iddialarında bulunsa da, Suriyeli askeri kaynaklar bu iddiaları yalanladı.
Kaynaklar, İsrail Hava Kuvvetleri'nin, sınırların yakınlarında uçuş gerçekleştirse de, tartışmalı Golan Tepeleri'nden veya Lübnan'dan hava sahası ihlalinde bulunmadığını belirtti.
Zaten İsrail'den yapılan açıklamalar da, İsrail'in saldırı yapmak istediğini ama bunu başaramadıklarını açıkça gösteriyor. İsrail'in Kudüs'ten sorumlu Bakanı Zeev Eklin, S-300'lerle ilgili olarak, "Bu füzeler İsrail'in operasyonlarına katılan uçaklarımızı hedef alması halinde kendileri hedef olacak ve imha edilecektir. Umarım istenmeyen bu tür gelişmeler yaşanırken S-300 rampalarının yanında Rus askerleri olmaz. Çünkü Moskova, net bir şekilde bu silahın Suriye'ye verildiğini ilan etmişti" dedi.
Bu tehditkâr açıklamaya Rusya'dan cevap gecikmedi. Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma Savunma Komitesi Başkanı General Vladimir Şamanov, "Suriye'ye sevk ettiğimiz S-300 füze rampaları esaslı bir şekilde korunuyor. Şam yönetimi ise Suriye'ye saldırı gerçekleştirecek herhangi ülkeye karşılık verme hakkına sahiptir" ifadelerini kullandı.
4 adet S-300 bataryası, Suriye'nin hava sahasını özellikle de tehdit aldığı bölgelerde tamamen koruma altına alıyor. Bu sistemler, 1960 yapımı S-200'ler gibi değil; dost-düşman ayrımı yapabiliyor ve 250 kilometre menzile sahip…
Ne Amerikan füzelerinin ne de İsrail saldırılarının bu savunma sistemini aşabilmesi mümün gözükmüyor. Zaten aşabilseydi bugüne kadar bunu en azından denerdi.
İsrail, daha önce yaptığı açıklamalarda, Rusya'nın 20 yıl önce Kıbrıs Rum Kesimi'ne sattığı S-300 bataryalarını Yunanistan'ın izniyle Rodos adasında incelediğini, bu sisteme karşı elektronik önlem geliştirdiğini açıklamıştı. Rusya da Suriye'ye verilen S-300'lerin, 20 yıl önceki S-300'lerle hiçbir alakasının olmadığını, oldukça geliştirildiğini belirtmişti.
Yani İsrail nereden girmeye kalksa, cevabını alıp oturuyor. Eli kolu bağlı vaziyette…
İl-20 vakası, İsrail'e sadece Suriye'yi kaybettirmedi, çok daha önemli bir kayba uğradı, Rusya'nın, İsrail'in tüm Ortadoğu'daki büyük İsrail hesaplarına dur demesine neden oldu.
S-200'lerde dost-düşman ayrımı teknolojisi yoktu ama İl-20 uçağının İsrail tuzağı sebebiyle S-200'le vurulması hadisesi bir turnusol oldu, Rusya için İsrail'in bir düşman olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Suriye'de sadece S-300'ler yok elbette, Hmeymim'de bulunan Rus hava üssünde S-400'ler de konuşlu vaziyette… Fakat bunlar aktif halde değil… Esasen Rusya S-400'leri şu an için aktifleştirmeyi düşünmüyor, çünkü bir alt model olan S-300'ler İsrail'i ve arkasındaki ABD ve Batılı ülkeleri zaten durdurabiliyor.
S-400'leri aşabilecek bir NATO silahı yok. 600 kilometre uzaklıktaki tehdidi belirleyebiliyor, 60 kilometre mesafedeki balistik hedefleri, 400 kilometre uzaklıktaki aerodinamik hedefleri ve 5 metre kadar alçak yükselikteki hedefleri rahatlıkla vurabiliyor.
Rusya bununla da sınırlı kalmış değil, S-500'leri de geliştiriyor ve çok yakında seri üretime geçileceği belirtiliyor.
Rusya'nın yeni geliştirdiği Semerkant radar silahı ise oldukça dikkat çekici… Bu silah NATO'ya ait tüm komuta sistemlerini devre dışı bırakma özelliğine sahip… Rusya Savunma Bakanlığı, Kasım 2019'a kadar 13 Semerkant sistemini devreye sokmayı planlıyor.
Bütün bu gelişmeler, ekonomisini ABD'nin kokuşmuş kapitalizminden kurtaran ülkelerin ne noktaya gelebileceğini gösteriyor.
Kapitalizm ve Batı hayranlığı eteğimizdeki taşlardır; tam bağımsız olarak bu eteğimizdeki taşları dökersek, Rusya, Çin gibi kendi gücümüzün farkına varacağız.
BRICS devletleri 2005 yılından sonra Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ile bu küresel sömürü politikalarından kurtuldular, eteklerindeki taşlardan, boyunlarındaki zincirlerden kurtuldular. Bu gerçeği 27 Şubat 2013 tarihinde Prof. Dr. Haydar Baş'ı Duma'ya davet ederek ilan ettiler. Biz ise Türkiye olarak hala bu gerçeği görmemekte ısrarlıyız.
2019 yılında alacağımız S-400 sistemleri elbette ki hava sahamızı en güzel şekilde koruyacaktır ama unutmayalım ki, bugün ekonomi üzerinden yapılan saldırılar hava saldırılarından daha etkilidir. Bunu çok kısa bir zaman önce yaşadık.
Ekonomi sahamızı da Milli Ekonomi Modeli ile koruma altına almak zorundayız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024