Evet kıymetli okuyucular aslında bu yazının başlığı böyle olmayacaktı. Bu yazının başlığı 'Duvar Adam Torreira' olacaktı.
Torreira'ya her türlü övgünün yazılacağı bir makale olacaktı normalde. Normalde diyorum çünkü Torreira müsabakanın 65. dakikasında düşüncesizce bir kırmızı kart gördü.
Bu kırmızı kart maçın kaybedilmesine neden olmadı belki ama Torreira şimdi Galatasaray'ın oynayacağı play-off turunda takımı yalnız bıraktı.
Bu ciddi bir sorumsuzluk. Oyunda kaldığı süre içerisinde takım için çok önemli bir oyuncu olduğu net bir şekilde gözüktü.
Bu kadar kilit bir öneme sahip oyuncunun rakibine son derece sert ve kasti bir tekme atması kolay kolay affedilir türden değil.
Yapacak bir şey yok fakat insan resmen sinirleniyor.
Neyse yine de konumuza dönelim. Hafta içinde Süper Lig'de Kayseri karşısında puan kaybeden Galatasaray zayıf rakibi Olimpija karşısında olması gerektiği gibi istekli ve arzulu başladı.
Olimpija da bir futbol mucizesi yaratamayacağının bilincinde olsa da kapalı bir savunma ile oynamadı.
Onlar da ellerinden geldiğince açık ve hızlı oynamaya çalıştılar.
Karşılaşmanın ilk yarısında şöyle bir görüntü ortaya çıktı.
Torreira adeta orta sahaya duvar örmüştü. Olimpijalı oyunculara tek başına direndi ve bunda son derece başarılı oldu.
Torreira hücuma da oldukça önemli katkı verdi.
Ne var ki ilk yarıda belki de en çok topla buluşan oyuncu olan Kerem için olumlu bir şeyler söylemek mümkün değil.
Kerem topla çok sık buluşmasına karşın bunları olumlu kullanmadı. Bu Galatasaray'ın pozisyon zenginliğini olumsuz etkiledi.
Örneğin 31'de pek de fazla sayıda olmayan Galatasaray organize hücumunda Kerem 18 içinde Icardi'ye pas atmayınca belki de önemli bir gol fırsatını heba etti.
Yalnız birinci golün hemen sonrasında iptal edilen ikinci golde Kerem ofsayttaki Icardi'ye öyle güzel bir pas attı ki her türlü övgüyü hak ediyor.
Bu cânım pas resmen ziyan oldu. Ayrıca Kerem'in sıklıkla asıl mevki sol önü terk edip orta sahaya gelmesi dikkat çekiciydi.
Sol kanat tamamıyla Angelino'ya kaldı. Onun da oyuna katkısı sınırlı oldu.
İlk yarının bir diğer topla buluşan ismi de Berkan Kutlu oldu. Berkan bu fırsatları genelde olumlu kullandı ve takımının hücuma çıkmasına önemli katkı sağladı.
İlk yarının sonlarına doğru Icardi de top almak için orta sahaya gelince ilerde final paslarının iletileceği oyuncu kalmamış oldu.
İkinci yarı Kerem oyundan alındı. Yerine giren Zaha ise Kerem'in rolünü devraldı ve bu devrenin en çok topla buluşan oyuncusu oldu.
Fakat ben Zaha'nın oyun stilinin biraz fantaziye kaçtığını düşünüyorum. Adeta tribünlere oynadı ve sanki halı sahada maç yapıyormuş havasındaydı.
55'te ise Berkan'a öyle kötü bir pas attı ki yıllarca Premier Lig'de oynamış bir oyuncu böyle olabilir mi diye insan düşünmekten kendini alamıyor.
58'de ise bu sefer Angelino'ya attığı pasın şiddetini ayarlayamayınca top taca çıktı.
Her halükarda bundan sonra Zaha'nın daha dikkatli olacağını düşünüyorum.
65'te ise yazının başındaki olay gerçekleşti ve benim açımdan bu da maçın sonu oldu.
Yani Torreira atılarak hiçbir şeyi sabote etmese dahi bu yazıyı sabote etmiş oldu.
Evet sayın okuyucular Galatasaray play-off turuna çıktı ve de rakibi Norveç'ten Molde oldu.
Şimdi ben Galatasaray'da şöyle bir şey görüyorum.
Gerek Kayseri ve gerekse Olimpija maçlarındaki Galatasaray takım olarak mücadele gücü yüksek ve tempo olarak hızlı bir oyun ortaya koydu.
Fakat pas kalitesi yeterli değil. Galatasaray yeterli pozisyon üretemiyor. Bazı iyi gitmeyen şeyler var gibi.
Takım oyunu zayıf. Bütün bunlar baş ağrıtacak cinsten sorunlara dönüşebilir.
Galatasaray takım olarak nisbeten formsuz bir dönemden geçiyor gibi. Her halde Okan Buruk bu duruma müdahale edecektir.
Yoksa kayıplar artar. Tabii ki bu durumu da hiçbir Galatasaraylı arzu etmez.
Bu işe de Kerem ve Zaha'yı uyarmakla başlamak lazım derim.
Torreira'ya her türlü övgünün yazılacağı bir makale olacaktı normalde. Normalde diyorum çünkü Torreira müsabakanın 65. dakikasında düşüncesizce bir kırmızı kart gördü.
Bu kırmızı kart maçın kaybedilmesine neden olmadı belki ama Torreira şimdi Galatasaray'ın oynayacağı play-off turunda takımı yalnız bıraktı.
Bu ciddi bir sorumsuzluk. Oyunda kaldığı süre içerisinde takım için çok önemli bir oyuncu olduğu net bir şekilde gözüktü.
Bu kadar kilit bir öneme sahip oyuncunun rakibine son derece sert ve kasti bir tekme atması kolay kolay affedilir türden değil.
Yapacak bir şey yok fakat insan resmen sinirleniyor.
Neyse yine de konumuza dönelim. Hafta içinde Süper Lig'de Kayseri karşısında puan kaybeden Galatasaray zayıf rakibi Olimpija karşısında olması gerektiği gibi istekli ve arzulu başladı.
Olimpija da bir futbol mucizesi yaratamayacağının bilincinde olsa da kapalı bir savunma ile oynamadı.
Onlar da ellerinden geldiğince açık ve hızlı oynamaya çalıştılar.
Karşılaşmanın ilk yarısında şöyle bir görüntü ortaya çıktı.
Torreira adeta orta sahaya duvar örmüştü. Olimpijalı oyunculara tek başına direndi ve bunda son derece başarılı oldu.
Torreira hücuma da oldukça önemli katkı verdi.
Ne var ki ilk yarıda belki de en çok topla buluşan oyuncu olan Kerem için olumlu bir şeyler söylemek mümkün değil.
Kerem topla çok sık buluşmasına karşın bunları olumlu kullanmadı. Bu Galatasaray'ın pozisyon zenginliğini olumsuz etkiledi.
Örneğin 31'de pek de fazla sayıda olmayan Galatasaray organize hücumunda Kerem 18 içinde Icardi'ye pas atmayınca belki de önemli bir gol fırsatını heba etti.
Yalnız birinci golün hemen sonrasında iptal edilen ikinci golde Kerem ofsayttaki Icardi'ye öyle güzel bir pas attı ki her türlü övgüyü hak ediyor.
Bu cânım pas resmen ziyan oldu. Ayrıca Kerem'in sıklıkla asıl mevki sol önü terk edip orta sahaya gelmesi dikkat çekiciydi.
Sol kanat tamamıyla Angelino'ya kaldı. Onun da oyuna katkısı sınırlı oldu.
İlk yarının bir diğer topla buluşan ismi de Berkan Kutlu oldu. Berkan bu fırsatları genelde olumlu kullandı ve takımının hücuma çıkmasına önemli katkı sağladı.
İlk yarının sonlarına doğru Icardi de top almak için orta sahaya gelince ilerde final paslarının iletileceği oyuncu kalmamış oldu.
İkinci yarı Kerem oyundan alındı. Yerine giren Zaha ise Kerem'in rolünü devraldı ve bu devrenin en çok topla buluşan oyuncusu oldu.
Fakat ben Zaha'nın oyun stilinin biraz fantaziye kaçtığını düşünüyorum. Adeta tribünlere oynadı ve sanki halı sahada maç yapıyormuş havasındaydı.
55'te ise Berkan'a öyle kötü bir pas attı ki yıllarca Premier Lig'de oynamış bir oyuncu böyle olabilir mi diye insan düşünmekten kendini alamıyor.
58'de ise bu sefer Angelino'ya attığı pasın şiddetini ayarlayamayınca top taca çıktı.
Her halükarda bundan sonra Zaha'nın daha dikkatli olacağını düşünüyorum.
65'te ise yazının başındaki olay gerçekleşti ve benim açımdan bu da maçın sonu oldu.
Yani Torreira atılarak hiçbir şeyi sabote etmese dahi bu yazıyı sabote etmiş oldu.
Evet sayın okuyucular Galatasaray play-off turuna çıktı ve de rakibi Norveç'ten Molde oldu.
Şimdi ben Galatasaray'da şöyle bir şey görüyorum.
Gerek Kayseri ve gerekse Olimpija maçlarındaki Galatasaray takım olarak mücadele gücü yüksek ve tempo olarak hızlı bir oyun ortaya koydu.
Fakat pas kalitesi yeterli değil. Galatasaray yeterli pozisyon üretemiyor. Bazı iyi gitmeyen şeyler var gibi.
Takım oyunu zayıf. Bütün bunlar baş ağrıtacak cinsten sorunlara dönüşebilir.
Galatasaray takım olarak nisbeten formsuz bir dönemden geçiyor gibi. Her halde Okan Buruk bu duruma müdahale edecektir.
Yoksa kayıplar artar. Tabii ki bu durumu da hiçbir Galatasaraylı arzu etmez.
Bu işe de Kerem ve Zaha'yı uyarmakla başlamak lazım derim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Fenerbahçe Galatasaray'ı örnek almalı / 01.06.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025