AKP diyor ki, hem de şu kadar farkla ben kazandım. MHP diyor ki, ben eze eze kazandım ve kendisini eleştiren gazeteci ve araştırmacıların listesini yayınlıyor, hedef gösteriyor.
HDP zaten kuruluşuna onay verilerek kazanmış bir partidir. İyi Parti de çok iyi kazandım diyor. Tabi herkes CHP'nin daha doğrusu Kılıçdaroğlu'nun ne diyeceğini bekliyordu ki, Kılıçdaroğlu çıkıp; Biz de kazandık, dedi.
Ne güzel seçim (!) herkes kazanmış. Yani kedi burada, ciğer de burada. Biz seçime niye gittik?
Millet, 24 Haziran'da 'bir daha ağlamayacağız' sözü verdi.
Nasılına gelmeden önce bu seçimlere katılım konusunda seçime giren partilerin hepsi vatandaşa teşekkür ediyor. Neden? Seçimlere çok büyük bir katılım sağlanmış.
Bu iyi bir şey mi? Şöyle cevap vereyim; az gelişmiş veya gelişmekte olan toplumlarda seçimlere katılım her zaman yüksektir. Çünkü seçmenlerin büyük bir bölümü taraftarlaştırılmıştır. % 10 veya 12'lik bölümü ise 'bi umut' hayaliyle sandığa gider. Sonucu etkileyenler de bu umut sahipleridir.
Gelişmiş toplumlarda ise sandığa gitme oranı düşüktür. Çünkü seçmen bilir ki, hangi parti iktidar olursa olsun devletin bir politikası var, hukuk mekanizması çalışıyor, haliyle bu mekanizmalara ters düşen, hukuka aykırı adım atanlara anında hesap sorulur.
Gelelim 'bir daha ağlamayacağız' sözüne!
Mesela artık Rizeliler, çayımız para etmiyor, HES'ler yüzünden derelerimiz kurudu vs. diye şikâyet edemeyecekler.
Kastamonu, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Niğde, Erzincan, Afyon, Burdur halkı fabrikalarımız satıldı, yakında işsiz kalacağız, şekerpancarı üretemeyeceğiz, nasıl geçineceğiz diye ağlayamayacaklar.
Hamsi yok, fındık para etmiyor, işsiziz diyerek Ordu, Trabzon ve Giresun halkının da ağlamaları yasak.
2.5 milyon kayısı ağacını kesen Malatyalılar da ağlayamaz. Balıkesir, Manisa, Bursa, İzmir, Muğla'da zeytin üreticileri de ağlayamaz.
Madenlerde çalışan vatandaşlarımız, hayvan üreticilerimiz, tarım alanında üretim yapmaya çalışan vatandaşlarımız da şikâyet edemez, ağlayamaz.
Kiralar çok yüksek, vergiler çok fazla, her kalemden vergi veriyoruz, nedir bu benzin-mazot fiyatları, ne ÖTV'si, ne KDV'si diye sormak, ağlamak, sızlanmak yasak.
İşsizlik artacak? Şikâyet yasak. Zamlar tek tek de, topluca da gelecek. Ağlamak yasak.
Emekliler halinden şikâyet etmeyecek, yasak. Veliler eğitim sisteminden, mudiler yargı sisteminden, hastalar sağlık sisteminden şikâyet etmeyecekler, yasak.
Başta İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Kilis, Gaziantep, Adana, Mersin'deki vatandaşlarımız başıboş Suriyelilerden şikâyet edemeyecekler, yasak.
Yani milletin şikâyet hakkı yoktur. Çünkü dördüncü kez aynı kişi ve partiye ülkeyi teslim ettiler. Ama efendim, ben o partiye oy vermedim. Ama senin kardeşin, ablan, baban, amcan, halan iki kişiden biri verdi.
Dün ve bugün ABD'ye, AB'ye hayır diyen, doları bu topraklardan söküp atacağım, diyen bir parti ve lider var mı? Yok.
Yani o koltuğa CHP de gelse, MHP de gelse diğerleri de gelse hepsi AKP çizgisinde devam diyeceklerdi. Çünkü seçime giren partilerin rotasını çizen aynı eller, yol gösteren aynı iradelerdi. Emperyalistlerdi.
Devletin nasıl kaybedeceğine gelirsek! Milletimiz neyi oyladığını bilmiyor. Tek adamlığı oyladınız ve yetkiyi verdiniz. Atatürk'ün kurduğu Meclis iradesi artık devre dışı?
Dün tek adam bahanesiyle Irak, Libya ve de Suriye'ye çöreklenenler yarın aynı senaryoyu bizim için de sahneleyebilirler.
Ama siz sandıkta "ağlamayacağız, sızlanmayacağız" sözü verdiniz.
Buyur Sayın Başkan! Dilediğin gibi zamla?
HDP zaten kuruluşuna onay verilerek kazanmış bir partidir. İyi Parti de çok iyi kazandım diyor. Tabi herkes CHP'nin daha doğrusu Kılıçdaroğlu'nun ne diyeceğini bekliyordu ki, Kılıçdaroğlu çıkıp; Biz de kazandık, dedi.
Ne güzel seçim (!) herkes kazanmış. Yani kedi burada, ciğer de burada. Biz seçime niye gittik?
Millet, 24 Haziran'da 'bir daha ağlamayacağız' sözü verdi.
Nasılına gelmeden önce bu seçimlere katılım konusunda seçime giren partilerin hepsi vatandaşa teşekkür ediyor. Neden? Seçimlere çok büyük bir katılım sağlanmış.
Bu iyi bir şey mi? Şöyle cevap vereyim; az gelişmiş veya gelişmekte olan toplumlarda seçimlere katılım her zaman yüksektir. Çünkü seçmenlerin büyük bir bölümü taraftarlaştırılmıştır. % 10 veya 12'lik bölümü ise 'bi umut' hayaliyle sandığa gider. Sonucu etkileyenler de bu umut sahipleridir.
Gelişmiş toplumlarda ise sandığa gitme oranı düşüktür. Çünkü seçmen bilir ki, hangi parti iktidar olursa olsun devletin bir politikası var, hukuk mekanizması çalışıyor, haliyle bu mekanizmalara ters düşen, hukuka aykırı adım atanlara anında hesap sorulur.
Gelelim 'bir daha ağlamayacağız' sözüne!
Mesela artık Rizeliler, çayımız para etmiyor, HES'ler yüzünden derelerimiz kurudu vs. diye şikâyet edemeyecekler.
Kastamonu, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Niğde, Erzincan, Afyon, Burdur halkı fabrikalarımız satıldı, yakında işsiz kalacağız, şekerpancarı üretemeyeceğiz, nasıl geçineceğiz diye ağlayamayacaklar.
Hamsi yok, fındık para etmiyor, işsiziz diyerek Ordu, Trabzon ve Giresun halkının da ağlamaları yasak.
2.5 milyon kayısı ağacını kesen Malatyalılar da ağlayamaz. Balıkesir, Manisa, Bursa, İzmir, Muğla'da zeytin üreticileri de ağlayamaz.
Madenlerde çalışan vatandaşlarımız, hayvan üreticilerimiz, tarım alanında üretim yapmaya çalışan vatandaşlarımız da şikâyet edemez, ağlayamaz.
Kiralar çok yüksek, vergiler çok fazla, her kalemden vergi veriyoruz, nedir bu benzin-mazot fiyatları, ne ÖTV'si, ne KDV'si diye sormak, ağlamak, sızlanmak yasak.
İşsizlik artacak? Şikâyet yasak. Zamlar tek tek de, topluca da gelecek. Ağlamak yasak.
Emekliler halinden şikâyet etmeyecek, yasak. Veliler eğitim sisteminden, mudiler yargı sisteminden, hastalar sağlık sisteminden şikâyet etmeyecekler, yasak.
Başta İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Kilis, Gaziantep, Adana, Mersin'deki vatandaşlarımız başıboş Suriyelilerden şikâyet edemeyecekler, yasak.
Yani milletin şikâyet hakkı yoktur. Çünkü dördüncü kez aynı kişi ve partiye ülkeyi teslim ettiler. Ama efendim, ben o partiye oy vermedim. Ama senin kardeşin, ablan, baban, amcan, halan iki kişiden biri verdi.
Dün ve bugün ABD'ye, AB'ye hayır diyen, doları bu topraklardan söküp atacağım, diyen bir parti ve lider var mı? Yok.
Yani o koltuğa CHP de gelse, MHP de gelse diğerleri de gelse hepsi AKP çizgisinde devam diyeceklerdi. Çünkü seçime giren partilerin rotasını çizen aynı eller, yol gösteren aynı iradelerdi. Emperyalistlerdi.
Devletin nasıl kaybedeceğine gelirsek! Milletimiz neyi oyladığını bilmiyor. Tek adamlığı oyladınız ve yetkiyi verdiniz. Atatürk'ün kurduğu Meclis iradesi artık devre dışı?
Dün tek adam bahanesiyle Irak, Libya ve de Suriye'ye çöreklenenler yarın aynı senaryoyu bizim için de sahneleyebilirler.
Ama siz sandıkta "ağlamayacağız, sızlanmayacağız" sözü verdiniz.
Buyur Sayın Başkan! Dilediğin gibi zamla?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sinan Ateş’ten Ayhan Bora’ya her yer zan, herkes zanlıdır / 13.05.2024
- Deniz Gezmiş: ‘Ya vatan ya ölüm’ / 12.05.2024
- Emperyalistlerin sandalından Deniz Gezmiş’i anmak / 11.05.2024
- ‘İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı’ / 10.05.2024
- Milsiz eğitim / 09.05.2024
- AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa / 08.05.2024
- AB’ye giriyorduk, AB bize girdi / 06.05.2024
- Erdoğan tasarrufun neresinde? / 05.05.2024
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Deniz Gezmiş: ‘Ya vatan ya ölüm’ / 12.05.2024
- Emperyalistlerin sandalından Deniz Gezmiş’i anmak / 11.05.2024
- ‘İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı’ / 10.05.2024
- Milsiz eğitim / 09.05.2024
- AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa / 08.05.2024
- AB’ye giriyorduk, AB bize girdi / 06.05.2024
- Erdoğan tasarrufun neresinde? / 05.05.2024
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024