Bir ülkeyi esir almanın yolu elbette en stratejik sahası tarımının çanına ot tıkamaktan geçiyor. Bundandır ki bu topraklar üzerinde küçük aile çiftçiliğinin yaşam hakkı yok gibidir. Çiftçi toprağına küserek köyünü, işini, aşını terk etmek zorunda kalmıştır.
Bugün Anadolu köylerinde ekip-biçmek zoraki bir iş olmuştur. Ar belasına toprağını sürmektedir köylümüz. Üretmekten zevk alamamaktadır. Çünkü ürettiği yıllardan beri para etmemektedir. Köylünün toprağı, traktörü hacizlidir bugün...
İstenen gerçekleşmiş, köylü toprağını terk etmiş ve endüstriyel-global-tefeci tarıma yer açılmıştır. Az gelişmiş ülkeler bugün global tarım firmalarının ürettikleri GDO’lu ürünleri tüketmektedirler.
Ülkemizin bu meyanda Somali’den ve Arjantin’den alacağı çok dersler vardır diye düşünüyorum sevgili okurlar. Atalarımız “Buğdayla koyun gerisi oyun” demişler. Burada ince bir hakikat var: Buğdayını ve etini fazlası ile stoklu bir şekilde üretmek zorundasın. Avrupa’da yıllardan beri stoktan dolayı; süt nehirlerinin ve et buzullarının oluştuğu yadsınamaz bir gerçek... Üretemez dışa bağımlı kalırsan yarın bir gün açlıktan kırılırsın.
İlk defa tarihimizde bu hükümet zamanında buğdayımızı ve etimizi ithal eder duruma düştük. Hemen hemen iddialı olduğumuz, daha düne kadar ihraç yaptığımız tüm ürünlerde ithalatçı konuma düşmüş durumdayız. Bu milleti en iddialı söz sahibi olduğu bir konuda dilenci durumuna düşürmek kimin haddinedir. Ben niçin elin küflü buğdayını, ne olduğu belli olmayan etini ithal etmek zorunda kalayım. Kalitelisini ben üretir, ben yerim ve dünyaya ithal ederim eski yıllarda olduğu gibi.
Şu gerçeği en kalbi hislerimle söylüyorum ki, köylü Mehmet Ağa’yı ülke tarımının başına getiriniz, bugünkü tablodan daha güzel bir durumla karşı karşıya kalırsınız.
Hiç mi atasözü bilmeyiz ve büyük sözü dinlemeyiz, Allah aşkına: “Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde bulunmaz”. Üretmeyen milletler eninde sonunda onun bunun oyuncağı ve sömürgesi olurlar. Dünyanın en zevkli işi üretmekten bu milleti hiç kimse alıkoyamaz. Tarımda gelinen bu nokta kabul edilecek ve sineye çekilecek bir durum değildir. Bu böyle biline...
Bugün Anadolu köylerinde ekip-biçmek zoraki bir iş olmuştur. Ar belasına toprağını sürmektedir köylümüz. Üretmekten zevk alamamaktadır. Çünkü ürettiği yıllardan beri para etmemektedir. Köylünün toprağı, traktörü hacizlidir bugün...
İstenen gerçekleşmiş, köylü toprağını terk etmiş ve endüstriyel-global-tefeci tarıma yer açılmıştır. Az gelişmiş ülkeler bugün global tarım firmalarının ürettikleri GDO’lu ürünleri tüketmektedirler.
Ülkemizin bu meyanda Somali’den ve Arjantin’den alacağı çok dersler vardır diye düşünüyorum sevgili okurlar. Atalarımız “Buğdayla koyun gerisi oyun” demişler. Burada ince bir hakikat var: Buğdayını ve etini fazlası ile stoklu bir şekilde üretmek zorundasın. Avrupa’da yıllardan beri stoktan dolayı; süt nehirlerinin ve et buzullarının oluştuğu yadsınamaz bir gerçek... Üretemez dışa bağımlı kalırsan yarın bir gün açlıktan kırılırsın.
İlk defa tarihimizde bu hükümet zamanında buğdayımızı ve etimizi ithal eder duruma düştük. Hemen hemen iddialı olduğumuz, daha düne kadar ihraç yaptığımız tüm ürünlerde ithalatçı konuma düşmüş durumdayız. Bu milleti en iddialı söz sahibi olduğu bir konuda dilenci durumuna düşürmek kimin haddinedir. Ben niçin elin küflü buğdayını, ne olduğu belli olmayan etini ithal etmek zorunda kalayım. Kalitelisini ben üretir, ben yerim ve dünyaya ithal ederim eski yıllarda olduğu gibi.
Şu gerçeği en kalbi hislerimle söylüyorum ki, köylü Mehmet Ağa’yı ülke tarımının başına getiriniz, bugünkü tablodan daha güzel bir durumla karşı karşıya kalırsınız.
Hiç mi atasözü bilmeyiz ve büyük sözü dinlemeyiz, Allah aşkına: “Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde bulunmaz”. Üretmeyen milletler eninde sonunda onun bunun oyuncağı ve sömürgesi olurlar. Dünyanın en zevkli işi üretmekten bu milleti hiç kimse alıkoyamaz. Tarımda gelinen bu nokta kabul edilecek ve sineye çekilecek bir durum değildir. Bu böyle biline...
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023