Terörle müzakere süreci, Apo'nun yol haritasıyla bölünme anayasasının hazırlanması ve de Türk milletinin, Türkiye coğrafyasının etnik parselasyonu çalışmaları konusunda milletimizi ikna etmek için 7 bölgede cirit atan akil insanlar heyeti gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor.
Dikkat ederseniz hem de en çok tepki alacakları noktalara yoğunlaşıyorlar; işe şehit ailelerinden, Karadeniz'den, İzmir'den başlıyorlar. Bir de işin ilginç tarafı İzmir'e gönderdikleri heyetin içinde Atatürk'e düşmanlığı tescillenmiş, "Atatürk demode oldu" diyen zevat da var.
Bu tepkileri hesap etmeden bu çalışmaları yaptıklarını söyleyemeyiz. Bile bile bu tür adımlar atıldığına göre bu işin içinde bir bityeniği var, dilerseniz bunu biraz irdeleyelim.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş makalesinde, "Akiller, Türk milletinin sürecin ne kadarını sindirebildiğinin raporunu tutacaklar" tespitinde bulunmuş ve milletin nabzının yoklandığını belirtmişti. Evet, milletin durmadan nabzı yoklanıyor.
Dün bu yoklamaların amaçları konusunda bazı yorumlarda bulunmuştuk, bunlara ilaveten, dayatılan sürecin hazmedebilmesi için nerelerde hazımsızlık var ve kimler bu hazmı zorlaştırıyor bunun tespiti yapılıyor.
Bu tespit edildiği zaman, geneli hazmettirmekle uğraşılmayacak, lokal bazı çalışmalar yapılacak, adamlar bunu planlıyor.
Adamlar, köşe başlarını tutarsak, genelin nabzını tutmuş oluruz düşüncesindeler.
Kimlerin süreci hazmedemeyeceklerini daha rahat tespit etmek için de en çok tepkiyi verecek noktalara saldırıyorlar, herkes ortaya dökülsün diye…
Bunlar hep taktik ve emin olun ki ABD'li ve İsrailli toplum mühendisleri özellikle bugünlerde Türkiye'de harıl harıl, gece gündüz çalışıyorlar.
Önce öncü grup olan akil insanları milletin içine saldılar, tepkiler yükseldi, şimdi bu tepkilerin bulundukları noktalara toplum mühendisliği, gerçek ifadesiyle "fitne fücur faaliyeti" yapacaklar. Hazımsızlık duyanların hazmedebilmesi için nefsine hoş gelebilecek her türlü imkan sağlanacak.
Uç bir örnek vermek gerekirse, sürece bazı şehit aileleri tepkisiz kalmışlar, bunun nedenini araştıranlar şu cevapla karşılaşmışlar, "Biz hükümetten şehit aylığı alıyoruz, bunun kesilmesinden çekiniyoruz."
Ne gariptir ki, bazıları, evlatlarının uğruna canını verdiği vatan toprağının parselasyonuna para için göz yumuyorlar. Emin olun ki şehit evlatlarının kemikleri sızlıyordur. Ve evlatları toprak altından şöyle haykırıyordur: "Ben ne için can verdim, siz ne yapıyorsunuz?"
Toplumu ekonomik ve ahlaki olarak öyle bir noktaya getirdiler ki, millet olmaktan çıktık para için her şeyi yapabilecek bir güruh haline geldik.
İşte akil insanların gelmesiyle milli bir duruş sergileyen halkımıza da bu çalışmalar yapılacak. Önce ayağa kaldırdılar, parayla, şunla bunla yatıştıracaklar, sonra tekrar nabız yoklayacaklar, yeniden topluk mühendisliği uygulayacaklar…
Bu böyle devam edecek, ta ki toplumda ses seda kesilinceye kadar.
Bu hadiseyi biz "Peygamber Efendimize (SAV) hakaret" yoklamasıyla yaşadık. Nasıl mı? Önce Danimarka'da hakaret karikatürleri çıktı, Türkiye ve tüm İslam coğrafyası ayağa kalktı. Sonra dinler arası diyalog faaliyetleri vs. Aradan aylar geçti ve bu sefer Peygamberimizi hedef alan bir hakaret filmi yayınlandı, Türkiye'de ve İslam coğrafyasında çıt yok. İşte toplum mühendisliği bu… Saldıra saldıra sindiriyorlar.
Milletimiz işler iyice kötüye gitmeden, çıkılmaz bir sürece girmeden bu yıkım ve bölünme sürecine dur diyebilecek tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında acilen kenetleşmelidir. Particilik körlüğüyle sürece seyirci kalmak, yıkıma ortak olmak demektir.
Dikkat ederseniz hem de en çok tepki alacakları noktalara yoğunlaşıyorlar; işe şehit ailelerinden, Karadeniz'den, İzmir'den başlıyorlar. Bir de işin ilginç tarafı İzmir'e gönderdikleri heyetin içinde Atatürk'e düşmanlığı tescillenmiş, "Atatürk demode oldu" diyen zevat da var.
Bu tepkileri hesap etmeden bu çalışmaları yaptıklarını söyleyemeyiz. Bile bile bu tür adımlar atıldığına göre bu işin içinde bir bityeniği var, dilerseniz bunu biraz irdeleyelim.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş makalesinde, "Akiller, Türk milletinin sürecin ne kadarını sindirebildiğinin raporunu tutacaklar" tespitinde bulunmuş ve milletin nabzının yoklandığını belirtmişti. Evet, milletin durmadan nabzı yoklanıyor.
Dün bu yoklamaların amaçları konusunda bazı yorumlarda bulunmuştuk, bunlara ilaveten, dayatılan sürecin hazmedebilmesi için nerelerde hazımsızlık var ve kimler bu hazmı zorlaştırıyor bunun tespiti yapılıyor.
Bu tespit edildiği zaman, geneli hazmettirmekle uğraşılmayacak, lokal bazı çalışmalar yapılacak, adamlar bunu planlıyor.
Adamlar, köşe başlarını tutarsak, genelin nabzını tutmuş oluruz düşüncesindeler.
Kimlerin süreci hazmedemeyeceklerini daha rahat tespit etmek için de en çok tepkiyi verecek noktalara saldırıyorlar, herkes ortaya dökülsün diye…
Bunlar hep taktik ve emin olun ki ABD'li ve İsrailli toplum mühendisleri özellikle bugünlerde Türkiye'de harıl harıl, gece gündüz çalışıyorlar.
Önce öncü grup olan akil insanları milletin içine saldılar, tepkiler yükseldi, şimdi bu tepkilerin bulundukları noktalara toplum mühendisliği, gerçek ifadesiyle "fitne fücur faaliyeti" yapacaklar. Hazımsızlık duyanların hazmedebilmesi için nefsine hoş gelebilecek her türlü imkan sağlanacak.
Uç bir örnek vermek gerekirse, sürece bazı şehit aileleri tepkisiz kalmışlar, bunun nedenini araştıranlar şu cevapla karşılaşmışlar, "Biz hükümetten şehit aylığı alıyoruz, bunun kesilmesinden çekiniyoruz."
Ne gariptir ki, bazıları, evlatlarının uğruna canını verdiği vatan toprağının parselasyonuna para için göz yumuyorlar. Emin olun ki şehit evlatlarının kemikleri sızlıyordur. Ve evlatları toprak altından şöyle haykırıyordur: "Ben ne için can verdim, siz ne yapıyorsunuz?"
Toplumu ekonomik ve ahlaki olarak öyle bir noktaya getirdiler ki, millet olmaktan çıktık para için her şeyi yapabilecek bir güruh haline geldik.
İşte akil insanların gelmesiyle milli bir duruş sergileyen halkımıza da bu çalışmalar yapılacak. Önce ayağa kaldırdılar, parayla, şunla bunla yatıştıracaklar, sonra tekrar nabız yoklayacaklar, yeniden topluk mühendisliği uygulayacaklar…
Bu böyle devam edecek, ta ki toplumda ses seda kesilinceye kadar.
Bu hadiseyi biz "Peygamber Efendimize (SAV) hakaret" yoklamasıyla yaşadık. Nasıl mı? Önce Danimarka'da hakaret karikatürleri çıktı, Türkiye ve tüm İslam coğrafyası ayağa kalktı. Sonra dinler arası diyalog faaliyetleri vs. Aradan aylar geçti ve bu sefer Peygamberimizi hedef alan bir hakaret filmi yayınlandı, Türkiye'de ve İslam coğrafyasında çıt yok. İşte toplum mühendisliği bu… Saldıra saldıra sindiriyorlar.
Milletimiz işler iyice kötüye gitmeden, çıkılmaz bir sürece girmeden bu yıkım ve bölünme sürecine dur diyebilecek tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında acilen kenetleşmelidir. Particilik körlüğüyle sürece seyirci kalmak, yıkıma ortak olmak demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025