Tarih 2003 olsaydı ve Sayın Erdoğan'ın televizyonlardan; "Ey Batı! Kimsin sen ya! Kimsin sen. Bakıyoruz, 'müzakereleri durdururuz', geç kaldınız ya. Hemen kararınızı verin?" şeklinde batıya koyduğu postayı izleseydim, inanmasam bile heyecanlanırdım.
Ama şimdi tarih 2016 ve Sayın Erdoğan, 'Ey Batı, sen kimsin ya' diyor. Baştan söyleyeyim Sayın Erdoğan, Batı hakkındaki söylemlerinde ciddi ise yalnızdır, tek başınadır.
Daha birkaç ay evvel öğlen haberlerinde yine bu söylemleri duymuştuk Sayın Erdoğan'dan. Akşam haberlerinde ise AB Bakanı'nın, "AB hedefinden asla vazgeçmeyeceğiz" açıklamalarını dinlemiştik.
Yine öyle oldu. Sayın Erdoğan, "Sen kimsin" postasını sabah koydu. Akşam ise Mehmet Şimşek'in, "AB ile ilgili olarak, "Bana ister katılın ister katılmayın, AB'den kopmuş bir Türkiye'nin dünya algısı 3'üncü dünya ülkesidir" açıklamalarını dinledik.
Artık bu oyuna, orta oyunu mu dersiniz, aksiyon film mi dersiniz, yoksa bitmek bilmeyen bir dizi mi bilmem. Ama ortada açıkça bir oyun var ve milletimiz bu oyunu maalesef heyecanlanarak izliyor.
Hemen soralım; Türkiye, Batı'ya posta koyabilir mi?
Eğer merkez bankamızdaki rezerv para dolar değil de TL olsaydı ve senyoraj hakkımızı kullanabiliyor olsaydık, evet.
Eğer milli bir sanayimiz olsaydı, evet.
Eğer tarım ve hayvancılığımız milli olsaydı, evet.
Eğer ilaç sanayimiz yerli olsaydı, evet.
Eğer madenlerimizi kendi elimiz ile çıkarıyor olsaydık, evet.
Eğer komşularımız ile gerçek dost ve Rusya, Çin, Hindistan gibi dünya nüfusunun yarısına sahip ülkeler ile karşılıklı menfaat esasına dayalı ticari, siyasi ve askeri anlaşmalarımız olsaydı, evet.
Yani tam bağımsız bir ülke olsaydık, evet. Ama değiliz. Onun için bu posta oyunu ancak posta kutusunda kalır.
Bakın, Türkiye'deki bankaların sermayesinin % 66'sı yabancı sermaye?
İhracatımızın % 55'i Batı'ya ve bu ihracat miktarı yaklaşık 80 milyar dolar. (2015 yılında ihracat rakamımız bir önceki yıla göre yüzde 8,56 azalarak 157 milyar 390 milyon dolardan 143 milyar 921 milyon dolara geriledi.)
İthalatımızda Batı'dan. Batı'nın ithalattaki payı yaklaşık % 52. Yani 110 milyar dolar civarında. (Gümrük ve Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2015'te ithalat 207 milyar 61 milyon dolar.)
Sonra son 14 yılda teslimiyet seviyesine çıkan Avrupa ilişkileri ortada.
Düşünsenize yöneticilerimizin yerli malı bir makam arabası bile yok.
Milletin parasıyla yapılan sarayın döşemelerinden klozetine kadar hepsi Avrupa malı.
Başta devlet erkânı olmak üzere parası olanlar çocuklarını daha iyi okusunlar diye Avrupa'ya gönderiyor.
Böyle vahim bir tabloda Avrupa'ya posta koyacaksın. Olacak iş mi? Ha! Laf olarak koyarsın. Ama alır, süsler ve iade ederler.
Tabi yine biz gâvura muhtaç değiliz, tezek yakarız, boş ekmek yeriz vs. mantığını sloganlaştıranlar olabilir.
Yok, yapamazsınız. O 'ruh' Çanakkale'de kaldı. Sakarya'da, Büyük Taarruz'da kaldı. Hala 77'leri, gaz, yağ kuyruklarını anlatıp, bugünkü haline şükrederek siyasilere sarılanlar 2016'da tezek filan yakmaz.
Türkiye'yi, Avrupa'ya karşı güçlü kılan tek şey stratejik konumumuzdur. Onu da NATO sayesinde ellerinde tutuyorlar.
Başta da dediğim gibi, 'Ey Batı sen kimsin!' demek için tam bağımsız bir ülke olmamamız lazım. Bir de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in dediği gibi "Korktukları şey olun! Türk olun" mantığını ortaya koymamız lazım.
Ama şimdi tarih 2016 ve Sayın Erdoğan, 'Ey Batı, sen kimsin ya' diyor. Baştan söyleyeyim Sayın Erdoğan, Batı hakkındaki söylemlerinde ciddi ise yalnızdır, tek başınadır.
Daha birkaç ay evvel öğlen haberlerinde yine bu söylemleri duymuştuk Sayın Erdoğan'dan. Akşam haberlerinde ise AB Bakanı'nın, "AB hedefinden asla vazgeçmeyeceğiz" açıklamalarını dinlemiştik.
Yine öyle oldu. Sayın Erdoğan, "Sen kimsin" postasını sabah koydu. Akşam ise Mehmet Şimşek'in, "AB ile ilgili olarak, "Bana ister katılın ister katılmayın, AB'den kopmuş bir Türkiye'nin dünya algısı 3'üncü dünya ülkesidir" açıklamalarını dinledik.
Artık bu oyuna, orta oyunu mu dersiniz, aksiyon film mi dersiniz, yoksa bitmek bilmeyen bir dizi mi bilmem. Ama ortada açıkça bir oyun var ve milletimiz bu oyunu maalesef heyecanlanarak izliyor.
Hemen soralım; Türkiye, Batı'ya posta koyabilir mi?
Eğer merkez bankamızdaki rezerv para dolar değil de TL olsaydı ve senyoraj hakkımızı kullanabiliyor olsaydık, evet.
Eğer milli bir sanayimiz olsaydı, evet.
Eğer tarım ve hayvancılığımız milli olsaydı, evet.
Eğer ilaç sanayimiz yerli olsaydı, evet.
Eğer madenlerimizi kendi elimiz ile çıkarıyor olsaydık, evet.
Eğer komşularımız ile gerçek dost ve Rusya, Çin, Hindistan gibi dünya nüfusunun yarısına sahip ülkeler ile karşılıklı menfaat esasına dayalı ticari, siyasi ve askeri anlaşmalarımız olsaydı, evet.
Yani tam bağımsız bir ülke olsaydık, evet. Ama değiliz. Onun için bu posta oyunu ancak posta kutusunda kalır.
Bakın, Türkiye'deki bankaların sermayesinin % 66'sı yabancı sermaye?
İhracatımızın % 55'i Batı'ya ve bu ihracat miktarı yaklaşık 80 milyar dolar. (2015 yılında ihracat rakamımız bir önceki yıla göre yüzde 8,56 azalarak 157 milyar 390 milyon dolardan 143 milyar 921 milyon dolara geriledi.)
İthalatımızda Batı'dan. Batı'nın ithalattaki payı yaklaşık % 52. Yani 110 milyar dolar civarında. (Gümrük ve Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2015'te ithalat 207 milyar 61 milyon dolar.)
Sonra son 14 yılda teslimiyet seviyesine çıkan Avrupa ilişkileri ortada.
Düşünsenize yöneticilerimizin yerli malı bir makam arabası bile yok.
Milletin parasıyla yapılan sarayın döşemelerinden klozetine kadar hepsi Avrupa malı.
Başta devlet erkânı olmak üzere parası olanlar çocuklarını daha iyi okusunlar diye Avrupa'ya gönderiyor.
Böyle vahim bir tabloda Avrupa'ya posta koyacaksın. Olacak iş mi? Ha! Laf olarak koyarsın. Ama alır, süsler ve iade ederler.
Tabi yine biz gâvura muhtaç değiliz, tezek yakarız, boş ekmek yeriz vs. mantığını sloganlaştıranlar olabilir.
Yok, yapamazsınız. O 'ruh' Çanakkale'de kaldı. Sakarya'da, Büyük Taarruz'da kaldı. Hala 77'leri, gaz, yağ kuyruklarını anlatıp, bugünkü haline şükrederek siyasilere sarılanlar 2016'da tezek filan yakmaz.
Türkiye'yi, Avrupa'ya karşı güçlü kılan tek şey stratejik konumumuzdur. Onu da NATO sayesinde ellerinde tutuyorlar.
Başta da dediğim gibi, 'Ey Batı sen kimsin!' demek için tam bağımsız bir ülke olmamamız lazım. Bir de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in dediği gibi "Korktukları şey olun! Türk olun" mantığını ortaya koymamız lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025