Önceki akşam saat 18.06'da Lübnan'ın başkenti Beyrut'tan gelen acı haber tüm dünyanın gündemine oturdu.
100'ü aşkın ölümün yaşandığı 4 bini aşkın yaralının olduğu açıklanan elim olayın bilançosunun çok daha ağır olduğu belirtiliyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş yaşanan olayla ilgili olarak çok anlamlı bir mesaj yayımladı. Mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Gönlümüz sizinle Beyrut. Tarih boyunca mazlumun yanında bulunmuş Türk milletine ve devletimize yakışan ulusal yas ilan etmektir."
Gerçekten de bir İslam ülkesinde öylesine büyük can kayıplarının yaşandığı bir atmosferde başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerinin yas ilan etmesi gerekmektedir.
Olayın nedenleri ve sonuçları konusunda bir değerlendirme yapmak gerekirse:
Öncelikle Lübnan gibi İsrail'in en korkulu rüyası olan bir ülkede yaşanan böylesine geniş çaplı patlamaların bir tesadüf ya da kaza olmayacağını belirtmemiz gerekir.
İslam dünyasını kan gölüne çevirmenin bahanesi olarak üretilen 11 Eylül saldırıları tesadüf olmadığı gibi…
CNN International'ın haberine göre söz konusu patlamayı terör örgütü DEAŞ üstlendi.
ABD Başkanı Trump, "Askeri uzmanlar bana Beyrut'taki patlamanın bir tür bomba olduğunu söyledi. Muhtemelen bir saldırıydı" ifadelerini kullandı.
Ateş olmayan yerden duman yükselmez.
ABD'nin geleceğe dair planlarını deşifre eden Simpsons çizgi dizisinde Beyrut'taki bu patlama gündem edilmiş. Dizideki bu kısım sosyal medyada yoğun bir şekilde paylaşıldı.
Dizinin bir bölümünde Homer Simpson depodan patlayıcı satın alıyor ve eve götürdüğü patlayıcıyı yanlışlıkla yakıyor ve tüm şehir alevler altında kalıyor.
Simpsonlar ne hikmetse daha önce 11 Eylül saldırılarını da bilmişti(!)
Hatta Trump'ın başkan seçileceğini de…
Sizce bunlar sadece bir öngörü mü, yoksa daha önce planlananların hayata geçirilmesi mi? ABD'den bu kadar isabetli öngörüler beklemek safdillik olur.
Beyrut'ta bu dönemde patlamanın bir anlamı var.
Çünkü Lübnan'ı bugün yöneten irade İsrail'in korkulu rüyası Hizbullah…
Bildiğiniz gibi Hizbullah Lübnan'da hem geniş bir desteği olan siyasi bir parti, hem de Lübnan'ın askeri gücü…
Başta ABD-İsrail ikilisi olmak üzere Batılı ülkeler, Hizbullah Lübnan'ı yönetmeye başlayınca hemen ekonomik ambargoları uygulamaya başladılar.
Askeri konularda Hizbullah'a karşı büyük bir yenilgi yaşayan bir varlık gösteremeyen bu güçler, ekonomik yaptırım ve baskılarla, Lübnan halkını şu anki yönetime yani Hizbullah'a karşı kışkırtmaya çalışıyorlar.
Bu gelişmeler yaşanırken, şimdi de böylesine büyük bir patlama…
Sizce hiç tesadüf olabilir mi?
Hizbullah'ın da içinde olduğu "Direniş" hareketi iktidar koltuğuna oturunca, İsrail Lübnan'a birçok tehditler savurmuştu. Bundan sonra bölgede yaşanan tüm gelişmelerden sadece Hizbullah'ı değil, Lübnan devletini de sorumlu tutacağını belirtmişlerdi.
Bu kadar baskı, bu kadar tehditten sonra böylesine büyük patlamanın sadece bir kaza olduğunu söylemek elbette ki sınırları zorluyor.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın terör olayları ile ilgili son derece önemli tarihi bir tespiti vardı: "Bir terör eyleminden en çok kim ya da kimler menfaat elde ediyorsa, o eylemi gerçekleştirenler onlardır."
Yapılan kara propagandalara bakılırsa, daha şimdiden Lübnan'ın mevcut hükümeti ve Hizbullah hedef tahtasına oturtulmak isteniyor.
Gelişmelerden menfaat elde edenler ortada…
Tekrar Lübnan halkına geçmiş olsun; ölen Müslüman kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024