Bu başlık Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizdeki 10 Nisan 2013 tarihli yazısının başlığıdır.
Sayın Baş, yazısında yurt çapında gerçekleştirdiği programlarda köylü kesimin, kendisine gelerek, devamlı mazotun, gübrenin, elektriğin pahalılığından şikâyet ettiklerini, "ektiğimiz para etmiyor ama başka iş de elimizden gelmiyor" diye yakındıklarını aktarmıştı.
Sayın Baş, yazısının devamında ise "Dinlediğimiz bu şikâyetler yeni değil. Yıllardır aynı sorunları dillendiriyorlar ancak bizlere dert anlatmaya gelen çiftçilerimize, Bu zamana kadar elleriniz ile yaptığınız yanlıştan niye dönmediniz? demek isteriz." diyordu.
Sayın Baş'ın yazısına tekrar döneceğim.
Tarımda değişen bir şey var mı?
6 yıl geçti aradan. Tarımda değişen bir şey var mı, diye sormak istiyorum.
Olmaz mı, var tabi. Değişmeyen tek şey ağlayan tarım kesimi. Değişenler ise Türkiye'nin her gün bir önceki günü arayacak sıkıntılara maruz bırakılmasıdır.
Tarımda da öyle… Her gün daha kötüye gidiyoruz. Hem de bile bile. Hem de göre göre.
Son 20 yıl yılda Trakya bölgesi büyüklüğünde tarım arazisi ya terk edildi, ya da tarım yapılamayacak hale geldi.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Hep Avrupa'yı tarım ve hayvancılık ürünleriyle besleyen Hollanda örneği verilir ya! Hah işte, ülkemizi yönetenler 2 Hollanda büyüklüğünde tarım arazimizi devre dışı bırakacak, üretim yapılmayacak kararlar aldılar ve bu kararlar alkışlandı.
Alkışlayan kimlerdi? Tarım ile uğraşan köylüler, üreticiler, onların çocukları, kardeşleri, akrabaları ve tarım ürünlerini tüketen milletimiz.
Tablo sadece bu mu?
Hayır, hayır. Bu daha başlangıç.. Başta Harran, Iğdır ve Çukurova olmak üzere verimli tarım arazilerimizden yaklaşık 150 milyon metrekarelik bölümü AKP iktidarı dönemlerinde yabancılara satıldı.
Başka? Elde kalan topraklarımız ise hastalandı. Evet evet topraklarımız hastalandı. Hükümet geçen hafta aldığı kararla 25 ilde patates ekimini yasakladı. Neden? Topraklar hasta.
* * *
Sayın Baş'ın 6 yıl önceki yazısına dönersek; Sayın Baş, yazısında bugün şikâyetçi olan köylüye şöyle diyordu:
"Bizler, hükümetin AB'ye verdiği sözler gereği, 2013 senesine kadar tarım nüfusunu 10 milyona indirmek zorunda olduğunu senelerdir ifade ediyoruz.
Bizi dinleyip onlara oy verenlerin geldiği nokta, iş yapmıyor gerekçesi ile topraklarını satarak, tarımla uğraşmayı bırakmaktır…
İşçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin aç olduğu günümüz Türkiye'sinde tarım sahasında uğraşmak, borçtan başka bir mana ifade etmiyor."
Sayın Baş yine haklı çıkmadı mı? Tablo aynen öyle değil mi?
Son 10 yılda çiftçilerin bankalara borcu % 830 artmış. Çiftçilerin % 90'ı borçlu ve borç miktarı 110 milyarı geçmiş vaziyette.
Son 10 yılda çiftçilerin bankalara borcu % 830 artmış. Çiftçilerin % 90'ı borçlu ve borç miktarı 110 milyarı geçmiş vaziyette.
Artı bu borcun 3 milyar TL'si ödenemediği için bankalarca takipte.
Bu kaderi yaşamayabilirdin!
Sayın Baş, yazısının devamında şöyle diyordu: "Oysa bankalara kredi karşılığı tarlasını, oturduğu evini, traktörünü ipotek ettirmek zorunda kalan çiftçi kardeşlerim, bu kaderi yaşamayabilirdi.
Biz, Bağımsız Türkiye Partisi olarak onlara noter tasdikli senetlerle "bolluk ve bereket" vaat etmiştik.
Tahditlerin kaldırılacağını garanti ettik.
Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında toprak kiralayabilecekler; yetiştirdikleri ürünün fiyatını kendileri belirleyeceklerdi.
Devlet, üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecekti.
Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktı.
Devlet, yatırım yapmak isteyen çiftçimize, "proje mukabili 0 faizli krediler" ve "gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredi verecekti.
Çiftçinin pazar derdi olmayacak, devlet ürünlere pazar garantisi verecekti.
Meydanlarda, çiftçimize sahip çıkan bu projelerimizi dinleyen kardeşlerimiz, gittiler, kendilerini açlığa mahkûm edene oy verdiler…"
Evet, köylü kardeşim ve şehirde 50 kuruş daha ucuz soğan almak için market market dolaşan kardeşim neden dinlemediniz?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024