Siyasilerimizin, özellikle de son yıllarda, sık sık ters köşeye yattığına tanık oluyoruz.
Öyle ya sözde ve icraatta istikrar ancak söz ve fiil size aitse mümkün olabilir. Doğru olan neyse düşünür, taşınır ve de istişare eder onu hayata geçirmeye çalışırsınız. Eğer bir yanlışlık varsa da düzeltme yoluna gidersiniz.
Ama birilerine özellikle de ülkemiz üzerinde hesabı olanlara taşeronluk yapma anlayışına sahipseniz, sizi top gibi çevirirler, bir dediğiniz diğerini tutmaz ve sık sık tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız. Şimdi bu yaptığımız tespitleri örneklendirelim.
Başbakan Erdoğan, Endonezya ziyaretinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Sorulardan birisi de Reuters’a dayandırılan bir haberde gündem edilen Suriye sınırına Patriot füze sistemi kurulmasıyla alakalıydı.
Başbakan bu soruya şu cevabı verdi:
“Füzeyi alma noktasındaki karar verici makam biziz. Benim böyle bir şeyden haberim yok. Alım yapacaksak İcra Konseyi var, başkanı benim. Böyle bir şeyden haberimiz yok. Sağır duymaz uydurur cinsinden Reuters böyle bir haber yapıyor. NATO Genel Sekreteri’nin böyle bir talep olursa olumlu bakarız şeklinde yaklaşımı var. Ama böyle bir talebimiz olmamıştır. Para ödemek suretiyle Patriot alma durumunda, düşüncesinde değiliz” dedi.
Ve bu açıklamadan birkaç gün sonra Türkiye’nin resmi talebiyle NATO’dan Patriot füzeleri istendi. İki gün önce en üst düzeydeki karar mercii olan Başbakanımızın Patriotla ilgili hiçbir bilgisi yok, üstelik parayla satın alınmasına tamamen karşı ama bir anda resmi talepte bulunuluyor.
Bu kadar önemli bir meselede –mantar tabancası değil, füze alıyoruz- karar mercii olan Başbakanımızın iki önce haberi olmadığına göre, demek ki karar Türkiye’ye ait değil.
Birileri Türkiye’nin talep etmesini istedi, bizimkiler de apar topar talepte bulundu.
Böylece siyasilerimiz söz ile tükürdüğünü icraat ile yalamış oldu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik basın ve medya önüne çıkarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya gelen Patriotların tetiğinin Türkiye’de olacağını ilan etti.
Yine aradan birkaç gün geçti ve Patriotların sahibi NATO’nun en üst düzey ismi NATO Genel Sekreteri Rasmussen, “Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol sisteminde olacak” dedi.
Dahası, prosedürler uyarınca sistemin maliyetinin, Patriotları talep eden ve füzeleri yerleştiren ülkeler tarafından karşılandığını da sözlerine ekledi.
Yani hem parasını ödüyoruz, hem de düğmesi bizde değil.
Siyasilerimiz, Patriotların Suriye için alındığını ifade ettiler. Fakat yerleri tespit edecek olan NATO heyeti, çalışmalarını ilk olarak Suriye sınırıyla hiçbir alakası olmayan Malatya’dan başladı. Bu da gösteriyor ki, Patriotların geliş sebebi, Suriye ile ilgili bir mevzu değil, Malatya Kürecik’e yerleştirilen füze kalkanının radarının korunmasıymış.
Siyasilerimiz Malatya Kürecik’e kurulan radardan elde edilen istihbaratın İsrail’le paylaşılmayacağını söyleyip durdu, Türk milleti bu şekilde ikna edildi.
Fakat ABD’de yayın yapan savunma dergisi Defence News, yayınladığı bir haberde, İsrail’in son Gazze saldırısı sırasında Kürecik’teki radarın da parçası olduğu füze kalkanını denediğini belirtti. Uzmanlara göre, Gazze saldırısı sırasında İsrail’in füzesavar sistemi füze kalkanı ile bir bütünlük oluşturduğu için Kürecik radarı da devreye girdi.
Bizim siyasilerimiz “İsrail, radarın istihbaratını kullanmayacak” dedi, radarı ilk kullanan ülke İsrail oldu. Bu da radarın, füze sistemlerinin ve Patriotların İsrail için konuşlandırıldığını ispatlamaktadır. Sözde İsrail’e “one minute”, icraatta ise Filistinlilere “one minute”…
İşte taşeronluk böyle bir şey, ha bre tükürdüğünü yalarsın, hem dünyaya hem de kendi milletine rezil olup durursun.
Bu kadar taşeronluktan sonra eline ne geçer? Saddam’ın eline ne geçti? Daha şimdiden BOP için bizimkilerin alternatiflerini hazırlamaya başladılar bile… Mursi’ye dikkat edin.
Öyle ya sözde ve icraatta istikrar ancak söz ve fiil size aitse mümkün olabilir. Doğru olan neyse düşünür, taşınır ve de istişare eder onu hayata geçirmeye çalışırsınız. Eğer bir yanlışlık varsa da düzeltme yoluna gidersiniz.
Ama birilerine özellikle de ülkemiz üzerinde hesabı olanlara taşeronluk yapma anlayışına sahipseniz, sizi top gibi çevirirler, bir dediğiniz diğerini tutmaz ve sık sık tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız. Şimdi bu yaptığımız tespitleri örneklendirelim.
Başbakan Erdoğan, Endonezya ziyaretinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Sorulardan birisi de Reuters’a dayandırılan bir haberde gündem edilen Suriye sınırına Patriot füze sistemi kurulmasıyla alakalıydı.
Başbakan bu soruya şu cevabı verdi:
“Füzeyi alma noktasındaki karar verici makam biziz. Benim böyle bir şeyden haberim yok. Alım yapacaksak İcra Konseyi var, başkanı benim. Böyle bir şeyden haberimiz yok. Sağır duymaz uydurur cinsinden Reuters böyle bir haber yapıyor. NATO Genel Sekreteri’nin böyle bir talep olursa olumlu bakarız şeklinde yaklaşımı var. Ama böyle bir talebimiz olmamıştır. Para ödemek suretiyle Patriot alma durumunda, düşüncesinde değiliz” dedi.
Ve bu açıklamadan birkaç gün sonra Türkiye’nin resmi talebiyle NATO’dan Patriot füzeleri istendi. İki gün önce en üst düzeydeki karar mercii olan Başbakanımızın Patriotla ilgili hiçbir bilgisi yok, üstelik parayla satın alınmasına tamamen karşı ama bir anda resmi talepte bulunuluyor.
Bu kadar önemli bir meselede –mantar tabancası değil, füze alıyoruz- karar mercii olan Başbakanımızın iki önce haberi olmadığına göre, demek ki karar Türkiye’ye ait değil.
Birileri Türkiye’nin talep etmesini istedi, bizimkiler de apar topar talepte bulundu.
Böylece siyasilerimiz söz ile tükürdüğünü icraat ile yalamış oldu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik basın ve medya önüne çıkarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya gelen Patriotların tetiğinin Türkiye’de olacağını ilan etti.
Yine aradan birkaç gün geçti ve Patriotların sahibi NATO’nun en üst düzey ismi NATO Genel Sekreteri Rasmussen, “Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol sisteminde olacak” dedi.
Dahası, prosedürler uyarınca sistemin maliyetinin, Patriotları talep eden ve füzeleri yerleştiren ülkeler tarafından karşılandığını da sözlerine ekledi.
Yani hem parasını ödüyoruz, hem de düğmesi bizde değil.
Siyasilerimiz, Patriotların Suriye için alındığını ifade ettiler. Fakat yerleri tespit edecek olan NATO heyeti, çalışmalarını ilk olarak Suriye sınırıyla hiçbir alakası olmayan Malatya’dan başladı. Bu da gösteriyor ki, Patriotların geliş sebebi, Suriye ile ilgili bir mevzu değil, Malatya Kürecik’e yerleştirilen füze kalkanının radarının korunmasıymış.
Siyasilerimiz Malatya Kürecik’e kurulan radardan elde edilen istihbaratın İsrail’le paylaşılmayacağını söyleyip durdu, Türk milleti bu şekilde ikna edildi.
Fakat ABD’de yayın yapan savunma dergisi Defence News, yayınladığı bir haberde, İsrail’in son Gazze saldırısı sırasında Kürecik’teki radarın da parçası olduğu füze kalkanını denediğini belirtti. Uzmanlara göre, Gazze saldırısı sırasında İsrail’in füzesavar sistemi füze kalkanı ile bir bütünlük oluşturduğu için Kürecik radarı da devreye girdi.
Bizim siyasilerimiz “İsrail, radarın istihbaratını kullanmayacak” dedi, radarı ilk kullanan ülke İsrail oldu. Bu da radarın, füze sistemlerinin ve Patriotların İsrail için konuşlandırıldığını ispatlamaktadır. Sözde İsrail’e “one minute”, icraatta ise Filistinlilere “one minute”…
İşte taşeronluk böyle bir şey, ha bre tükürdüğünü yalarsın, hem dünyaya hem de kendi milletine rezil olup durursun.
Bu kadar taşeronluktan sonra eline ne geçer? Saddam’ın eline ne geçti? Daha şimdiden BOP için bizimkilerin alternatiflerini hazırlamaya başladılar bile… Mursi’ye dikkat edin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
















































































