Artık herkes, ABD'nin dün Afganistan'a niçin saldırdığını, bugün de Irak'a niçin saldırmak istediğini çok iyi biliyor. Yani, herkes çok iyi biliyor ki, ABD'nin öyle iddia edildiği gibi, insan hakları ve demokrasi gibi bir derdi yok.
ABD'nin tek derdi: dünyayı küreselleşme adına çöplüğe çevirmek ve tek horoz olmak. Bunun için başvurmayacağı metod, takip etmeyeceği yol olmamakla beraber, hepsini iki katagoride özetleyebiliriz. Birincisi: toplumları siyasi, ekonomik ve ahlaki yönden dejenere edip çökertmek. İkincisi de: zamana tahammülü yoksa, silah gücünü kullanarak, yani, askeri operasyonlarla hedefteki ülkeyi işgal etmek.
Birincisini yıllardan beri sürdüren ABD, hâlâ bu yola devam etmekle beraber; ABD'nin, şartları ve bahaneleri hazırlayıp işi kısa zamanda bitirip kesin sonuçlarla maksadına kavuşma hırsı, son zamanlarda daha öne çıkmaktadır.
Denilebilir ki, dün, demokrasi adına toplamları içten çökertip yıkan ABD, bugün askeri ve silah gücü ile yine demokrasi adına toplumları kendi yararına hizaya getirmek istemektedir.
Hiçbir insani ve hukuki dayanağı olmayan yollarla; kimi içten çökertilmiş, kimi silah zoru ile işgal edilmiş ülkelerde, ipin ucu halkın elinde olmayacağına göre, herhangi bir demokrasiden bahsetmek nasıl mümkün olacak?
Veya; bu ülkelerde dışa bağımlı, güdümlü ve ısmarlama hükümetlerle demokrasi adına yapılacak bütün düzenlemelerin ülke halkının yararlarından çok, ısmarlamacıların yararına olacağına göre; yapılanların, bir el değiştirmekten başka bir şey olmayacağı gibi, gelenin gidene rahmet okutmayacağını, ülke halkı için daha karanlık günlerin gelmeyeceğini kim iddia edebilir?
Başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa'nın ABD'nin yanında yer alması, ona destek vermesi, dünün sömürgeci ve yağmacı Batı dünyasının değişmediğini, hatta daha büyük bir ihtirasla her yolu denemekle hiç bir zamanda değişmeyeceğini göstermektedir.
Bu savaş, daha öncekiler gibi bir insanlık ayıbı ve bir insanlık suçudur. Bu bakımdan bu savaş mutlaka durdurulmalıdır.
Bir de sadece Irak yönetimi tehdit edilmiyor. Aynı zamanda Irak halkı ile birlikte bütün bölge halkları da tehdit ediliyor.
Gerek Irak halkı, gerek bölge halkları ve insanlık, bu tehdidi yaşamaya mecbur mu? Bu tehditler ne zamana kadar devam edecek?
Diğer bir ifadeyle demokrasi havarilerinin demokrasi adına dünyayı kendileri için bir çöplük yığını haline getirmeye sonradan da hayıflanmaya ne hakları var?
Nelerin kendi tabii ve milli kaynaklarına el koymak, sanayi devlerinin müşterisi haline getirmek, borçlandırmak sonra da her şeyi hazır hale getirmek... İşte Batı'nın geldiği uygarlık ve demokrasi seviyesi.
ABD'nin tek derdi: dünyayı küreselleşme adına çöplüğe çevirmek ve tek horoz olmak. Bunun için başvurmayacağı metod, takip etmeyeceği yol olmamakla beraber, hepsini iki katagoride özetleyebiliriz. Birincisi: toplumları siyasi, ekonomik ve ahlaki yönden dejenere edip çökertmek. İkincisi de: zamana tahammülü yoksa, silah gücünü kullanarak, yani, askeri operasyonlarla hedefteki ülkeyi işgal etmek.
Birincisini yıllardan beri sürdüren ABD, hâlâ bu yola devam etmekle beraber; ABD'nin, şartları ve bahaneleri hazırlayıp işi kısa zamanda bitirip kesin sonuçlarla maksadına kavuşma hırsı, son zamanlarda daha öne çıkmaktadır.
Denilebilir ki, dün, demokrasi adına toplamları içten çökertip yıkan ABD, bugün askeri ve silah gücü ile yine demokrasi adına toplumları kendi yararına hizaya getirmek istemektedir.
Hiçbir insani ve hukuki dayanağı olmayan yollarla; kimi içten çökertilmiş, kimi silah zoru ile işgal edilmiş ülkelerde, ipin ucu halkın elinde olmayacağına göre, herhangi bir demokrasiden bahsetmek nasıl mümkün olacak?
Veya; bu ülkelerde dışa bağımlı, güdümlü ve ısmarlama hükümetlerle demokrasi adına yapılacak bütün düzenlemelerin ülke halkının yararlarından çok, ısmarlamacıların yararına olacağına göre; yapılanların, bir el değiştirmekten başka bir şey olmayacağı gibi, gelenin gidene rahmet okutmayacağını, ülke halkı için daha karanlık günlerin gelmeyeceğini kim iddia edebilir?
Başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa'nın ABD'nin yanında yer alması, ona destek vermesi, dünün sömürgeci ve yağmacı Batı dünyasının değişmediğini, hatta daha büyük bir ihtirasla her yolu denemekle hiç bir zamanda değişmeyeceğini göstermektedir.
Bu savaş, daha öncekiler gibi bir insanlık ayıbı ve bir insanlık suçudur. Bu bakımdan bu savaş mutlaka durdurulmalıdır.
Bir de sadece Irak yönetimi tehdit edilmiyor. Aynı zamanda Irak halkı ile birlikte bütün bölge halkları da tehdit ediliyor.
Gerek Irak halkı, gerek bölge halkları ve insanlık, bu tehdidi yaşamaya mecbur mu? Bu tehditler ne zamana kadar devam edecek?
Diğer bir ifadeyle demokrasi havarilerinin demokrasi adına dünyayı kendileri için bir çöplük yığını haline getirmeye sonradan da hayıflanmaya ne hakları var?
Nelerin kendi tabii ve milli kaynaklarına el koymak, sanayi devlerinin müşterisi haline getirmek, borçlandırmak sonra da her şeyi hazır hale getirmek... İşte Batı'nın geldiği uygarlık ve demokrasi seviyesi.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010