Başbakan çaktırmadan seçim startı verdi ya (Yoksa Cumhurbaşkanlığı olarak mı anlamak lazım?) bulduğu her fırsatta şimdi bindirilmiş kıtalara ekonomi dersleri veriyor. Ekonominin iyiye gittiğine dair pembe rakamları ardı ardına sıralıyor.Belli ki Başbakan ardından konuşulanları duymuyor. Yoksa matematiğe bu kadar yalan söyletilmez! Gelin isterseniz bugün pembe yalanların ardındaki gerçeği aralayalım. Bakalım sokağın dili ne söylüyor? Hükumetin "düşük kur-yüksek faiz" üzerine kurduğu tezgah nasıl çökmek üzere onu bir araştıralım.İşte Tufan Türenç'in yazısı ile Kamu Sen tarafından yapılan "yoksulluk ve açlık sınırı araştırması"nın sonuçları:"...İşin bir başka akıl ermeyen bir yanı daha var. Enflasyon...Yani bir ilan edilen resmi enflasyon var.Bir de vatandaşın cebini yakan, yavrularına istediklerini alamayan anne-babaların boynunu büken enflasyon. Bunun hangisi gerçek?Kamu-Sen tarafından yapılan "Yoksulluk ve açlık sınırı araştırması" acı gerçeği bütün açıklığıyla gösteriyor. Ocak ayı hesaplarına göre bir işçinin yoksul sayılmaması için ayda 1.107 YTL kazanması gerekiyor. Bu rakam bir önceki aya göre yüzde 5.63 oranında artmış. Yani sokaktaki enflasyon aylık 5.63...Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün ilan ettiği yüzde 1-2 arasındaki aylık enflasyonun neredeyse 5 katı.Kamu-Sen bu araştırmayı Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün rakamlarına göre belirliyor."İşte size Başbakanın gerçeği ile halkın gerçeği arasındaki korkunç fark!***Sorun sadece enflasyonla sınırlı kalsa iyi. Kendi yalanımız der geçeriz. Ama aslı mesele geleceğimizi de karartıyoruz. Yakup Kepenek önde gelen kapitalistlerin "incilimizdir" dediği The Economist'den bir alıntı yaptı. Dergi İMF'nin durumu ile ilgili olarak bir rapor yayınlıyor. İşte o rapordan bir bölüm:"İMF'nin ülkelere borç vererek elde ettiği faiz geliri iyice suyunu çekmiş durumda. Çünkü Endonezya, Brezilya, Arjantin gibi geleneksel olarak İMF müşterisi olan büyük ülkeler İMF'ye olan borçlarını ödediler. İMF ile "pis kokulu" olarak adlandırılan ilişkilerini kestiler ve 'kendi döviz kaynaklarını" oluşturdular. Geriye kalan tek ülke ise Türkiye! İMF kredilerinin 'üçte ikisi' Türkiye'ye verildiğine göre kurum 'Türkiye'nin İMF'si" niteliğini kazanmıştır"Nasıl ama Başbakan'ın gurur duyacağı bir tablo değil mi?Elin tefecisini yaşatan tek ahmak ülke olarak biz kaldık! Gece gündüz onlara çalışıyoruz. Başbakan'da bizim alın terimiz üzerinden yabancılara sağladığı imkanlarla, kendi kişisel ihtiraslarını tatmin peşinde koşuyor!***Bu arada son not olarak Ali Babacan'a Ergin Yıldızoğlu'nu takip etmesini öneririm. Yıldızoğlu'nu okurlarsa yolun sonuna geldiklerini ve ülkeyi nasıl bir cehenneme çevirdiklerini göreceklerdir!2001 krizini çok arayacağımız global ölçekli gelişmelerin eli kapıda ve zil acı acı çalmaya başladı!Başbakan'ın gemlenemez Köşk Sevdasının asıl nedeni de sakın bu kritik nokta olmasın!Yani geleceği kaçınılmaz olan Tufan'dan Çankaya'ya kaçarak kurtulmak!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021