Ne hazin tecelli ki 14 Nisan 2020 tarihinde yüreklerimizi dağlayan büyük bir acı yaşadık. Başta Üstadım Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ailesi olmak üzere tüm Türk Milleti'nin başı sağ olsun.
Hepimiz bilmekteyiz ki, Prof. Dr. Haydar Baş Bey ömrünü Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğine adamıştı. Her konuşmasında Kürtlerin Türklerden ayrı bir millet olmadığını vurgulayarak, "bir kolumu kesseniz Türk, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar" diyerek bizleri birlik ve beraberliğe davet etmişti.
2016 yılında Afyon'da düzenlenen İcmal Gençlik Kampı'nda duygulanarak yaptığı konuşmada, "Ben o çocukları evladım gibi koruyacağım, gözüm gibi bakacağım. Onların geleceğini eğitimde, sağlıkta, sosyal hizmetlerde her alanda vereceğim. Onların çocuklarına çocuk maaşı, annelerine ve eşlerine ev hanımı maaşı ve vatandaşlık maaşı vereceğim. Dağda tek bir insan kalmayacak" demişti.
Ben, Prof. Dr. Haydar Baş hocamın bizlere bıraktığı bu kadim mirası ömrüm boyunca şerefle sürdüreceğimi belirterek, makalemin ilk kısmını siz değerli okuyucularımıza sunuyorum...
Okumuşumuz olsun, cahilimiz olsun, Doğu illeri halkı hakkında konuşulmaya başlandığında, hemen başka bir milletten bahsediyormuş gibi "Kürt" diyerek, Doğu illerimizi dışlarlar. Hiç hatırına getirmez ve hatta bilmezler ki, Doğu illerinde aslında yerli şehir Türkleri ve Türkmenler de yaşamaktadır.
Peki ya bu insanlar, nasıl oldu da Kürtleri başka bir millet olarak tanıdı? İzniniz ile bu sorudan önce konuyu daha iyi kavramak amacıyla 'Kürt' diye anılan kişiler kimdir? Nereden gelmişlerdir? Bunları öğrenelim.
"Bütün Kürtler, Bokth ile Beçen adlı iki kardeşten türemişlerdir. İslâmlıktan önceleri Kürtler, Türkistan'ın ulu kağanlarından Oğuz-Hanlılara tâbi olup onların soyundandırlar." (1597'de Bitlis'te yazılan ilk Kürt tarihi Farsça Şerefnâme).
"Kürtler; M.Ö. 7. Yüzyılda Orta Asya'nın doğusuna hâkim Hunlar (Hiyung-nu) kolundan gelip, Tanrı dağlar bölgesine yerleşerek burada Karluk ve Abdal/Haptal (Heptalit) adıyla tanınan Oğuzlara karşılık; Saka (İskit) birliği içindeki Oğuzların Karlı-dağ/Yaylak bölgelerinde yaşayanlarına Kürt ve bunun benzeri adlar verilmiştir. Yani, Karluk/Abdal urukları, Hunlar kolundan olup; Kürtler ise Sakalar (İskitler) topluluğundaki yüce dağlar bölgesinde yaşayan Oğuzlardandır." (Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kürtlerin Türklüğü).
"Yenisey Kitabeleri'nden Elegeş Kitabesi denilen mezar taşındaki Göktürkçe yazıda şöyle denilmektedir: 'Ben bey olduğum için Kürt ilinin hanı Alp Urungu'nun altın okluğunu belime bağladım. Otuz dokuz yaşında, yurduma doymadan, mavi semadan, güneşten, aydan, eşimden, oğlumdan, sizlerden ayrıldım.' Yenisey Kitabeleri'ndeki bu ifade, iki şeyi ispat ediyor. Birincisi, Kürtler de Türk'tür! Zira o dönemde Türk olmayan hiç kimse bey olamazdı. İkincisi, Kürtler bütün diğer Türk unsurlar gibi inkârı imkânsız bir gerçektir. Bu kitabeden, Kürtlerin de Orta Asya'dan gelme bir Türk boyu olduğu kesinlik kazanıyor." (Prof. Dr. Haydar Baş, Kürtler Türk Boyundandır başlıklı makale).
"13. yüzyılda Kıpçakların Türk beylerinden 'Kürt' ve 'Kürt-Bay' unvanlı kişilerden yirmi tanesi Prof. Rasoyni tarafından da tespit edilmiştir. (Kürtlerin Türklüğü, s.31)."
Hepimiz bilmekteyiz ki, Prof. Dr. Haydar Baş Bey ömrünü Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğine adamıştı. Her konuşmasında Kürtlerin Türklerden ayrı bir millet olmadığını vurgulayarak, "bir kolumu kesseniz Türk, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar" diyerek bizleri birlik ve beraberliğe davet etmişti.
2016 yılında Afyon'da düzenlenen İcmal Gençlik Kampı'nda duygulanarak yaptığı konuşmada, "Ben o çocukları evladım gibi koruyacağım, gözüm gibi bakacağım. Onların geleceğini eğitimde, sağlıkta, sosyal hizmetlerde her alanda vereceğim. Onların çocuklarına çocuk maaşı, annelerine ve eşlerine ev hanımı maaşı ve vatandaşlık maaşı vereceğim. Dağda tek bir insan kalmayacak" demişti.
Ben, Prof. Dr. Haydar Baş hocamın bizlere bıraktığı bu kadim mirası ömrüm boyunca şerefle sürdüreceğimi belirterek, makalemin ilk kısmını siz değerli okuyucularımıza sunuyorum...
Okumuşumuz olsun, cahilimiz olsun, Doğu illeri halkı hakkında konuşulmaya başlandığında, hemen başka bir milletten bahsediyormuş gibi "Kürt" diyerek, Doğu illerimizi dışlarlar. Hiç hatırına getirmez ve hatta bilmezler ki, Doğu illerinde aslında yerli şehir Türkleri ve Türkmenler de yaşamaktadır.
Peki ya bu insanlar, nasıl oldu da Kürtleri başka bir millet olarak tanıdı? İzniniz ile bu sorudan önce konuyu daha iyi kavramak amacıyla 'Kürt' diye anılan kişiler kimdir? Nereden gelmişlerdir? Bunları öğrenelim.
"Bütün Kürtler, Bokth ile Beçen adlı iki kardeşten türemişlerdir. İslâmlıktan önceleri Kürtler, Türkistan'ın ulu kağanlarından Oğuz-Hanlılara tâbi olup onların soyundandırlar." (1597'de Bitlis'te yazılan ilk Kürt tarihi Farsça Şerefnâme).
"Kürtler; M.Ö. 7. Yüzyılda Orta Asya'nın doğusuna hâkim Hunlar (Hiyung-nu) kolundan gelip, Tanrı dağlar bölgesine yerleşerek burada Karluk ve Abdal/Haptal (Heptalit) adıyla tanınan Oğuzlara karşılık; Saka (İskit) birliği içindeki Oğuzların Karlı-dağ/Yaylak bölgelerinde yaşayanlarına Kürt ve bunun benzeri adlar verilmiştir. Yani, Karluk/Abdal urukları, Hunlar kolundan olup; Kürtler ise Sakalar (İskitler) topluluğundaki yüce dağlar bölgesinde yaşayan Oğuzlardandır." (Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kürtlerin Türklüğü).
"Yenisey Kitabeleri'nden Elegeş Kitabesi denilen mezar taşındaki Göktürkçe yazıda şöyle denilmektedir: 'Ben bey olduğum için Kürt ilinin hanı Alp Urungu'nun altın okluğunu belime bağladım. Otuz dokuz yaşında, yurduma doymadan, mavi semadan, güneşten, aydan, eşimden, oğlumdan, sizlerden ayrıldım.' Yenisey Kitabeleri'ndeki bu ifade, iki şeyi ispat ediyor. Birincisi, Kürtler de Türk'tür! Zira o dönemde Türk olmayan hiç kimse bey olamazdı. İkincisi, Kürtler bütün diğer Türk unsurlar gibi inkârı imkânsız bir gerçektir. Bu kitabeden, Kürtlerin de Orta Asya'dan gelme bir Türk boyu olduğu kesinlik kazanıyor." (Prof. Dr. Haydar Baş, Kürtler Türk Boyundandır başlıklı makale).
"13. yüzyılda Kıpçakların Türk beylerinden 'Kürt' ve 'Kürt-Bay' unvanlı kişilerden yirmi tanesi Prof. Rasoyni tarafından da tespit edilmiştir. (Kürtlerin Türklüğü, s.31)."
Misafir Kalem / diğer yazıları
- MELEK KERESTECİ : Vatan sevgisi imandandır / 11.03.2024
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022
- Fatma Er : Bırakın yaram kanasın / 18.04.2021
- Ben kime kimin aşkını anlatıyorum / 14.04.2021
- Halil Zafer SIĞIN: VAR Bİ HAYALİMİZ / 05.12.2020
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022
- Fatma Er : Bırakın yaram kanasın / 18.04.2021
- Ben kime kimin aşkını anlatıyorum / 14.04.2021
- Halil Zafer SIĞIN: VAR Bİ HAYALİMİZ / 05.12.2020