Geçen hafta ABD Başkanı Trump Ohio eyaletinde beklenmedik bir çıkış yapmış ve "ABD askerlerinin Suriye'den kısa süre içinde çekilmesini istiyorum" demişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert ise "geri çekilme planından haberimiz yok" ifadelerini kullanmıştı.
Bizler de o günlerde yaptığımız değerlendirmede, ABD'nin Suriye başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında kalıcı olarak yerleşme ve ardından da buraları kendisine vatan yapma hesabı olduğunu vurgulamış ve ABD'nin çekilmeyeceğini ifade etmiştik.
Esasen ABD'nin Ortadoğu'yu kendine vatan açma hesabını ilk kez 2000'li yılların başında Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı tarihi öngörüyle öğrenmiştik. Sayın Baş o günlerde, küresel ısınma ve bozulan iklim şartları sebebiyle Amerika kıtasının artık yaşanamayacak bir yer haline dönüşeceğini, ABD'nin kendisine vatan aradığını ve vatan olarak da kötü iklim şartlarının en az etkileyeceği Ortadoğu coğrafyasını seçtiğini vurgulamıştı. O gün bugündür ABD'nin Ortadoğu'da attığı her adım bu öngörüyü doğrular mahiyette oldu.
Peki, Trump'ın bu açıklamasından sonra neler oldu bir bakalım:
Açıklamadan hemen sonra ABD'nin Menbiç'te 2 askeri üs kurduğu haberleri geldi, hatta görüntüleri paylaşıldı. ABD de bunu doğruladı. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel, Washington'da katıldığı bir panelde, ABD'nin Suriye'nin belli bölgelerinde operasyonlarına devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Münbiç'teki yerel kaynaklar, ABD güçlerinin Fırat Nehri'nin batısındaki Münbiç ilçesine askeri takviyeler yaptığını belirttiler.
Trump, iki gün önce Beyaz Saray'da Baltık liderleriyle yaptığı ortak basın toplantısında "Suudiler Suriye'den çıkmamızı istemiyorsa, parasını ödemeliler" dedi.
Aynı gün yine Beyaz Saray'da gerçekleştirilen Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) toplantısında, Trump'ın, ABD askerlerinin Suriye'de bir süre daha kalmasına ikna olduğu, ancak bir takvim üzerinde uzlaşılmadığı belirtildi. ABD'li yetkililer ayrıca, "Trump'ın, en fazla 6 aylık bir süre içinde Suriye'den çıkmak, Kasım ayında yapılacak kongre ara seçimlerinden önce askerleri evlerine geri getirmek istediğini" belirttiler.
ABD'li üst düzey bir yetkili, "Trump, telefonda görüştüğü Suudi Kral Selman'dan 4 milyar dolarlık katkı sözü aldı" açıklamasında bulundu.
Beyaz Saray'ın konuyla ilgili önceki günkü açıklamasında, geri çekilme sürecine hiç temas edilmedi. Trump dışındaki neredeyse tüm yetkililer Suriye konusunda oldukça ihtiyatlı bir dili tercih ediyorlar. CNN, NBC, Washington Post ve New York Times gibi ABD'nin önemli medya kuruluşları, son 3-4 gündür yapılan haberlerin birçoğunda, "ABD'nin Suriye'den erken çıkmasının ne tür felaketlere neden olabileceği" temasını işliyorlar.
Terör örgütü YPG'ye bağlı Menbiç Askeri Meclisi'nin yetkilisi Xelil Bozi, ABD ve Fransa askerlerinin Menbiç'te askeri varlıklarını artırdığını belirterek, İngiliz askerlerin de bölgede olduğunu söyledi. Başka bir YPG'li Rezan Gulo, ABD, İngiltere ve Fransa askerlerinin Menbiç'te olduğunu doğruladı ve "Sadece Menbiç'te değil Deyrizor, Rakka, Tabka ve birçok yerde de bulunuyorlar" ifadelerini kullandı.
Bütün bu gelişmelerden çıkartacağımız sonuç: "ABD bırakın çekilmeyi, daha da yerleşiyor." Peki, nedir olay, neden bu tiyatro oynanıyor?
Dikkat ederseniz, Suriye'den çekilme açıklamasını Trump, Ohio eyaletinde yaptı.
Bu eyalet başta olmak üzere birçok yerden oy almasının en büyük nedeni, "savaş değil, barış" söylemi kullanması, askerlerin geri çekilmesi sözüydü.
Görünen o ki, Trump Kasım ayında ABD'de yapılacak kongre ara seçimlerine hazırlanıyor. Trump ekonomide verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığı gibi, bu konularda da vaat ettiklerini yapamadı, zaten yapması da mümkün değildi. Çünkü her zaman ifade ediyoruz, ABD başkanları sadece vitrindir, Amerikan politikalarını ABD başkanları belirlemez, onlar İsrail kökenli küresel sermayedarların lobilerin kendilerine verdiği talimatları yerine getirir.
Yaklaşan seçimler öncesi Trump, yapamayacağını bile bile iyi polis rolüne bürünerek, "Ben istedim, uğraştım, mücadele verdim ama yalnız kaldım, Pentagon müsaade etmedi" mantığıyla iç politikaya oynuyor. Suriye'ye asker yığmanın, yeni çatışmalara hazırlanmanın faturası ise Pentagon'a kesiliyor.
O yüzden, Trump'ın dediklerine değil, ABD'nin yaptığına bakmak lazım.
Bu açıdan bakıldığında siyasilerimizin "Trump bize söz verdi" ifadelerinin de havada kaldığını gayet tabi görüyorsunuzdur.
ABD Suriye'ye yerleşmeye devam ediyor. Yeni üslerle birlikte askeri üs sayısı 25'e çıktı. Her bir üs 10 bin asker kapasiteli yapılıyor. Ve unutmayaşlım ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 yılında Körfez Harekatı'nda belirttiği gibi, "Asıl hedef de Türkiye'dir."
Bu tehlikeyi bertaraf etmenin yolu da, önce Türkiye'yi Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ABD'ye bağımlılıktan kurtarmaktır; Sayın Baş'ın tavsiye ettiği gibi, "Şii-Sünni birlikteliğini Ehl-i Beyt ortak paydasında temin etmektir"; yine Sayın Baş'ın belirttiği gibi "Bölgesel sorunları bölge ülkeleriyle birlikte, işbirliğiyle çözmektir."
Bu sebeple, Suriye zirveleri 3'lü değil, 5'li yapılmalıdır; yani Türkiye, Rusya, İran, Irak ve Suriye şeklinde?
Bu birlik sağlanırsa, ABD kendisine vatan açacak bir karış toprak bulamaz.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert ise "geri çekilme planından haberimiz yok" ifadelerini kullanmıştı.
Bizler de o günlerde yaptığımız değerlendirmede, ABD'nin Suriye başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında kalıcı olarak yerleşme ve ardından da buraları kendisine vatan yapma hesabı olduğunu vurgulamış ve ABD'nin çekilmeyeceğini ifade etmiştik.
Esasen ABD'nin Ortadoğu'yu kendine vatan açma hesabını ilk kez 2000'li yılların başında Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı tarihi öngörüyle öğrenmiştik. Sayın Baş o günlerde, küresel ısınma ve bozulan iklim şartları sebebiyle Amerika kıtasının artık yaşanamayacak bir yer haline dönüşeceğini, ABD'nin kendisine vatan aradığını ve vatan olarak da kötü iklim şartlarının en az etkileyeceği Ortadoğu coğrafyasını seçtiğini vurgulamıştı. O gün bugündür ABD'nin Ortadoğu'da attığı her adım bu öngörüyü doğrular mahiyette oldu.
Peki, Trump'ın bu açıklamasından sonra neler oldu bir bakalım:
Açıklamadan hemen sonra ABD'nin Menbiç'te 2 askeri üs kurduğu haberleri geldi, hatta görüntüleri paylaşıldı. ABD de bunu doğruladı. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel, Washington'da katıldığı bir panelde, ABD'nin Suriye'nin belli bölgelerinde operasyonlarına devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Münbiç'teki yerel kaynaklar, ABD güçlerinin Fırat Nehri'nin batısındaki Münbiç ilçesine askeri takviyeler yaptığını belirttiler.
Trump, iki gün önce Beyaz Saray'da Baltık liderleriyle yaptığı ortak basın toplantısında "Suudiler Suriye'den çıkmamızı istemiyorsa, parasını ödemeliler" dedi.
Aynı gün yine Beyaz Saray'da gerçekleştirilen Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) toplantısında, Trump'ın, ABD askerlerinin Suriye'de bir süre daha kalmasına ikna olduğu, ancak bir takvim üzerinde uzlaşılmadığı belirtildi. ABD'li yetkililer ayrıca, "Trump'ın, en fazla 6 aylık bir süre içinde Suriye'den çıkmak, Kasım ayında yapılacak kongre ara seçimlerinden önce askerleri evlerine geri getirmek istediğini" belirttiler.
ABD'li üst düzey bir yetkili, "Trump, telefonda görüştüğü Suudi Kral Selman'dan 4 milyar dolarlık katkı sözü aldı" açıklamasında bulundu.
Beyaz Saray'ın konuyla ilgili önceki günkü açıklamasında, geri çekilme sürecine hiç temas edilmedi. Trump dışındaki neredeyse tüm yetkililer Suriye konusunda oldukça ihtiyatlı bir dili tercih ediyorlar. CNN, NBC, Washington Post ve New York Times gibi ABD'nin önemli medya kuruluşları, son 3-4 gündür yapılan haberlerin birçoğunda, "ABD'nin Suriye'den erken çıkmasının ne tür felaketlere neden olabileceği" temasını işliyorlar.
Terör örgütü YPG'ye bağlı Menbiç Askeri Meclisi'nin yetkilisi Xelil Bozi, ABD ve Fransa askerlerinin Menbiç'te askeri varlıklarını artırdığını belirterek, İngiliz askerlerin de bölgede olduğunu söyledi. Başka bir YPG'li Rezan Gulo, ABD, İngiltere ve Fransa askerlerinin Menbiç'te olduğunu doğruladı ve "Sadece Menbiç'te değil Deyrizor, Rakka, Tabka ve birçok yerde de bulunuyorlar" ifadelerini kullandı.
Bütün bu gelişmelerden çıkartacağımız sonuç: "ABD bırakın çekilmeyi, daha da yerleşiyor." Peki, nedir olay, neden bu tiyatro oynanıyor?
Dikkat ederseniz, Suriye'den çekilme açıklamasını Trump, Ohio eyaletinde yaptı.
Bu eyalet başta olmak üzere birçok yerden oy almasının en büyük nedeni, "savaş değil, barış" söylemi kullanması, askerlerin geri çekilmesi sözüydü.
Görünen o ki, Trump Kasım ayında ABD'de yapılacak kongre ara seçimlerine hazırlanıyor. Trump ekonomide verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığı gibi, bu konularda da vaat ettiklerini yapamadı, zaten yapması da mümkün değildi. Çünkü her zaman ifade ediyoruz, ABD başkanları sadece vitrindir, Amerikan politikalarını ABD başkanları belirlemez, onlar İsrail kökenli küresel sermayedarların lobilerin kendilerine verdiği talimatları yerine getirir.
Yaklaşan seçimler öncesi Trump, yapamayacağını bile bile iyi polis rolüne bürünerek, "Ben istedim, uğraştım, mücadele verdim ama yalnız kaldım, Pentagon müsaade etmedi" mantığıyla iç politikaya oynuyor. Suriye'ye asker yığmanın, yeni çatışmalara hazırlanmanın faturası ise Pentagon'a kesiliyor.
O yüzden, Trump'ın dediklerine değil, ABD'nin yaptığına bakmak lazım.
Bu açıdan bakıldığında siyasilerimizin "Trump bize söz verdi" ifadelerinin de havada kaldığını gayet tabi görüyorsunuzdur.
ABD Suriye'ye yerleşmeye devam ediyor. Yeni üslerle birlikte askeri üs sayısı 25'e çıktı. Her bir üs 10 bin asker kapasiteli yapılıyor. Ve unutmayaşlım ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 yılında Körfez Harekatı'nda belirttiği gibi, "Asıl hedef de Türkiye'dir."
Bu tehlikeyi bertaraf etmenin yolu da, önce Türkiye'yi Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ABD'ye bağımlılıktan kurtarmaktır; Sayın Baş'ın tavsiye ettiği gibi, "Şii-Sünni birlikteliğini Ehl-i Beyt ortak paydasında temin etmektir"; yine Sayın Baş'ın belirttiği gibi "Bölgesel sorunları bölge ülkeleriyle birlikte, işbirliğiyle çözmektir."
Bu sebeple, Suriye zirveleri 3'lü değil, 5'li yapılmalıdır; yani Türkiye, Rusya, İran, Irak ve Suriye şeklinde?
Bu birlik sağlanırsa, ABD kendisine vatan açacak bir karış toprak bulamaz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024