Afrin Operasyonuna eleştiriler getiren 2 kurum; Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Odası, Cumhurbaşkanı'nın en hafif ifade ile hışmına uğradı, biliyorsunuz. Hükümet, artık ortağı demezsek eksik kalacak MHP ile birlikte bu 2 kuruluşun isminin önündeki Türk ve Türkiye kelimesinin çıkarılmasına karar verdi.
Ardından Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında "Kim Türk, Türk Milleti ne zaman oluştu?" gibi daha yapısal ama bir boyutu ile de çok utanılacak bir tartışma başladı. Utanılacak bir tartışma çünkü 80 milyonu yönetenlerin hâlâ Türk ve Türk milleti kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda mutabakat oluşturamaması, insanın anasını babasını bilmemesi gibi ontolojik bir ayıptır. Açıkçası eğer bu 2 liderden yola çıkarsak millet olma yolunda bir arpa boyu adım atamadığımız ve millet olma sürecinde ciddi sorunlarımızın olduğuna işaret eder.
Allah'tan bu durum yöneticilerimizin zihinsel ya da kimya sorunları ile ilgilidir. Yoksa bu millet 5000 yıllık tarihi ile ve en son Atatürk ile yenilenen tarifi ile hiç kimsenin millet olma hesabı soramayacağı bir zenginliğe ve derinliğe sahiptir.
Eğer bu millet Türk olmaktan yana hesaba çekilecek ise vay halimize. Eğer öyleyse, gerçekten öyleyse bu toplantıları bitirelim, yazıları sonlandıralım, umudu deveye yükleyip dağlara çekilelim, konuşmayalım ve sadece ağlayalım.
Çünkü Türk'ün bir kimlik ve tarif sorunu yok, olamaz! Olsa olsa bu kimlik sorunu bir millet değil, bir devlet kimliği sorunudur ve bu sorunun sebebi de bellidir: "Kendilerini bu milletle aidiyet, hiç değilse akrabalık duygusu içinde hissetmeyen siyaset sınıfı, varsa aydın sınıfı!"
Türk'ün kimlik sorunu kendisinin ne olduğunu tanımlama noktasında baş gösteren bir sorun değildir. Bu milletin varlığını, tarihini, dilini, İnancını kanıtlamak gibi bir derdi hiç olmadı, olmayacak da. Kendini ispat için uydurması gereken tek manzume, yazması gereken tek sözcük ve atması gereken tek bir taş yok!
Ben bunun somut örneğiyim: Çerkes kökenliyim. Dedem Kafkasya, Babam Rumeli, amcalarım Suriye ve ben Anadolu doğumluyum. Dedem devletin daveti ile Hıristiyanlara karşı savaşmak üzere Balkanlara geldi, Babam Rumeli'de doğdu. Balkan Savaşlarının kaybı ile birlikte yola çıktılar önce Suriye'ye geldiler, amcalarımın bir kısmı orada kaldı, babam dedemle birlikte Anadolu'ya geldi ve ben Anadolu'da doğdum. Gönüllü olarak bu topraklarda yaşadım ve inşallah da burada vatanımda ona hizmet ederek öleceğim!
Türk Milleti işte bu!
Türk 1000 yıldır Anadolu yaylasında yaşıyor! Bunu hiç kimsenin söküp atmaya gücü yetmez. Hile ile, desise ile, taktik ile karnından konuşarak filan bu gerçek değiştirilemez. Bunu yapmaya kalkanlar 'cim karnı'nda nokta kalırlar!
Yarın meselenin künhüne gireceğiz.
Ardından Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında "Kim Türk, Türk Milleti ne zaman oluştu?" gibi daha yapısal ama bir boyutu ile de çok utanılacak bir tartışma başladı. Utanılacak bir tartışma çünkü 80 milyonu yönetenlerin hâlâ Türk ve Türk milleti kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda mutabakat oluşturamaması, insanın anasını babasını bilmemesi gibi ontolojik bir ayıptır. Açıkçası eğer bu 2 liderden yola çıkarsak millet olma yolunda bir arpa boyu adım atamadığımız ve millet olma sürecinde ciddi sorunlarımızın olduğuna işaret eder.
Allah'tan bu durum yöneticilerimizin zihinsel ya da kimya sorunları ile ilgilidir. Yoksa bu millet 5000 yıllık tarihi ile ve en son Atatürk ile yenilenen tarifi ile hiç kimsenin millet olma hesabı soramayacağı bir zenginliğe ve derinliğe sahiptir.
Eğer bu millet Türk olmaktan yana hesaba çekilecek ise vay halimize. Eğer öyleyse, gerçekten öyleyse bu toplantıları bitirelim, yazıları sonlandıralım, umudu deveye yükleyip dağlara çekilelim, konuşmayalım ve sadece ağlayalım.
Çünkü Türk'ün bir kimlik ve tarif sorunu yok, olamaz! Olsa olsa bu kimlik sorunu bir millet değil, bir devlet kimliği sorunudur ve bu sorunun sebebi de bellidir: "Kendilerini bu milletle aidiyet, hiç değilse akrabalık duygusu içinde hissetmeyen siyaset sınıfı, varsa aydın sınıfı!"
Türk'ün kimlik sorunu kendisinin ne olduğunu tanımlama noktasında baş gösteren bir sorun değildir. Bu milletin varlığını, tarihini, dilini, İnancını kanıtlamak gibi bir derdi hiç olmadı, olmayacak da. Kendini ispat için uydurması gereken tek manzume, yazması gereken tek sözcük ve atması gereken tek bir taş yok!
Ben bunun somut örneğiyim: Çerkes kökenliyim. Dedem Kafkasya, Babam Rumeli, amcalarım Suriye ve ben Anadolu doğumluyum. Dedem devletin daveti ile Hıristiyanlara karşı savaşmak üzere Balkanlara geldi, Babam Rumeli'de doğdu. Balkan Savaşlarının kaybı ile birlikte yola çıktılar önce Suriye'ye geldiler, amcalarımın bir kısmı orada kaldı, babam dedemle birlikte Anadolu'ya geldi ve ben Anadolu'da doğdum. Gönüllü olarak bu topraklarda yaşadım ve inşallah da burada vatanımda ona hizmet ederek öleceğim!
Türk Milleti işte bu!
Türk 1000 yıldır Anadolu yaylasında yaşıyor! Bunu hiç kimsenin söküp atmaya gücü yetmez. Hile ile, desise ile, taktik ile karnından konuşarak filan bu gerçek değiştirilemez. Bunu yapmaya kalkanlar 'cim karnı'nda nokta kalırlar!
Yarın meselenin künhüne gireceğiz.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021