Asma katın ne olduğunu biliyorsunuz. Kabaca ana kata, gövdeye yamanmış, girişi ana kattan olan ek kat, diyelim. Asma katın (genelde) suyu, elektriği, doğalgazı vs. ana daireden, kattan sağlanır.
Ben asma siyasi partilerden bahsedeceğim. Geçmişte siyasi partiler seçim ittifakları yapardı, koalisyon hükümetlerine tanık olurduk. Asla bir araya gelmez, denilen partilerin kurdukları hükümetler ile ülkeyi yönettiklerine hep beraber şahit olduk. Bu ittifaklar oluşturulurken, koalisyon hükümetleri kurulurken her şey net olurdu.
Bugün ise farklı bir süreç yaşanıyor. Türkiye daha tam tanımlanamayan bir sistem değişikliğini referandumda kabul etti. Ama eski sistemin % 10'luk seçim barajına ki, bu barajı en çok eleştiren, haksızlık olarak nitelendiren AKP'li isimleridir. Şimdi ise can simidi olarak sarılan yine AKP'dir.
Tabi 15 yıllık tek parti rejimi, mecliste o parti karşısında tutunamayan liderler ve partiler muhalefet kanadında kopmalara neden oldu. Gerçi iktidar partisi, polemik konusu olan ve seçim sürecinde olabilecek kişileri 'metal yorgunluk' kavramıyla oyundan alırken yeni oyuncu sokarak tribünlere heyecan verme taktiği ortaya koydu.
Ama MHP tam bir trajedi yaşıyor. Yani MHP'nin, PKK'dan, terörden başka bir tavrı, sözü yok. Ama bu hayati konuda çözümü de yok. Sadece sloganlarla işi götürüyorlar.
AB, ABD, İsrail, ekonomi, FETÖ, dinler arası diyalog, din istismarı, millet istismarı, sosyal yapı gibi ülkemiz de yaşanan acı gerçeklere karşı net bir duruşunu hatırlayan var mı?
Bu kadar hayati olaylardan adeta habersiz. Ne bir çözüm üretiyor, ne de bu noktaya getirenlere eleştiri sıralayabiliyor. Eskiden Oktay Vural çıkar, net konuşurdu. Şimdi oda susmuş veya susmak zorunda bırakılmış. Kamera önüne çıkanlar birkaç sıradan cümle kuruyor, o kadar.
İşte şeker fabrikalarının satışı. MHP'den bir vekil mecliste bu satışa karşı çıktı. Başkandan ses yok, yardımcılarından ses, parti meclisinden ses yok. Oysa ortada stratejik bir mesele var.
Niye ses yok. Çünkü ileri de seçim var. % 10 barajı var. Haliyle önce AKP mantığı var.
Aslında bu kadar lafa gerek yok. Bir vatandaşımız sosyal medyada AKP ve MHP'nin durumunu çok güzel özetledi. Hani Bahçeli'nin, AKP ve Erdoğan tarafından, Apo'yu niye idam etmediniz, eleştirilerine karşı meydanlarda attığı bir ip vardı ya!
Vatandaşımız diyor ki, 'Şimdi o ipe ikisi de sarıldı. Biri % 50'yi geçmek, diğeri de % 10'nu geçmek için kullanıyor'
***
Ah benim milletim ah!
Her gün İslam ile insanlık ile yan yana gelemeyecek vahşetleri, tacizleri, tecavüzleri, katliamları hayretle, dehşetle izliyoruz.
Gerçi AKP sözcüsü Mahir Ünal bu gerçeklerin haber bültenlerinde yayınlanmasına tepki göstermiş ve 'Ana haber programlarını 30 dakika izleyin, zannedersiniz ki bu millet, hırsızlıktan, tacizden, bu millet çocuk istismarından, çirkin işlerden başka sanki hiçbir şey yapmıyor gibi yarım saat içerisinde ne hale gelirsiniz? Kendinizden ve milletinizden nefret eder hale gelirsiniz' şeklinde bir açıklaması olmuştu. (daha önce yazmıştım)
Şahsen, kendimden iğrenmiyorum ama bu tablodan iğreniyorum, bu tabloya sebebiyet verenlerden iğreniyorum, bu tabloya sessiz kalanlardan iğreniyorum, toplumu bu noktaya getirenlerden iğreniyorum, insanı ihmal edenlerden, kutuplaştıranlardan, kıyafetlerine göre iman terazisine koyanlardan iğreniyorum. Ve de bu acı tablonun asıl müsebbibine sessiz kalan milletimize kızgınlık besliyorum.
'Ben, Müslüman'ım' diyen toplum ne hale geldi? Ahlak yerle bir. Evlilik, aile kavramları mahiyetini kaybetmiş. Aynı çatı altında anneler ayrı bir hayat yaşıyor, babalar ayrı bir hayat yaşıyor. Genç nesil özgürlük adı altında başıboş bir hayata terk edilmiş. Eğitim yerlerde, teknoloji ithal ve ülkemizin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
Ama iktidarın, muhalefetin, üniversitelerin, akademisyenlerin, toplum uzmanlarının, diyanetin vs. gündeminde insan yok. Ne var? Çıkar var, çatışma var, kendini ispat etme var, haklı çıkma kavgası var, koltuk kaygısı var.
Haliyle ortada kimliğini kaybetmiş bir millet ve harcanmış bir nesil var. Sahi, bu sonucun müsebbibi kim?
Ben asma siyasi partilerden bahsedeceğim. Geçmişte siyasi partiler seçim ittifakları yapardı, koalisyon hükümetlerine tanık olurduk. Asla bir araya gelmez, denilen partilerin kurdukları hükümetler ile ülkeyi yönettiklerine hep beraber şahit olduk. Bu ittifaklar oluşturulurken, koalisyon hükümetleri kurulurken her şey net olurdu.
Bugün ise farklı bir süreç yaşanıyor. Türkiye daha tam tanımlanamayan bir sistem değişikliğini referandumda kabul etti. Ama eski sistemin % 10'luk seçim barajına ki, bu barajı en çok eleştiren, haksızlık olarak nitelendiren AKP'li isimleridir. Şimdi ise can simidi olarak sarılan yine AKP'dir.
Tabi 15 yıllık tek parti rejimi, mecliste o parti karşısında tutunamayan liderler ve partiler muhalefet kanadında kopmalara neden oldu. Gerçi iktidar partisi, polemik konusu olan ve seçim sürecinde olabilecek kişileri 'metal yorgunluk' kavramıyla oyundan alırken yeni oyuncu sokarak tribünlere heyecan verme taktiği ortaya koydu.
Ama MHP tam bir trajedi yaşıyor. Yani MHP'nin, PKK'dan, terörden başka bir tavrı, sözü yok. Ama bu hayati konuda çözümü de yok. Sadece sloganlarla işi götürüyorlar.
AB, ABD, İsrail, ekonomi, FETÖ, dinler arası diyalog, din istismarı, millet istismarı, sosyal yapı gibi ülkemiz de yaşanan acı gerçeklere karşı net bir duruşunu hatırlayan var mı?
Bu kadar hayati olaylardan adeta habersiz. Ne bir çözüm üretiyor, ne de bu noktaya getirenlere eleştiri sıralayabiliyor. Eskiden Oktay Vural çıkar, net konuşurdu. Şimdi oda susmuş veya susmak zorunda bırakılmış. Kamera önüne çıkanlar birkaç sıradan cümle kuruyor, o kadar.
İşte şeker fabrikalarının satışı. MHP'den bir vekil mecliste bu satışa karşı çıktı. Başkandan ses yok, yardımcılarından ses, parti meclisinden ses yok. Oysa ortada stratejik bir mesele var.
Niye ses yok. Çünkü ileri de seçim var. % 10 barajı var. Haliyle önce AKP mantığı var.
Aslında bu kadar lafa gerek yok. Bir vatandaşımız sosyal medyada AKP ve MHP'nin durumunu çok güzel özetledi. Hani Bahçeli'nin, AKP ve Erdoğan tarafından, Apo'yu niye idam etmediniz, eleştirilerine karşı meydanlarda attığı bir ip vardı ya!
Vatandaşımız diyor ki, 'Şimdi o ipe ikisi de sarıldı. Biri % 50'yi geçmek, diğeri de % 10'nu geçmek için kullanıyor'
***
Ah benim milletim ah!
Her gün İslam ile insanlık ile yan yana gelemeyecek vahşetleri, tacizleri, tecavüzleri, katliamları hayretle, dehşetle izliyoruz.
Gerçi AKP sözcüsü Mahir Ünal bu gerçeklerin haber bültenlerinde yayınlanmasına tepki göstermiş ve 'Ana haber programlarını 30 dakika izleyin, zannedersiniz ki bu millet, hırsızlıktan, tacizden, bu millet çocuk istismarından, çirkin işlerden başka sanki hiçbir şey yapmıyor gibi yarım saat içerisinde ne hale gelirsiniz? Kendinizden ve milletinizden nefret eder hale gelirsiniz' şeklinde bir açıklaması olmuştu. (daha önce yazmıştım)
Şahsen, kendimden iğrenmiyorum ama bu tablodan iğreniyorum, bu tabloya sebebiyet verenlerden iğreniyorum, bu tabloya sessiz kalanlardan iğreniyorum, toplumu bu noktaya getirenlerden iğreniyorum, insanı ihmal edenlerden, kutuplaştıranlardan, kıyafetlerine göre iman terazisine koyanlardan iğreniyorum. Ve de bu acı tablonun asıl müsebbibine sessiz kalan milletimize kızgınlık besliyorum.
'Ben, Müslüman'ım' diyen toplum ne hale geldi? Ahlak yerle bir. Evlilik, aile kavramları mahiyetini kaybetmiş. Aynı çatı altında anneler ayrı bir hayat yaşıyor, babalar ayrı bir hayat yaşıyor. Genç nesil özgürlük adı altında başıboş bir hayata terk edilmiş. Eğitim yerlerde, teknoloji ithal ve ülkemizin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
Ama iktidarın, muhalefetin, üniversitelerin, akademisyenlerin, toplum uzmanlarının, diyanetin vs. gündeminde insan yok. Ne var? Çıkar var, çatışma var, kendini ispat etme var, haklı çıkma kavgası var, koltuk kaygısı var.
Haliyle ortada kimliğini kaybetmiş bir millet ve harcanmış bir nesil var. Sahi, bu sonucun müsebbibi kim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025