Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'da Suriye'nin dostları(!) toplantısı yapıldı.
Ama ne dostlar!
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da kadın, çocuk hatta bebekler de olmak üzere milyonlarca Müslüman sivili katleden, Ebu Garip'te ve bilmediğimiz birçok yerde Müslümanlara akıl almaz işkenceler uygulayan, Felluce'de Müslüman cesetlerini köpeklere yemek yapan, Afganistan'da Müslüman cesetlerinin üzerine küçük abdest bozan, Kur'anları yakan, İncirlik üssü'nde camimizi talan eden, Irak ve Libya işgallerini "Haçlı seferi" olarak ilan eden, Müslüman Türk askerlerinin başına Süleymaniye'de çuval geçiren, Samarra'da Iraklı genç kızlara her türlü tecavüzü uygulayan ve BOP kapsamında İslam ülkelerinin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceğini, bunu gerçekleştirmek için demokrasiyi rafa kaldıracağını ilan eden ABD Suriye'nin dostlarındanmış!
Cezayir'de nükleer silahlar kullanarak 1,5 milyon Cezayirli Müslüman'ı katleden, Libya sürecinde Müslüman kıyımının öncüsü olan, Mali'de Müslüman katliamını bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleştiren Fransa Suriye'nin dostlarındanmış!
Kuzey Afrika'da Osmanlı'dan kalma coğrafyaları sömürgesi haline getirmeye çalışan ve Müslümanları katletmede Fransa'dan geri kalmayan İtalya Suriye'nin dostlarındanmış!
ABD'den önce, İslam coğrafyasının en büyük düşmanı olan, misyonunu ABD'ye devretmesine rağmen hiçbir işgalde ABD'yi yalnız bırakmayan, Müslüman düşmanlığını hiçbir ortamda gizlemeyen İngiltere Suriye'nin dostlarındanmış!
Yine BOP kapsamında ABD'ye desteğini esirgemeyen, ülkesinde Müslüman azınlığa her türlü zorluğu çıkaran, ayrımcılık yapan Almanya yine Suriye'nin dostlarındanmış!
"Böyle dostlar varsa, düşmana ne gerek var", "Böyle dostlar düşman başına" demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu kuzu postuna bürünmüş kurt güruhu için en güzel ifadeyi Rusya kullandı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu toplantının "Suriye'nin düşmanları toplantısı" olduğunu belirtti. Biz bu tespiti Türkiye'den beklerdik ama siyasilerimiz bu tespiti yapmaktan çok uzaklarda…
Rusya bu gerçeği görüp de açıkça ifade etmesine rağmen, bazı İslam ülkeleri bu Suriye'nin düşmanları ekibine gönüllü olarak dahil oldu.
Bunlar malum, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE…
Hadi ABD'nin, İngiltere'nin, Fransa'nın, İtalya'nın ne yapmak istediklerini çok iyi anlıyoruz da, bu İslam ülkesi geçinenlerin bu "paylaşım" toplantısında ne işi var?
Kararları bir İslam ülkesi olan Türkiye'nin Dışişleri Bakanı açıkladı ve Suriye'nin teröristlerine destek kararı çıktı.
Kurtlar sofrasında bir İslam ülkesi olan Suriye var ve parçalamak için can atan bu kurtların arasında yarın parçalanacak olan kuzular da misyon kapma peşinde…
Üstelik kurtların parçalama kararlarını kuzular ilan ediyor.
ABD ve İsrail'in projelerine sımsıkı sarılan ülkelerin liderlerini kendilerini kurtuluşa ermiş zannediyorlar ama bilmiyorlar ki asıl tehlike çanları kendileri için çalıyor.
Esad bugün doğru olanı yapıyor. Dışarıdan beslenen terörle mücadele ediyor, halkını ülkesini korumaya çalışıyor. İsrail'e, ABD'ye boyun eğmiyor, ne pahasına olursa olsun Filistinli Müslümanların hamiliğini yapıyor. Kendisine "zalim", "katil" iftiraları atılsa da sonunda ölüm olsa da haklı davasında ısrar ediyor. Bu niyet üzere devam ederse ve bu uğurda ölürse şehit, yaşarsa gazi olacaktır. Yani kaybeden asla Esad olmayacaktır.
Peki, ya Haçlı ile kol kola girip İsrail'in projesinde misyon kapma peşinde olanlar, kurtların önüne geçerek, onların gerçek niyetlerinin ortaya çıkmasına örtü olan kuzular, onların hali nicedir?
Onlar ahiretlerini zaten kaybetmişlerdir ama dünyaları da asla mamur olamayacaktır.
Onlar hem kendi hesaplarını veremeyecekler, hem de sorumlu oldukları kitlelerin hesabını veremeyecekler.
Ama ne dostlar!
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da kadın, çocuk hatta bebekler de olmak üzere milyonlarca Müslüman sivili katleden, Ebu Garip'te ve bilmediğimiz birçok yerde Müslümanlara akıl almaz işkenceler uygulayan, Felluce'de Müslüman cesetlerini köpeklere yemek yapan, Afganistan'da Müslüman cesetlerinin üzerine küçük abdest bozan, Kur'anları yakan, İncirlik üssü'nde camimizi talan eden, Irak ve Libya işgallerini "Haçlı seferi" olarak ilan eden, Müslüman Türk askerlerinin başına Süleymaniye'de çuval geçiren, Samarra'da Iraklı genç kızlara her türlü tecavüzü uygulayan ve BOP kapsamında İslam ülkelerinin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceğini, bunu gerçekleştirmek için demokrasiyi rafa kaldıracağını ilan eden ABD Suriye'nin dostlarındanmış!
Cezayir'de nükleer silahlar kullanarak 1,5 milyon Cezayirli Müslüman'ı katleden, Libya sürecinde Müslüman kıyımının öncüsü olan, Mali'de Müslüman katliamını bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleştiren Fransa Suriye'nin dostlarındanmış!
Kuzey Afrika'da Osmanlı'dan kalma coğrafyaları sömürgesi haline getirmeye çalışan ve Müslümanları katletmede Fransa'dan geri kalmayan İtalya Suriye'nin dostlarındanmış!
ABD'den önce, İslam coğrafyasının en büyük düşmanı olan, misyonunu ABD'ye devretmesine rağmen hiçbir işgalde ABD'yi yalnız bırakmayan, Müslüman düşmanlığını hiçbir ortamda gizlemeyen İngiltere Suriye'nin dostlarındanmış!
Yine BOP kapsamında ABD'ye desteğini esirgemeyen, ülkesinde Müslüman azınlığa her türlü zorluğu çıkaran, ayrımcılık yapan Almanya yine Suriye'nin dostlarındanmış!
"Böyle dostlar varsa, düşmana ne gerek var", "Böyle dostlar düşman başına" demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu kuzu postuna bürünmüş kurt güruhu için en güzel ifadeyi Rusya kullandı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu toplantının "Suriye'nin düşmanları toplantısı" olduğunu belirtti. Biz bu tespiti Türkiye'den beklerdik ama siyasilerimiz bu tespiti yapmaktan çok uzaklarda…
Rusya bu gerçeği görüp de açıkça ifade etmesine rağmen, bazı İslam ülkeleri bu Suriye'nin düşmanları ekibine gönüllü olarak dahil oldu.
Bunlar malum, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE…
Hadi ABD'nin, İngiltere'nin, Fransa'nın, İtalya'nın ne yapmak istediklerini çok iyi anlıyoruz da, bu İslam ülkesi geçinenlerin bu "paylaşım" toplantısında ne işi var?
Kararları bir İslam ülkesi olan Türkiye'nin Dışişleri Bakanı açıkladı ve Suriye'nin teröristlerine destek kararı çıktı.
Kurtlar sofrasında bir İslam ülkesi olan Suriye var ve parçalamak için can atan bu kurtların arasında yarın parçalanacak olan kuzular da misyon kapma peşinde…
Üstelik kurtların parçalama kararlarını kuzular ilan ediyor.
ABD ve İsrail'in projelerine sımsıkı sarılan ülkelerin liderlerini kendilerini kurtuluşa ermiş zannediyorlar ama bilmiyorlar ki asıl tehlike çanları kendileri için çalıyor.
Esad bugün doğru olanı yapıyor. Dışarıdan beslenen terörle mücadele ediyor, halkını ülkesini korumaya çalışıyor. İsrail'e, ABD'ye boyun eğmiyor, ne pahasına olursa olsun Filistinli Müslümanların hamiliğini yapıyor. Kendisine "zalim", "katil" iftiraları atılsa da sonunda ölüm olsa da haklı davasında ısrar ediyor. Bu niyet üzere devam ederse ve bu uğurda ölürse şehit, yaşarsa gazi olacaktır. Yani kaybeden asla Esad olmayacaktır.
Peki, ya Haçlı ile kol kola girip İsrail'in projesinde misyon kapma peşinde olanlar, kurtların önüne geçerek, onların gerçek niyetlerinin ortaya çıkmasına örtü olan kuzular, onların hali nicedir?
Onlar ahiretlerini zaten kaybetmişlerdir ama dünyaları da asla mamur olamayacaktır.
Onlar hem kendi hesaplarını veremeyecekler, hem de sorumlu oldukları kitlelerin hesabını veremeyecekler.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024