Dün, 'terör meselesi dedikodu ile çözülmez' başlığıyla başta siyasetçiler olmak üzere ekranlara çıkanların, terör gerçeğinin arkasındaki güce bakmaktan, açıklamaktan korktuklarını veya menfaatleri için sustuklarını, bu anlayışla terörün bitmeyeceğini, 45 yıldır da bu yüzden bitmediğini özetlemiştim.
Bugün terör nasıl biter, sorusuna cevap bulmaya çalışalım.
Doğuda Büyük İsrail için bir Kürdistan kurma hedefi ta Birinci Dünya Savaşı yıllarında başlar. Kurtuluş Savaşı ile bu hedefleri kursaklarında kalan emperyalistler aynı konuyu etnik kimlik üzerinden Lozan'da masaya koyarlar.
M. Kemal Atatürk, 'Bu coğrafya üzerinde yaşayan Müslümanlar kardeştir, bir millettir, o milletin adı da Türk Milletidir' diyerek Lord Curzon'un hayallerini bir kez daha yıkar.
Tabii emperyalistler hedeflerinden hiç vazgeçmedi. Bir taraftan bölgenin yer altı ve yerüstü zenginliklerini tekellerine geçirirken diğer taraftan da özellikle dini kimlikleri ile öne çıkanları kullanarak etnik kimlik ve devlet düşmanlığı tohumları ektiler.
Bu zehirli tohumlar zamanla büyüdü ve her tarafa zarar vermeye başladı.
O zehirli tohumların sahipleri de boş durmuyordu. Ortadoğu ve ülkemiz üzerinde inanç temelli hedefleri için 1991'de harekete geçtiler.
İşte o gün kimsenin aklına getirmediği gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş açıklıyordu;
Sayın Baş, 1991 yılında ABD'nin, Saddam'ın Kuveyt'e girmesi ile başlattığı Körfez harekâtı günlerinde şöyle diyordu; "Göreceksiniz önce Irak'ı üçe bölecekler sonra asıl hedef Türkiye'dir, Türkiye'yi bölecekler."
Bu tespitin sahibi Sayın Baş, o günden bugüne başta doğu illerimizde olmak üzere binlerce seminer ve konferans ile hem milletimizi birlik ve beraberliği çağırdı, hem de iktidarları uyardı.
En son kendi siyaset sahasına çıktı. Her konuda olduğu gibi terör meselesinde de çözümü ortaya koydu.
Muhtelif tarihlerde, 'terörle, silahlı mücadele elbette olacak ama bunun öncesinde devletin üzerine farklı görevler düşüyor. Devlet, vatandaşına 'baba' mesafesinde olacak. Eğitimden sağlığa, iş imkânından sosyal haklara kadar vatandaşın her ihtiyacını karşılayacak' diyordu.
Tabii kapitalist sistem ve terör destekçisi emperyalistlerle dostluk ile bu iş halledilemezdi.
Prof. Dr. Haydar Baş çözüm olarak Milli Ekonomi Modeli'ni ve sosyal devlet projelerini ortaya koyarak şöyle diyordu;
"Doğu'nun, Güneydoğu'nun problemlerini biz çözeriz. Bizim bunun için elimizde tezimiz var, projemiz var. Batan Rusya'yı bu fakir kurtardı. Milli Ekonomi Modeli ile 5 bin lira asgari ücret verilecektir. Ev hanımlarına 1.500 TL maaş verilecektir. Bin lira vatandaşlık maaşı verilecektir. Çocuk maaşı vesaire var.
Şimdi size soruyorum, böyle bir Türkiye'de terör örgütü, halktan destek bulabilir mi? Bulamaz…" diyordu.
Ama vatandaşımız çözümden kaçtı, kardeşlikten kaçtı, acılara şifadan kaçtı. Daha doğrusu vatandaşın gerçeği görmesinin önüne siyasette, medyada perdeler çekti.
Bölge zengin halk fakir
Doğu ve güneydoğu bölgemizin tarım, hayvancılık, yeraltı, yerüstü ve tarihi zenginliğini inkâr eden var mı? Yok.
Peki, o bölgede yaşayan vatandaşlarımız neden fakir? Neden hala birkaç aşiret ağasına marabalık yapıyorlar? Ve de bölgenin kaymağını kim yiyor?
Bu konuyu da tek gündem eden lider, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Sayın Baş defaatle şunları söyledi; "Güneydoğulu arkadaşlara buradan sesleniyorum. Bakın, Diyarbakır'ın dağlarında ecnebi firmaları petrol çıkarıyor.
Kürt kardeşlerime diyorum ki; siyasilerin kulağını çekerek, niye bunu dava etmiyorsunuz, 'bu benim hakkımdır' niye demiyorsunuz?
Geleceğiz, onları ayıktıracağız ve göreceksiniz o PKK'lı silahını bırakacak ve Haydar Hoca'nın dediğini yapacak.
Hocam öyle yapmazlar, denedin de mi öyle söylüyorsun? İçlerine sızmalar olabilir, bütün bunları tek tek ayıklayacağız.
Şimdi efendim, Güneydoğu'da teröre karşı verilen mücadele yanlış mı? Hayır, değil! Verilen mücadele o mantığa göre doğru ama Haydar Hoca'nın mantığı çok daha faydalı ve kestirme yoldur.
Bizim yolumuz kimsenin burnunu kanatmadan vatanı, milleti, devleti bir ve beraber kardeş yapma yoludur. Bizim yolumuz vatandaşın karnını doyurma, sırtını giydirme, ona iş ve aş bulma yoludur. Şimdi soruyorum hangisinden yanayız?"
Evet, cevap hakkı sizin!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024