Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, çalışanların tepkisine rağmen çıkarılmaya çalışılıyor. Peki, tasarı gerçekten Hükümet yetkililerinin ifade ettiği gibi faydalı bir reform mu, yoksa çalışanların, rahatsızlığını sokaklara çıkarak, eylem yaparak ilan ettiği gibi bir hak gaspı mı?Çok teknik detaylara girmek istemiyorum, ama hepiniz mutlaka basından takip etmişsinizdir, çalışanlar tam 19 maddede rahatsızlıklarını, haklarının gasp edildiğini ilan ettiler. Böylece Hükümet yetkililerinin "Tasarı'nın nesinden rahatsız oluyorsunuz?" sorusu, tam 19 maddede detaylı bir şekilde cevabını bulmuş oldu.Bu yeni tasarıyla beraber çalışanların pirim ödeme günleri 7000 günden 9000 güne çıkıyor, emeklilik yaşı 58-60 yaşından 65'e yükseliyor, aylık bağlama oranı düşürüldüğü için emekli aylıkları oldukça aşağıya düşüyor, sağlık hizmetlerinde çalışanların yükü arttırılıyor, hizmetler daraltılıyor vs vs.Esasen 19 maddeye bile ihtiyaç yok, yukarıda saydıklarımın bir tanesi bile çalışanların haklarının gasp edildiğini ortaya koyuyor.Unutmamak lazım ki, bu tasarının çıkış gayesi IMF'yi memnun etmek. IMF, bu yasayla birlikte devletin sosyal güvenliğe ayırdığı bütçeyi azaltmak istiyor. Buna "mali disiplin" diyor.IMF Dış ilişkiler Direktörü, Nisan ayı sonunda bitecek 7. Gözden Geçirme'nin tamamlanabilmesinin "Sosyal Güvenlik Yasası"nda atılacak adımlara bağlı olduğuna dikkat çekti. Direktör, "Programın tamamlanabilmesi ve gözden geçirmenin bitmesi, Sosyal Güvenlik Süreci'nde ilerleme olup olmamasına bağlı. Şu anda ona bakıyoruz" dedi.Yani IMF elindeki maşa ile bu tasarının yasalaşmasını bekliyor.Şimdi soruyorum, IMF'nin baskısıyla çıkarılacak olan bir yasanın çalışanlara hayırlı olabilmesi mümkün mü? IMF, Türkiye'ye borç veren ülkelerin alacaklarını alabilmeleri için gelirlerimizi el koyan bir kuruluş. Gelirler harcamalara, sosyal güvenliğe gitmesin ki, tefeciler alacaklarını alabilsin. Mantık bu. Halktan kesip tefeciye aktarma hadisesi. Başka bir bakış açısıyla değerlendirirsek, IMF bu tür taleplerle vatandaşın alım gücünü kısmaya çalışıyor. Bu da ekonomiyi daha da daraltıyor. Daralma olacak ki, Türkiye IMF ve diğer borç vericilere daha fazla muhtaç olsun. Zaten IMF'nin sürekli mali disiplin demesinin ana sebebi de budur. Hükümet yetkilileri de yaptığı açıklamalarda bu tasarının tasarruf amaçlı olduğunu, yani sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinde daralmaların yaşanacağını ifade ediyorlar. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, "Kim ne yaparsa yapsın, kim ne diyorsa desin, Türkiye sosyal güvenlik reformunu! yapmak zorundadır" dedi.Bu girişten sonra neden zorunlu olduğumuzu da şöyle izah etti:"220 milyar YTL'lik bütçesinin 37 milyar YTL'sini sosyal güvenlik sistemine transfer eden dünyada başka bir ülke yoktur. Sosyal güvenlik sistemi kirletilmiştir, geçmişte politikacıların popülist amaçlarına kurban edilmiştir. 37 milyar YTL'yi Türkiye sosyal güvenlik sistemine transfer etmek yerine 10'da birini KOBİ'lere verse ihracatı ikiye katlanır, üretimi 2'ye katlanır." Türkçe'si şu: Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı ile bütçeden sosyal güvenliğe ayrılacak pay azaltılacak.Bu ne demek? Çalışanların yükü artacak. Yük Hükümetin sırtından vatandaşın sırtına doğru aktarılacak.Peki, gerçekten KOBİ'lere mi verilecek? Tabii ki hayır. Unutmayalım, bu tasarı IMF baskısıyla çıkarılıyor. Hesap ortada.Hükümetin gerçekten ihracatı artırmak gibi bir hedefi olsaydı, ithalatın önünü bu kadar açmazdı; üreticiyi kendi paramızla desteklerdi; enerji, istihdam, nakliye, vergi ve kredi maliyetlerini aşağıya çekerdi; yer altı kaynaklarını yabancılara satmaz, yerli hammaddenin önünü açardı?Çağlayan, iki çalışanın bir emekliye baktığını, en kötü durumda bunun 4 çalışan olması gerektiğini söylüyor. İlk duyuşta olumlu gibi gözüküyor, ama sosyal güvenlik payının düşürüleceği bir ortamda bu nasıl gerçekleşecek?Emekli maaşları ciddi bir oranda düşeceğine göre, demek ki çalışanların maaşlarından yapılan kesintilerin sadece küçük bir kısmı sosyal güvenlik harcamalarına aktarılacak. Geri kalanın ne yapılacağı malum. Tasarının çıkmasını IMF istiyor.Yani milletin zannettiği gibi aylıklara zam falan yok.Bir de Çağlayan, "Yapılan çalışma konusunda sebebi anlaşılmaz bir şekilde yaygaralar koparılıyor. Efendim '9 bin iş günü olur mu? Bu mezarda emekliliktir'. Yeni kanun uygulamaya başlar başlamaz öncelikle 7 bin işgünü mecburiyeti getirilecektir. Sonra kanun maddesinde deniyor ki her sene 100 iş günü ilave edilecek, bu 9 bin iş gününe tamamlanacak. Yani 2028 yılında ilk defa işe girecek biri 9 bin iş günü çalıştıktan sonra emekli olacak" diye konuştu.Yani siz bundan zarar görmeyeceksiniz, gelecektekiler görecek anlamında?Doğru, bu durum bizi bugün etkilemiyor olabilir, ama niye gelecek nesillerimizin mezarda emekli olmasına razı olalım? Bu doğru bir mantık mı? Bugün çalışanlar niye gelecek nesillere daha zor şartlar hazırlasın, böyle adımlara seyirci kalsın?Hem bu madde bugün bizi etkilemiyor olabilir, ama maaşların düşük olması, hizmetlerin kısılması yasa çıktıktan sonra hepimizi etkiliyor.Daha çok şeyler söylenebilir, ama tekrar etmek gerekirse IMF'nin elinde maşa ile çıkarmaya zorladığı bir yasadan bize asla hayır gelmez.Çalışanların buna haklı tepkisi de asla bir zulüm değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025