Dünkü yazımı: 'Sayın Özdağ, Sayın Bahçeli, Sayın Akşener, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Temel Bey, Sayın Desteci! Neden bu mücadeleye girmediniz? Neden bu mücadele de yoktunuz? Neden meydanı boş bırakıp şimdi şikayetçi oluyorsunuz?
Anadolu misyoner kaynıyor? Öyle ki bu misyonerler sanatında, siyasetinde, sporunda, eğitiminde, sağlığında, turizminde, yardım kuruluşlarının da içinde yuvalanmış durumdalar.
Neden kimsenin umurunda değil?' sorusuyla tamamlamıştık.
Bugün Erdoğan ve iktidarının dini ve milli değerleri istismar ettiğinden şikayetçi olan ve yukarıda isimlerini saydığım muhalefet parti liderlerine yeni sorular sormak istiyorum:
Trabzon'un Of ilçesinde, 'dört hak din' tabirini kullandılar. Brezilya'dan, Tevrat'tan pasajlar okuyarak, 'barış' mesajları verdiler. 'Kuran güncellenmelidir' dediklerinde neden sustunuz?
'Kutsiyetpenahları (manevi kişiliğine sığınılan zat) Papa Fransuva' başlığıyla Papa'ya mektup yazdılar. Papa'yı, uçak merdivenlerinde karşılayıp, Saray'ın açılış kurdelesini beraber kestiler. Beraber dua ettiler. Neden sustunuz?
Siyonizm'in kurucusu Theodor Herzl'in mezarı başında saygı duruşunda bulundular. Neden gündem etmediniz?
ABD'de Yahudi-Mason örgütlerinin, Türkiye'de Rotaryen toplantılarına katıldılar. 'Üstün hizmet madalyası' bile aldılar. Neden gündem-
de tutmadınız?
AB istediği için zinayı, suç olmaktan çıkardılar. AB'nin rızası için domuz etine kasaplık hayvan statüsü verip, yasallaştırıp, marketlerde satışının önünü açtılar. Neden gündemde tutmadınız?
Diyanet üzerinden 85 bin camiye gönderilen talimatla hutbelerde 4 yıl boyunca 'Allah katında tek din İslam'dır' ayetini okutmadılar. Hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Erdoğan'ın 2011 yılında AP'de yaptığı konuşma
1- Bütün imar planlarında eskiden cami yazardı, camiyi imar planlarından çıkardık, onun yerine mabet yazdık çünkü olur ya Hıristiyanların böyle bir talebi olur, Musevilerin de böyle bir talebi olur.
2- Patrik seçimindeki sorunları giderdik.
3- Yetimhane sorunu var, yıllar yılı süren. Sayın Bartholomeos'la beraber yetimhaneye gittim, gezdim, dedim ki: "Şu yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz. Biter bitmez talimatı verdim ve yetimhaneyi kendilerine teslim ettik".
4- Almanların, bana sürekli söylediği bir konu var. "Tarsus'ta bizim bir kilisemiz var, burada yılda bir kere gelip ayin yapmak isteriz" dediler. "Niye olmasın" dedim ve ben, Kültür ve Turizm Bakanıma talimatı verdim ve şu anda orada gelip ayinlerini yapmaya başladılar.
5- Trabzon Sümela Manastırı var. Bu manastırda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada ayin yapma talebinde bulundu. Birçok istihbaratımız aman bunu yaptırmayalım, şudur budur dediler. "Hayır arkadaş, yapılacak" dedim ve kendilerine müsaade ettik ve Sümela Manastırı'nda ayinlerini yaptılar. (100 milyon liradan fazla para hazineden verdiler)
6- Van gölünde (tecavüz adasındaki) Akdamar Ermeni Ortodoks Kilisesi var ve burası yıkılmak üzere, harabe durumdaydı, bunu devletin kendi kasasından renovasyonunu, restorasyonunu yaptırdık."
Ey Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden Sayın Bahçeli, Sayın Özdağ, Sayın Akşener, Sayın Desteci, Sinan Oğan ve dini dilinden düşürmeyen Temel Bey, Fatih Erbakan ve Zekeriya Bey! Neredeydiniz ve şimdi neredesiniz?
Kurdele
Hazine'den 16 milyon lira harcayıp İstanbul'daki Demir Kiliseyi yeniden çan çalmasını sağladılar.
Hatta AKP'liler kilise açılışında kurdele kesmek için öyle heyecanlıydılar ki, Rum Patriği kurdeleye uzanamadı bile. Ama çok milliyetçi, çok dinci muhalefetin gündemine bile giremediler.
Ya Milli Eğitim
Erdoğan ve partisi 'Milli Eğitim'de' de büyük (!) adımlar attı. Din Kültürü kitaplarına Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve Sevgili Peygamberimizin resimleri kondu. (2004)
İlköğretim din kültürü kitaplarında mezhepler tartışmaya açtılar. 'Mezheplere gerek yok' öğretisi eklendi. (2005'ten beri okutulan 8. sınıf Din Kültürü Kitapları, Dinde Anlayış Farklılıkları/Mezhepler bölümü.)
Sabah gazetesinin 13 Ocak 2005 tarihli haberine göre Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı'na bir genelge göndermesin istiyor. Genelgede, okullara Kuran-ı Kerim'de geçen bazı kelimelerin kullanılmaması istendi.
Cemaat, cihat, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kafir, medrese, mücahit, mümin, münafık, şehadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid… (http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/13/gnd106.html)
Sekizinci sınıf Din Kültürü kitabının namaz tarifinde, bayanlar için "başı yarı açık" resim kullanıldı.
Anadolu'nun köylerine MEB-TTKB'nin 12.07.2004 tarih / 115 sayılı onayını taşıyan AB destekli bu kitaplar, ücretsiz dağıtıldı. Bu kitaplarda haç işareti bulunan 3 çocuğun, kilisede aldığı eğitimi ve kilise dualarını gösteren fotoğraflar kullanıldı.
2005'te onaylanan 5. sınıf Din Kültürü kitaplarında "Kelime-i Tevhid, Lailâheillallah'tır" deniyor. ("Muhammedur-rasûlullah" ifadesine yer verilmedi)
12. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabında; "Tüm dinlerde sadaka teşvik edilen güzel bir anlayıştır, tüm dinler doğru olmayı ve alışverişte hile yapmamayı tavsiye eder, bütün dinler çevrenin temiz tutulmasını ve korunmasını tavsiye eder" algısı öğretildi. (Sayfa 122, Sayfa 127, Sayfa 132)
Kim dış güçlerin adamı?
BTP Lideri Hüseyin Baş geçen günlerde yaptığı açıklamada şu cümleleri kuruyordu:
'Türkiye'de meşhur bir şey var. 'İktidar dış güçlerin adamı.' Muhalefet cenahı bunu söylüyor. İktidar da diyor ki 'muhalefet dış güçlerin adamı.'
Ve hep şu soruyu sormayı seçmene tavsiye ettim bugüne kadar. Ya ikisi de haklıysa. Ya ikisi de aynı oyunun parçasıysa.
Ya hakikaten biz, bizimle baş başa kalmışsak, başka hiçbir şey yoksa. Bunu biraz önümüze koyup, bunu düşürüp ona göre hareket etmenin zamanı geldi."
Bence iktidarda, muhalefette haklı. Sizce?
- Konuştuklarımız ve konuşturulmadıklarımız / 26.07.2025
- Bedeli hep millet mi ödeyecek? / 25.07.2025
- Ey CHP! / 24.07.2025
- Milleti sorunlarını çözemeyenler devletin varlığına yöneldi / 23.07.2025
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025