Dolardaki önlenemeyen yükseliş devam ediyor. Yalnız dolar mı aynı zamanda bütün döviz kurları tırmanışa geçmiş durumda.
Yıllardan beri dövize karşı Türk lirasının erimesi, değer kaybetmesi artık kronik bir hâl aldı. Hele son hükümetin, Derviş destekli, dövizde dalgalı kura geçmesiyle birlikte millet olarak, devlet olarak dalgalı bir denizin içinde kendimizi buluverdik. Öyle bir dalgalı kur ki, ne hikmetse bu dalgalar hep yukarıya doğru yükseliyor; bir gün olsun bu dalga aşağı doğru seyretmiyor.
Çocuklar dahil, parayı tanıyan her fert, bırakınız tasarrufunu cebindeki harçlığını bile dövize çevirmiş durumda. İşin ciddiyetini döviz büfelerine şöyle bir uğradığınızda hemen görebilirsiniz. İnsanlar günlük harcayacakları kadar döviz bozdurup Türk lirasına geçiyorlar.
Kısacası Türk Lirası can çelişiyor.
Peki hükümetin bu konudaki tedbirleri nelerdir?
Muhalefettekilerin çözüm önerileri nedir?
Yeni partiler bu konuda ne düşünüyorlar?
İşte millet bunları öğrenmek istiyor.
Bakın sayın Ecevit'in açıklamasına: "Ekonomi orta vadede iyiye doğru gidiyor, ancak kısa vadede sıkıntılarımız olacaktır"
Pes doğrusu!
Artık millet feveran ediyor; bu tarz açıklamalar milleti daha çok çileden çıkartıyor; sosyal patlamalara davetiye çıkartıyor. Bu millet yıllardan beri, hatta hükümetin ilk günlerinden beri, Derviş'in gönderildiği yahut getirildiği günden beri kısa vadesini de, orta vadesini de, uzun vadesini de hepsini gördü.
IMF'nin, Dünya Bankasının, AB'nin oyunları bizi sömürge durumuna getirmiş bulunuyor.
Bütün dünya tarafından, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin karşılıksız para bastığı biliniyor. Hatta bütün dünyadaki tedavüldeki ABD dolarının %90'nının karşılığı olmadığı ifade ediliyor.
Amerika gazete kağıdına mührünü vurarak, parasını ülkemize gönderecek, bizim milletimiz de bu kadar zor şartlarda çalışıp, alnının teriyle kazandığı parayı dolara çevirerek yabancının parasına karşılık bulunmuş olacak. Yani Amerikanın kağıdının, Almanın kağıdının para değeri kazanması, milletimizin emeği ve alın teriyle olacak. Dünyanın hiçbir ülkesi böyle bir sömürüye ve suiistimale müsaade etmezler. Heyhat ki bizim ülkemizde bunun hesabını soran bile yok.
Yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu yanlışların altını çiziyor. Bütün engellemelere rağmen milleti için, devleti için, çözüm yollarını haykırıyor. "İlgililer gelsin anlatalım" diyor; "24 saatte ülkemizin sorunlarını çözeriz" diyor. Fakat siyasilerden ses yok. Ya Prof. Dr. Haydar Baş Bey haklı çıkarsa diye, nerdeyse ödleri kopuyor.
Fakat millet olanları, çok yakından takip ediyor.
Yıllardan beri dövize karşı Türk lirasının erimesi, değer kaybetmesi artık kronik bir hâl aldı. Hele son hükümetin, Derviş destekli, dövizde dalgalı kura geçmesiyle birlikte millet olarak, devlet olarak dalgalı bir denizin içinde kendimizi buluverdik. Öyle bir dalgalı kur ki, ne hikmetse bu dalgalar hep yukarıya doğru yükseliyor; bir gün olsun bu dalga aşağı doğru seyretmiyor.
Çocuklar dahil, parayı tanıyan her fert, bırakınız tasarrufunu cebindeki harçlığını bile dövize çevirmiş durumda. İşin ciddiyetini döviz büfelerine şöyle bir uğradığınızda hemen görebilirsiniz. İnsanlar günlük harcayacakları kadar döviz bozdurup Türk lirasına geçiyorlar.
Kısacası Türk Lirası can çelişiyor.
Peki hükümetin bu konudaki tedbirleri nelerdir?
Muhalefettekilerin çözüm önerileri nedir?
Yeni partiler bu konuda ne düşünüyorlar?
İşte millet bunları öğrenmek istiyor.
Bakın sayın Ecevit'in açıklamasına: "Ekonomi orta vadede iyiye doğru gidiyor, ancak kısa vadede sıkıntılarımız olacaktır"
Pes doğrusu!
Artık millet feveran ediyor; bu tarz açıklamalar milleti daha çok çileden çıkartıyor; sosyal patlamalara davetiye çıkartıyor. Bu millet yıllardan beri, hatta hükümetin ilk günlerinden beri, Derviş'in gönderildiği yahut getirildiği günden beri kısa vadesini de, orta vadesini de, uzun vadesini de hepsini gördü.
IMF'nin, Dünya Bankasının, AB'nin oyunları bizi sömürge durumuna getirmiş bulunuyor.
Bütün dünya tarafından, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin karşılıksız para bastığı biliniyor. Hatta bütün dünyadaki tedavüldeki ABD dolarının %90'nının karşılığı olmadığı ifade ediliyor.
Amerika gazete kağıdına mührünü vurarak, parasını ülkemize gönderecek, bizim milletimiz de bu kadar zor şartlarda çalışıp, alnının teriyle kazandığı parayı dolara çevirerek yabancının parasına karşılık bulunmuş olacak. Yani Amerikanın kağıdının, Almanın kağıdının para değeri kazanması, milletimizin emeği ve alın teriyle olacak. Dünyanın hiçbir ülkesi böyle bir sömürüye ve suiistimale müsaade etmezler. Heyhat ki bizim ülkemizde bunun hesabını soran bile yok.
Yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu yanlışların altını çiziyor. Bütün engellemelere rağmen milleti için, devleti için, çözüm yollarını haykırıyor. "İlgililer gelsin anlatalım" diyor; "24 saatte ülkemizin sorunlarını çözeriz" diyor. Fakat siyasilerden ses yok. Ya Prof. Dr. Haydar Baş Bey haklı çıkarsa diye, nerdeyse ödleri kopuyor.
Fakat millet olanları, çok yakından takip ediyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024