Son dakika... TÜSİAD dilini yumuşattı
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski, TÜSİAD'ın Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptıkları konuşmalarda iç politikaya dönük güçlü mesajlar vermek yerine küresel gelişmelere odaklandı. Özilhan, "Dünyada eski düzen tıkanıyor ve yeni düzenin şekillenmesi zaman alıyor" dedi.
06.02.2020 13:49:00
RECEP BAHAR / İSTANBUL
TÜSİAD'ın Olağan Genel Kurul Toplantısı, İstanbul'da gerçekleştirildi. Genel Kurul toplantısının açılış konuşmaları TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski tarafından yapıldı.
Özilhan ve Kaslowski, Avrupa Birliği ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini savundu. Özilhan, konuşmasına "Van'daki çığ felaketinde yaşamını yitirenlere, İdlib'teki şehitlerimize ve Elazığ depreminde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum. Uçak kazasında yaralanan yolculara da acil şifalar temenni ederken, kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet diliyorum" ifadeleriyle başladı.
TÜSİAD YİK Başkanı özetle şunları söyledi:
Özilhan ve Kaslowski, Avrupa Birliği ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini savundu. Özilhan, konuşmasına "Van'daki çığ felaketinde yaşamını yitirenlere, İdlib'teki şehitlerimize ve Elazığ depreminde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum. Uçak kazasında yaralanan yolculara da acil şifalar temenni ederken, kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet diliyorum" ifadeleriyle başladı.
TÜSİAD YİK Başkanı özetle şunları söyledi:
• Devletimiz deprem bölgesinde yaraları sarmaya başladı. Fakat keşke kriz yönetimi konusunda gösterdiğimiz başarıyı krizi önlemek için de gösterebilsek. Bu depremin yaklaşmakta olduğu konusunda uyarılar yapan raporlar, deprem olduktan, binalar yıkıldıktan ve insanlarımız öldükten sonra dikkatimizi çekti. En büyük endişem benzeri bir durumun ama çok daha büyük bir ölçekte İstanbul depremi için ortaya çıkması. İstanbul için harekete geçme zamanı
• Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 20'sinin yaşadığı, milli gelirin yüzde 30'undan fazlasının üretildiği ve vergi gelirlerinin yüzde 44'ünün tahsil edildiği İstanbul'u bekleyen depremde can ve mal kaybının en aza indirilmesi için yapılması gereken hazırlıklar en acil önceliklerimiz arasında. Kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmalıyız. Bugünü değil geleceği düşünerek hareket edelim.
• Kaynaklarımızı depreme hazırlığa, sanayiye, tarıma, teknoloji geliştirmeye, insan yetiştirmeye, bilime, sanata harcayalım.
• Dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda ilerleyen Çin ile ABD arasında ekonomik, teknolojik, ticari ve siyasi alanlarda kıyasıya bir rekabet yaşanıyor.
• Küreselleşmeyle birlikte ülkeler arasındaki gelir farklılıkları daralırken, bireyler arasında gelir ve servet uçurumları ortaya çıktı. Bloomberg'in listesine giren dünyanın en zengin 2 bin 153 milyarderinin servetlerinin toplamı dünya nüfusunun yüzde 60'ının tamamından daha fazla. Bu adaletsizlik sisteme olan güveni sarsıyor. Bu duruma kimlik problemleri de eşlik ediyor.
Sistemsel tıkanıklık var
• Bugün itibariyle ne liberal küreselleşme döneminin bozukluklarının tamir edildiği, ne de yerine çalışan bir başka sistemin geçtiği bir dönem söz konusu.
• Eski düzen tıkanıyor ve yeni düzenin şekillenmesi zaman alıyor. Fakat bu durum gelecek yıllarda değişecek. Daha istikrarlı bir yapı ortaya çıkacak.
• Bu dönemin sonunda sular durulduğunda, yine temel değerler olarak demokrasi ve özgürlüklerin öne çıktığı bir döneme gireceğiz.
Laiklik vurgusu
• Türkiye laiklik sayesinde, Müslüman ülkeler arasında mezhep ve etnik çatışmalardan en az etkilenen ülke olmuştur.
• Hızlı kredi büyümesinin muhtemel sonuçları ve cari işlemler dengesinin yeniden bozulma eğilimi de dikkate alınması gereken başlıklar. Bunun için makroekonomik istikrarı önceleyen politikalara ihtiyacımız var.
• Zamanında Atatürk'ün yapmış olduğu gibi yeni bir üretim kampanyası başlatalım.
• Hepimiz biliriz çocuklar için tek öncelik anlık ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Fakat yaş ilerledikçe, insan olgunlaştıkça anlık talepleri ile uzun vadeli çıkarları arasındaki dengeyi daha iyi kurmaya başlar. Toplumlar da böyledir.
• Toplumlar olgunlaştıkça kısa vadeli riskler ve fırsatlar karşısındaki anlık tepkiler yerini ülkenin uzun vadeli esenliği doğrultusunda hareket etmeye bırakır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına yaklaştığımız şu günlerde, böyle bir olgunluk düzeyine gelmiş olduğumuza dair en ufak bir kuşkum bile yok.
Krediyle büyüme olmaz
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski de konuşmasında çeşitli araştırmalarda iklim değişikliği nedeniyle önümüzdeki 30 yıl içinde Türkiye'nin su fakiri bir ülke konumuna düşeceğinin öngörüldüğüne işaret ederek, "En kurak şehirlerden bazıları ülkemizde olacak. Kuraklığın su kaynakları, tarımsal üretim, nüfus kaymaları üzerindeki etkilerini nasıl engelleyeceğimizi belirlemeliyiz" dedi.
Ekonomide, bir nebze daha iç açıcı haberlerle bu yıla başlandığını söyleyen Kaslowski, şunları söyledi. "Geçen yıl iç talepte gördüğümüz daralma, bu yıl yerini hafif toparlanmaya bıraktı. Tüketimde hareketlenme olduğunu görüyoruz. İnşaat başta olmak üzere, krizden derin şekilde etkilenen sektörlerde ise toparlanma daha uzun zaman alabilir. Geçmiş tecrübelerimizden de biliyoruz ki, sadece kredi genişlemesi ile büyüme sürdürülebilir değil. Bu tür büyümeler, verimlilik artışı getirmiyor. Yalnızca talebi artırarak ekonominin ısınmasına, yükselen enflasyon ve borç sorununa yol açıyor."
Ekonomide, bir nebze daha iç açıcı haberlerle bu yıla başlandığını söyleyen Kaslowski, şunları söyledi. "Geçen yıl iç talepte gördüğümüz daralma, bu yıl yerini hafif toparlanmaya bıraktı. Tüketimde hareketlenme olduğunu görüyoruz. İnşaat başta olmak üzere, krizden derin şekilde etkilenen sektörlerde ise toparlanma daha uzun zaman alabilir. Geçmiş tecrübelerimizden de biliyoruz ki, sadece kredi genişlemesi ile büyüme sürdürülebilir değil. Bu tür büyümeler, verimlilik artışı getirmiyor. Yalnızca talebi artırarak ekonominin ısınmasına, yükselen enflasyon ve borç sorununa yol açıyor."