Son bir hafta içinde Türkiye'nin en kuzeyinde, Artvin-Yusufeli-Akçaabat üçgeninde ziyaretlerde bulunduk. Ülkeyi
Ankara-İstanbul hattından üstelik de medya üzerinden işleyenler için tavsiye ederiz, halkın arasına karışsınlar ve gerçek manzara-i umumiye-yi buralardan izlesinler.
İbrahim Berk dostumuzla birlikte gerçekleştirdiğimiz seyahatlerin bir bölümüne, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar BAŞ bey de iştirak ettiler. Özellikle Prof. Dr. Baş'ın Yusufeli programı için ne söylesek, ne yazsak azdır.
8 saatlik karla kaplı yolda dans eden arabamızdan mı bahsetsek, yoksa Artvin'den sonra 20 metre genişlikte bir vadiden üstelik kenarından Çoruh'un da aktığı iki dağın arasında devam eden 58 kilometrelik tekdüze yolu 3 saatte katedişimizden mi? Ama en önemlisi galiba şu:
Tarihinde ilk kez Yusufeli bir siyasi partinin Genel Başkanı tarafından ziyaret edildi. Ve biz bu tarihi ana tanıklık ettik.
Yusuf yüzlü insanlar
Yusufeli 6 bin nüfuslu "Yusuf yüzlü" insanlarla dolu hakiki bir Anadolu toprağı...
Prof. Dr. Baş ve arkadaşlarını Yusufelililer, bir annenin çocuğunu bağrına basması gibi kucakladılar. Galiba o akşamda yok yoktu. 100 araçlık bir konvoyla karşılanmaktan tutun da, ilçe meydanında yaşanan "düğün gibi" muhabbete, ikramlardan uğurlamadaki ihtişama kadar hakikaten "yok'un yok olduğu" bir program yaşadık. Yusufeli üstüne düşeni yerine getirdi. İlk kez kendisini ziyarete gelen bir Genel Başkanı hani deyim yerindeyse şanına layık bir şekilde ağırladı. BTP Genel Başkanı "Yusufeliler kendilerini ne kadar sevdiğimi ah bir bilseler" derken, galiba bu güzel buluşmanın yaşanacağının da işaretini veriyordu.
Yusufeli'ndeyiz çünkü...
BTP Genel Başkanı'nın onca yolu aşarak, demir çelik, demir asa yola düşmesi gerçekten rde çok önemli...
Yusufeli'nde bir vatandaşın "Hocam projelerinizi biliyoruz. Sizi yakından izliyoruz. Fakat ülkeyi ayakları üzerinde dikecek bu siyasete, yabancılar izin verecek mi?" sorusuna Baş'ın verdiği cevap tüm yorgunluğu unutturacak cinstendi.
Şöyle cevap veriyordu BTP lideri: "Eğer biz dışarıdan icazet yarışına girseydik, dediğiniz doğruydu. Bize izin vermezlerdi. O zaman bizim de zaten Yusufeli'ne gelmemize gerek kalmazdı. BTP kadroları ve programı iznini, icazetini bu vatan topraklarında, Yusufeli'nde arıyor."
BTP Genel Başkanı'nın Kuran Kursu, başörtüsü bağlamında söylediği şu sözlerin de altını çizmek gerekiyor: "Başörtüsüne, Kuran Kursuna izin vermeyenler Türk siyasetinin icazet aldığı yabancılardır. Kimse sizin kafanızı karıştırmasın, gönlünüzü bulandırmasın".
Yıldırım Başkan
BTP Genel Başkanı Yusufeli'nde, Yusufeli Belediye Başkanını da açıkladı: İbrahim Yıldırım
Bir kaç cümle de İbrahim Yıldırım Bey'den bahsedelim isterseniz.
Yıldırım Bey gerçekten, ismiyle müsemma Yıldırım gibi bir adam. Yüreğine, bileğine, imanına güçlü bir delikanlı.
Yusufeli'ne güreşte Türkiye şampiyonluğu kazandırmış. Üstelik ilçenin tek güreş minderini elinden aldıkları anda, talebelerini bu kez betonda çalıştırarak hazırlamış. Ve 6 bin nüfuslu ilçenin takımını Türkiye birinciliği tahtına oturtmuş.
Şimdi de "İlçeme yapacağım belediye hizmetiyle, bir şampiyonluk daha kazandıracağım" diyor, başka bir şey demiyor.
Genel Başkan Baş'ın "28 Mart'ta İbrahim Bey'i Belediye Başkanı olarak geri almak üzere size teslim ediyorum" dediği gecede, Yıldırım 10-12 maddelik bir proje paketi açıkladı ki parmak ısırmamak mümkün değil.
Gençleri üniversiteye taşıyacak "bedava dershaneden", "hayvancılık tesislerine" kadar yok yok.
35 yıldır "ha yapıldı, ha yapılacak" tehdidiyle baraj sularının altında kalma tehlikesi yaşayan Yusueli için, İbrahim Yıldırım'ın cazip mi cazip projeleri var.
Biz şimdilik bu kadarını söylemekle yetinelim.
Bir haftalık gezimizden bahsederken Keskin Kardeşlerin en büyüğü Nuri Bey'den, küçükleri Mürsel'e kadar, Fahri Akyüz'e kadar çok şeyi anlatmamız gerekiyor.
Hasan Barutçu'nun usta şoförlüğünü, gece yemeklerini ve zengin ikramını eklememiz gerekiyor.
Ömer Turan'ın neşeli yolculuğunu, İsmail Hakkı Ergan'ın "çok özel misafirperverliğini" de unutmamız gerekiyor.
Anadolu, açıkçası her zamanki gibi yine "Anadolu..."
Sevr'in Türkiye'sini Bağımsız Türkiye'ye çeviren bu topraklar, yine ve inşallah bu son kutlu seferini de başarıya ulaştıracak.
Herşey O'na doğru akıyor. İşte İstanbul dışına çıkmanın ve ülkeyi Anadolu'dan, bu topraklardan bakmanın ve görmenin faydaları...
Ankara-İstanbul hattından üstelik de medya üzerinden işleyenler için tavsiye ederiz, halkın arasına karışsınlar ve gerçek manzara-i umumiye-yi buralardan izlesinler.
İbrahim Berk dostumuzla birlikte gerçekleştirdiğimiz seyahatlerin bir bölümüne, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar BAŞ bey de iştirak ettiler. Özellikle Prof. Dr. Baş'ın Yusufeli programı için ne söylesek, ne yazsak azdır.
8 saatlik karla kaplı yolda dans eden arabamızdan mı bahsetsek, yoksa Artvin'den sonra 20 metre genişlikte bir vadiden üstelik kenarından Çoruh'un da aktığı iki dağın arasında devam eden 58 kilometrelik tekdüze yolu 3 saatte katedişimizden mi? Ama en önemlisi galiba şu:
Tarihinde ilk kez Yusufeli bir siyasi partinin Genel Başkanı tarafından ziyaret edildi. Ve biz bu tarihi ana tanıklık ettik.
Yusuf yüzlü insanlar
Yusufeli 6 bin nüfuslu "Yusuf yüzlü" insanlarla dolu hakiki bir Anadolu toprağı...
Prof. Dr. Baş ve arkadaşlarını Yusufelililer, bir annenin çocuğunu bağrına basması gibi kucakladılar. Galiba o akşamda yok yoktu. 100 araçlık bir konvoyla karşılanmaktan tutun da, ilçe meydanında yaşanan "düğün gibi" muhabbete, ikramlardan uğurlamadaki ihtişama kadar hakikaten "yok'un yok olduğu" bir program yaşadık. Yusufeli üstüne düşeni yerine getirdi. İlk kez kendisini ziyarete gelen bir Genel Başkanı hani deyim yerindeyse şanına layık bir şekilde ağırladı. BTP Genel Başkanı "Yusufeliler kendilerini ne kadar sevdiğimi ah bir bilseler" derken, galiba bu güzel buluşmanın yaşanacağının da işaretini veriyordu.
Yusufeli'ndeyiz çünkü...
BTP Genel Başkanı'nın onca yolu aşarak, demir çelik, demir asa yola düşmesi gerçekten rde çok önemli...
Yusufeli'nde bir vatandaşın "Hocam projelerinizi biliyoruz. Sizi yakından izliyoruz. Fakat ülkeyi ayakları üzerinde dikecek bu siyasete, yabancılar izin verecek mi?" sorusuna Baş'ın verdiği cevap tüm yorgunluğu unutturacak cinstendi.
Şöyle cevap veriyordu BTP lideri: "Eğer biz dışarıdan icazet yarışına girseydik, dediğiniz doğruydu. Bize izin vermezlerdi. O zaman bizim de zaten Yusufeli'ne gelmemize gerek kalmazdı. BTP kadroları ve programı iznini, icazetini bu vatan topraklarında, Yusufeli'nde arıyor."
BTP Genel Başkanı'nın Kuran Kursu, başörtüsü bağlamında söylediği şu sözlerin de altını çizmek gerekiyor: "Başörtüsüne, Kuran Kursuna izin vermeyenler Türk siyasetinin icazet aldığı yabancılardır. Kimse sizin kafanızı karıştırmasın, gönlünüzü bulandırmasın".
Yıldırım Başkan
BTP Genel Başkanı Yusufeli'nde, Yusufeli Belediye Başkanını da açıkladı: İbrahim Yıldırım
Bir kaç cümle de İbrahim Yıldırım Bey'den bahsedelim isterseniz.
Yıldırım Bey gerçekten, ismiyle müsemma Yıldırım gibi bir adam. Yüreğine, bileğine, imanına güçlü bir delikanlı.
Yusufeli'ne güreşte Türkiye şampiyonluğu kazandırmış. Üstelik ilçenin tek güreş minderini elinden aldıkları anda, talebelerini bu kez betonda çalıştırarak hazırlamış. Ve 6 bin nüfuslu ilçenin takımını Türkiye birinciliği tahtına oturtmuş.
Şimdi de "İlçeme yapacağım belediye hizmetiyle, bir şampiyonluk daha kazandıracağım" diyor, başka bir şey demiyor.
Genel Başkan Baş'ın "28 Mart'ta İbrahim Bey'i Belediye Başkanı olarak geri almak üzere size teslim ediyorum" dediği gecede, Yıldırım 10-12 maddelik bir proje paketi açıkladı ki parmak ısırmamak mümkün değil.
Gençleri üniversiteye taşıyacak "bedava dershaneden", "hayvancılık tesislerine" kadar yok yok.
35 yıldır "ha yapıldı, ha yapılacak" tehdidiyle baraj sularının altında kalma tehlikesi yaşayan Yusueli için, İbrahim Yıldırım'ın cazip mi cazip projeleri var.
Biz şimdilik bu kadarını söylemekle yetinelim.
Bir haftalık gezimizden bahsederken Keskin Kardeşlerin en büyüğü Nuri Bey'den, küçükleri Mürsel'e kadar, Fahri Akyüz'e kadar çok şeyi anlatmamız gerekiyor.
Hasan Barutçu'nun usta şoförlüğünü, gece yemeklerini ve zengin ikramını eklememiz gerekiyor.
Ömer Turan'ın neşeli yolculuğunu, İsmail Hakkı Ergan'ın "çok özel misafirperverliğini" de unutmamız gerekiyor.
Anadolu, açıkçası her zamanki gibi yine "Anadolu..."
Sevr'in Türkiye'sini Bağımsız Türkiye'ye çeviren bu topraklar, yine ve inşallah bu son kutlu seferini de başarıya ulaştıracak.
Herşey O'na doğru akıyor. İşte İstanbul dışına çıkmanın ve ülkeyi Anadolu'dan, bu topraklardan bakmanın ve görmenin faydaları...
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021