18 yıllık tek parti iktidarı milletimizin DNA'sını daha iktidar olmadan çözmüştü; Bu millete bir iyilik yap, 40 yıl…
Yıllardır makarna kömürden al da televizyon buzdolabına kadar akla gelebilecek maliyeti az, etkisi fazla ne kadar ürün varsa halka dağıttılar. En son meydanlarda çay dağıtırken görülmüşlerdi.
Tabi bu dağıtımlar illere, ilçelere, semtlere göre değiştiği gibi bireylere göre de değişiyor.
Üstelik bu dağıtımlarını geçmişle kıyasladılar. Bizden önce siz unutulmuştunuz, yapmadılar, vermediler, hizmetten kaçtılar gibi etiketleri de çok iyi kullanarak milletin hem oyunu, hem de takdirini aldılar.
Hiç kimse; Ben, buna mı layığım, diye sorgulamadı. Kimden alıp, kime veriyorsunuz, diye de sormadı.
Bir yıl önce 2 Mart 2019'da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk şöyle diyordu;
"17 yılda sosyal yardım bütçemizi 21 kat artırarak 2 milyar liradan 43 milyar liralara ulaştırdık. Bugüne kadar toplam 239 milyar lira vatandaşlarımıza sosyal yardım ulaştı. Ekonomik kriz var, diye söyleniyor. Hangi ekonomik kriz yaşayan ülke, vatandaşlarına 43 milyar lira gibi sosyal yardımı ulaştırabilir? Bunun mümkünatı var mı diye sormak isteriz."
Açıklamadan da anlaşılacağı üzere milletimizin ufkunun nasıl kapatıldığı, nasıl muhtaç hale getirildiği ortadadır.
17 yıllık bir iktidar 239 milyarın büyüklüğünü anlatıyorsa ya anlatanda, ya da dinleyip alkışlayanda bir sorun var demektir.
Prof. Dr. Haydar Baş meydanlarda yıllarca; 'Bunlar yardım edilmiş yoksul halk kitleleri oluşturma peşinde. Biz ise yoksulluğu yok edeceğiz. Var mısınız' diye size soruyordu.
Milletimiz hayır, yokuz. Biz define üzerinde oturan dilenci olmak istiyoruz, bizim paralarımızın, bize verilerek minnet altında bırakılmak istiyoruz, diyerek yola devam dedi.
İktidar partisinin oy haritasına ve Sayın Bakanın açıkladığı rakamlara baktığınızda oy oranlarının tercümesini rahatlıkla yapabilirsiniz.
Tam bir yıl önce bu profil büyük bir darbe aldı. Ülke nüfusunun üçte ikisinin oluşturan illerin yönetimini muhalefet partileri kazandı.
Artık yoksullara bir başka el daha uzanıyordu. Biz gidersek yardımlar kesilir, algısı yıkılmaya başlanmıştı.
Ve virüs gündemiyle iktidar partisinden daha atik davranarak sahaya inen CHP'li belediyeler halka, 'korkmayın, biz varız, her durumda bütün imkânlarımızla size yardım edeceğiz' mesajını direk vatandaşa verdiler.
Yıllar sonra büyükşehirlerde resmi olarak vatandaşla iktidar partisinden farklı bir parti sıcak temas sağlamıştı.
İşte bu temas iktidar partisini panikletti. Öyle bir panik ki! Çorba, ekmek, yardım kolisi, para vs. dağıtmayı terör örgütleriyle özdeşleştirmeye kadar gitti.
Panikledi hükümet. İlgili Bakan, doğalgazı neden Avrupa'nın iki katı fiyata alıyoruz, sorusuna 'ticari sır, cevabını veriyor.
Şehir hastanelerinin kime, kaça yaptırıldığı soruluyor. Pardon pardon! Sordurulmuyor bile.
Hele şu yardım paketleri yok mu? Kime, nasıl, hangi ölçülere göre dağıtılıyor, bilen yok!
Şimdi hükümetin üçüncü 1,000 TL'lik yardım paketi dağıtılacak. İlginçtir! Şartlar açıklandı;
Çalışıyorsan zaten hiçbir yardıma müracaat edemezsin. Diğer şartlara gelirsek; Daha önce yardım almamış olmak. Emekli maaşı almamak. İşsizlik maaşı almamak. Başvuru şahsen yapılamaz netten olacak. Her hanede sadece 1 kişi yardım alabilir.
İktidarın çizdiği Türkiye profilinde eğer bu şartları taşıyan insanlar varsa birileri bize bayağı bir kek yedirmiş demektir…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024