Kemal Derviş nasıl erken seçimden ilk bahseden figürse, MHP'de 2 Kasım'ı telaffuz eden ilk parti olarak seçimin ve tarihinin belirleyici en temel unsuru oldu.
Erken seçimi tayin etmek bir avantaj mı ya da MHP niçin seçim istedi onu irdeleyeceğiz, ama ilk cümledeki ilginç iki kareyi tek fotoğrafta birleştirelim.
Kemal Derviş ve MHP erken seçimi ilk telaffuz eden ve bunu hayata geçirmek için ilk ciddi ve somut adımları atan iki adres oldu. Bu bir tesadüf mü, yoksa Derviş-MHP çekişmesi hep bir şeyleri örtmek için mi vardı ya da iki merkezi yönlendiren odak aynıydı da o yüzden mi böyle bir sonuç ortaya çıktı, elle tutulur bir delil göstermek zor. Ama nereden bakarsanız bakın ilginç bir tablo... Derviş ve Bahçeli, Türk siyasi hayatının en kritik sürecinde ve en tarihî kararlarından birinde aynı noktada buluştular...
Ürkek başlayan süreç
Aslında MHP 3 küsür yıllık iktidar ortaklığına ilk adımını büyük bir ürkeklikle atmıştı. Başbakan olabilmek imkânı ne hikmetse (!) meşruiyet ve devleti tanımama gerekçeleriyle gündeme bile alınmadı.
Burada ülkücü geçmişin "bir yerden tutarsak tamamı bizim olur" teşkilatçılığına mı güvenildi orası bilinmez ama ağırlıklı görüş, Bahçeli'yi bir gücün yönlendirdiği şeklinde. Hatta o kadar ki Demirel'in MHP Genel Başkanı'na kaşla göz arasında "sizi istemiyorlar" oyunu oynadığı dahi anlatılır.
Bu kötü başlangıç MHP'nin 3 küsur yıl boyunca en olmayacak, partinin tarihine, köklerine taban tabana zıt her türlü kararın altına imza atmasına kadar, sürgit devam etti. MHP tabanını kaybetmek pahasına, Türkiye'yi çökerten senaryoların içinde yer aldı. Hem de 3 baş aktörden birisi ve en uysalı olarak...
Peki ama niçin? MHP'nin elinde başka imkânlar yok muydu, kendi alternatifini üretemez miydi ya da bu seçenekleri niçin oluşturamadı? Yoksa bütün bunların dışında Bahçeli ve partisi, "büyük oyunda" kendilerine biçilen rolü oynamakla mı görevlendirilmişlerdi? İktidara taşınmalarının nedeni bu muydu?
Burada görünen birinci ihtimal şudur: MHP baş aktör olmasa da hükümette olmayı her şeyin üstünde tuttu. Yahut MHP'nin iktidara gelmesinde yağı-tuzu bulunanlar öyle uygun gördüler.
İkinci ihtamalin varlığı, birinci şıkkın geçerliliğini ortadan kaldırmıyor.
MHP için iktidarda olmak her şeyden önemliydi ve işte erken seçimin startı da, MHP'nin iktidar dışına taşınma süreciyle bizzat Bahçeli tarafından verildi.
Her şey iktidar için (mi)?
Evet her şey iktidar için. Yeter ki musluklar kesilmesin, bakanlıklar devam etsin...
Bir tarafında Derviş'in ya da Yılmaz'ın olduğu MHP'li tartışmalardan sonra, şu nokta hep dikkat çekiciydi:
En stresli demeçlerin verildiği anda bile bir MHP'li bakan mutlaka ortaya çıktı ve her şeyin yolunda gittiğini, hükümetin mutlaka devam edeceğini söyledi.
Bahçeli, 50 küsür yaşındaki sigara tiryakisi Bahçeli bir başka tıryaki, onu hiç değilse bu konuda en iyi anlayacak Ecevit'in yanında sigara içmeyerek, acaba neyin mesajını veriyordu? Devlet ciddiyetinin mi yoksa iktidara derin saygının mı?
Ve bir soru daha... MHP Kemal Derviş'in 15 yasasına, tahkim de dahil evet dedikten sonra Apo, Kürtçe TV ve Kürtçe eğitim konusundaki hassasiyeti nedeniyle mi acaba seçim istedi?
Cevap mutlak ve kocaman bir hayır... Türkiye bu 3 yıllık iktidar döneminde Bahçeli'nin bizzat ifadesiyle, AB konusunda en ileri adımları müştereken attı. Nihayet seçim tarihi telaffuz edildikten sonra "AB yasaları çıkabiliyorsa çıksın biz rahatsız olmayız" tavrı da, bu düz çizginin devamı değil midir?
Erken seçim tartışmaları başlamadan evvel Güneydoğu eksenli 3 konu başlığında; Kürtçe TV, eğitim ve Apo konusunda "bizsiz çözün, sorun yok" diyerek, konuyu bir hükümet meselesine dönüştürmeyeceğini açıklayan, böylece "parçalanmanın" önünü açan yine aynı MHP değil midir?
Neredesiniz ey ilkeler!
Bahçeli'nin partisinin seçime start vermesinin nedeni açık ve net, iktidardan uzaklaştırılmasıyla ilgili oyuna gösterdiği tepkidir. Yoksa AB yasaları da dahil bir ilke ve ülke sorunundan bahsedilemez.
Doğrusu seçime niye start verdi konusunda içeriden bir değerlendirme ile, MHP'ye yüklenmeninde fazla bir anlamı da yok. Ecevit'in yanında sigara içmeyen, Ecevit'in katılmadığı ve bu nedenle başkanlık ettiği tek Bakanlar Kurulu toplantısında dahi Başbakan'ın koltuğuna oturmayacak kadar sadık bir ortağa, bu oyun reva görülmemeliydi!
Halbuki her şey ne kadar da güzel ilerliyor, tıkır tıkır işliyordu. Bahçeli ve Yılmaz AB konusunda kayıkçı kavgasına girişiyorlar ve AB referandumuna dönüştürelecek önümüzdeki seçimde, iki karşıt (!) taraf rolünü oynamayı planlıyorlardı. Ancak bu göstermelik AB kavgası, başta BTP tarafından olmak üzere millete anlatılıp geniş bir perspektifle oyunlar bozulunca hem MHP çark etmek zorunda kaldı hem de Derviş dün bahsettiğimiz gibi Özkan ve Yılmaz'ın tuzağına düştü.
MHP ya bekleyecek ve Yılmaz-Özkan ikilisinin kendisini iktidar dışına taşımasını izleyecekti. Ya da ANAP ve DSP'den birkaç puan önde bir parti olarak, bu avantajı bir seçim kozuna dönüştürecekti.
Vatandaş unutur mu umudu!
Sonuç iktidarı kaybetmektense, iktidarı birlikte kaybedelim finaline oturdu. Yani iktidar oyunu seçimi getirdi ama seçimin en büyük mağlup adayları arasına MHP'yi de yazdı.
Son seçim öncesinde verdiği iddialı demeçlerle toplumsal muhalefet rolüne soyunan MHP, iktidarda ilkelerini kaybetti. Kendisini hükümete taşıyan en temel konulardan hiçbirisinde, verdiği sözü yerine getiremedi. Üstelik o mükemmel (!) uyuma rağmen, Türkiye'yi tarihinin en karanlık dönemine sokan sürecin sorumlularından birisi sıfatını taşıdı...
Son söz; MHP hâlâ Avrupa Birliği'ne karşıyım diyemiyor. En AB'ci Yılmaz'la koalisyon ortağı... Ve umut ediyor ki halk her şeyi unutsun ve sadece MHP'nin vuruşarak çekildiğini zannetsin!
Erken seçimi tayin etmek bir avantaj mı ya da MHP niçin seçim istedi onu irdeleyeceğiz, ama ilk cümledeki ilginç iki kareyi tek fotoğrafta birleştirelim.
Kemal Derviş ve MHP erken seçimi ilk telaffuz eden ve bunu hayata geçirmek için ilk ciddi ve somut adımları atan iki adres oldu. Bu bir tesadüf mü, yoksa Derviş-MHP çekişmesi hep bir şeyleri örtmek için mi vardı ya da iki merkezi yönlendiren odak aynıydı da o yüzden mi böyle bir sonuç ortaya çıktı, elle tutulur bir delil göstermek zor. Ama nereden bakarsanız bakın ilginç bir tablo... Derviş ve Bahçeli, Türk siyasi hayatının en kritik sürecinde ve en tarihî kararlarından birinde aynı noktada buluştular...
Ürkek başlayan süreç
Aslında MHP 3 küsür yıllık iktidar ortaklığına ilk adımını büyük bir ürkeklikle atmıştı. Başbakan olabilmek imkânı ne hikmetse (!) meşruiyet ve devleti tanımama gerekçeleriyle gündeme bile alınmadı.
Burada ülkücü geçmişin "bir yerden tutarsak tamamı bizim olur" teşkilatçılığına mı güvenildi orası bilinmez ama ağırlıklı görüş, Bahçeli'yi bir gücün yönlendirdiği şeklinde. Hatta o kadar ki Demirel'in MHP Genel Başkanı'na kaşla göz arasında "sizi istemiyorlar" oyunu oynadığı dahi anlatılır.
Bu kötü başlangıç MHP'nin 3 küsur yıl boyunca en olmayacak, partinin tarihine, köklerine taban tabana zıt her türlü kararın altına imza atmasına kadar, sürgit devam etti. MHP tabanını kaybetmek pahasına, Türkiye'yi çökerten senaryoların içinde yer aldı. Hem de 3 baş aktörden birisi ve en uysalı olarak...
Peki ama niçin? MHP'nin elinde başka imkânlar yok muydu, kendi alternatifini üretemez miydi ya da bu seçenekleri niçin oluşturamadı? Yoksa bütün bunların dışında Bahçeli ve partisi, "büyük oyunda" kendilerine biçilen rolü oynamakla mı görevlendirilmişlerdi? İktidara taşınmalarının nedeni bu muydu?
Burada görünen birinci ihtimal şudur: MHP baş aktör olmasa da hükümette olmayı her şeyin üstünde tuttu. Yahut MHP'nin iktidara gelmesinde yağı-tuzu bulunanlar öyle uygun gördüler.
İkinci ihtamalin varlığı, birinci şıkkın geçerliliğini ortadan kaldırmıyor.
MHP için iktidarda olmak her şeyden önemliydi ve işte erken seçimin startı da, MHP'nin iktidar dışına taşınma süreciyle bizzat Bahçeli tarafından verildi.
Her şey iktidar için (mi)?
Evet her şey iktidar için. Yeter ki musluklar kesilmesin, bakanlıklar devam etsin...
Bir tarafında Derviş'in ya da Yılmaz'ın olduğu MHP'li tartışmalardan sonra, şu nokta hep dikkat çekiciydi:
En stresli demeçlerin verildiği anda bile bir MHP'li bakan mutlaka ortaya çıktı ve her şeyin yolunda gittiğini, hükümetin mutlaka devam edeceğini söyledi.
Bahçeli, 50 küsür yaşındaki sigara tiryakisi Bahçeli bir başka tıryaki, onu hiç değilse bu konuda en iyi anlayacak Ecevit'in yanında sigara içmeyerek, acaba neyin mesajını veriyordu? Devlet ciddiyetinin mi yoksa iktidara derin saygının mı?
Ve bir soru daha... MHP Kemal Derviş'in 15 yasasına, tahkim de dahil evet dedikten sonra Apo, Kürtçe TV ve Kürtçe eğitim konusundaki hassasiyeti nedeniyle mi acaba seçim istedi?
Cevap mutlak ve kocaman bir hayır... Türkiye bu 3 yıllık iktidar döneminde Bahçeli'nin bizzat ifadesiyle, AB konusunda en ileri adımları müştereken attı. Nihayet seçim tarihi telaffuz edildikten sonra "AB yasaları çıkabiliyorsa çıksın biz rahatsız olmayız" tavrı da, bu düz çizginin devamı değil midir?
Erken seçim tartışmaları başlamadan evvel Güneydoğu eksenli 3 konu başlığında; Kürtçe TV, eğitim ve Apo konusunda "bizsiz çözün, sorun yok" diyerek, konuyu bir hükümet meselesine dönüştürmeyeceğini açıklayan, böylece "parçalanmanın" önünü açan yine aynı MHP değil midir?
Neredesiniz ey ilkeler!
Bahçeli'nin partisinin seçime start vermesinin nedeni açık ve net, iktidardan uzaklaştırılmasıyla ilgili oyuna gösterdiği tepkidir. Yoksa AB yasaları da dahil bir ilke ve ülke sorunundan bahsedilemez.
Doğrusu seçime niye start verdi konusunda içeriden bir değerlendirme ile, MHP'ye yüklenmeninde fazla bir anlamı da yok. Ecevit'in yanında sigara içmeyen, Ecevit'in katılmadığı ve bu nedenle başkanlık ettiği tek Bakanlar Kurulu toplantısında dahi Başbakan'ın koltuğuna oturmayacak kadar sadık bir ortağa, bu oyun reva görülmemeliydi!
Halbuki her şey ne kadar da güzel ilerliyor, tıkır tıkır işliyordu. Bahçeli ve Yılmaz AB konusunda kayıkçı kavgasına girişiyorlar ve AB referandumuna dönüştürelecek önümüzdeki seçimde, iki karşıt (!) taraf rolünü oynamayı planlıyorlardı. Ancak bu göstermelik AB kavgası, başta BTP tarafından olmak üzere millete anlatılıp geniş bir perspektifle oyunlar bozulunca hem MHP çark etmek zorunda kaldı hem de Derviş dün bahsettiğimiz gibi Özkan ve Yılmaz'ın tuzağına düştü.
MHP ya bekleyecek ve Yılmaz-Özkan ikilisinin kendisini iktidar dışına taşımasını izleyecekti. Ya da ANAP ve DSP'den birkaç puan önde bir parti olarak, bu avantajı bir seçim kozuna dönüştürecekti.
Vatandaş unutur mu umudu!
Sonuç iktidarı kaybetmektense, iktidarı birlikte kaybedelim finaline oturdu. Yani iktidar oyunu seçimi getirdi ama seçimin en büyük mağlup adayları arasına MHP'yi de yazdı.
Son seçim öncesinde verdiği iddialı demeçlerle toplumsal muhalefet rolüne soyunan MHP, iktidarda ilkelerini kaybetti. Kendisini hükümete taşıyan en temel konulardan hiçbirisinde, verdiği sözü yerine getiremedi. Üstelik o mükemmel (!) uyuma rağmen, Türkiye'yi tarihinin en karanlık dönemine sokan sürecin sorumlularından birisi sıfatını taşıdı...
Son söz; MHP hâlâ Avrupa Birliği'ne karşıyım diyemiyor. En AB'ci Yılmaz'la koalisyon ortağı... Ve umut ediyor ki halk her şeyi unutsun ve sadece MHP'nin vuruşarak çekildiğini zannetsin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021