Her gün, neredeyse her öğün, sofrasından bir lokması daha eksilen, bir zeytini daha, bir parça peyniri daha çalınan yoksulların; 'yeter artık' demeleri, hangi dilde şükürsüzlük oluyormuş?
Geçim derdinden ötürü uykusuz geçen gecelerin her sabahında, cebindeki parasının biraz daha eridiğini, akşamdan yaptığı temel ihtiyaç listesinin, bir önceki güne göre yarısını bile alamadığını görüp, 'biz kimiz ve bu hal neyin nesi?' diyen büyük çoğunluğun, böylesi haklı sorularına mı bu ismi takıyorsunuz?
Günden güne derinleşen yokluk ve yoksulluktan ötürü kıvranan, geçim sıkıntısından uykuları bölünen kitlelerin; 'bu hal, ne haldir, bu gidiş nereye kadardır?' tarzı çok haklı sorularını 'şükürsüzlük' diye tercüme etmek ne kadar doğru bir tercümedir?
Gerçekleri ısrarla karartmak için özel olarak görevlendirilmiş, özel olarak beslenen kimi basın-yayın kuruluşlarının bütün gizleme ve örtbas etme gayretlerine rağmen, artık saklanamayan devasa yolsuzluklar, deveyi hamutuyla götürmeler, lüks ve israf içinde çılgınca yaşamlar nasılsa şükürsüzlük olmuyor ama, yüksek enflasyon altında ezilen yığınların inlemeleri ve haklı feryatları böyle adlandırılıyor.
Asgari ücretin belli, emekli maaşlarının orta yerde olduğu, ülke olarak sefalet endeksinde yerlerde süründüğümüz günümüzde, yüz bin, iki yüz bin, üç yüz binlerden başlayan bir avuç mutlu azınlığın çoklu maaşları, her nasılsa, her nedense şükürsüzlük sayılmıyor da, bu çarpık gidişata sadece homurdanabilenler böyle isimlendiriliyor?
Özellikle yıl başından bu tarafa, dolu gibi yağan zamlardan ötürü bir türlü başını kaldıramayan, gözünü açamayan, tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek faturalarla yüz yüze gelen kitleler; 'ekmek mi alayım yoksa elektrik faturasını mı ödeyeyim' ikilemini yaşayan kalabalıkların bu perişan hallerine daha yakışan bir isim bulmak gerekmez mi?
Sağdan-soldan, öteden-beriden aldıkları çoklu maaşlara ek olarak bir de 'yönetim kurullarında yer aldıkları' kurumlardan huzur hakkı alanlar 'şükürlü', fakat pazara gidemediği için, çocuklarına sebze-meyve alamadığı için, mutfağına ne beyazından ne de kırmızısından et sokamadığı için sadece homurdanabilen kalabalıklar 'şükürsüz' öyle mi?
Yönetim katındakilerin de yönetilenlerin de, yedikleri, giydikleri, bindikleri ve kullandıkları tüm araç-gereçler belli beyan ortada, bu durumda iyice düşünüp bir doğru karar vermek lazım; bu 'şükürsüzler' kavramı daha çok hangi kesime yakışıyor.
Hocam! Hiç olmazsa sen konuş ve bir kez dahi olsa doğruyu söyle.
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024