Baştan söyleyeyim, bu yazı geç kalmış bir yazıdır! Ama güncelliğini de hiç kaybetmeyecek bir yazıdır.
Şimdi soruyorsunuz nedir bu homoekonomikus, diye? Sayın Erdoğan kullanıncaya kadar bende bilmiyordum. Millette bilmiyormuş. Homoekonomikus bir anda google'de en çok aranan kelimeler içinde bulmuş kendini.
Homoekonomikus, bireyin özellikle ekonomik olarak sadece kendi faydasını düşünerek karar vermesi, alması demekmiş. Bu tip insanlar tüm davranışlarını, düşüncelerini kendi ekonomik çıkarları üzerinde düzenlerlermiş.
Özellikle son günlerde ısrarla 'yerli ve milli' kavramlarını dilinden düşürmeyen Sayın Erdoğan bu kelimeyi neden kullandı?
Veya bu kelimenin 'yerli ve milli' bir karşılığını neden kullanmadı? Oysa bizim dilimizde bu kelimenin karşılığı hatta fazlası olan onlarca kelime ve kavram var. Mesela cimri, eli sıkı, bencil, varyemez, pinti, bitli, cebi akrepli gibi.
Biraz daha genişletirsek; Kan emeci, emek hırsızı, alın teriyle abdest alan (lar) diyebiliriz.
Özetle ise; komşusu aşken tok yatan veya yatanlar.
Sayın Erdoğan, Uluslararası 8'inci İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı'nda epeyce uzun cümlelerin ardından; "Bizim anlayışımda insan, homoekonomikus değildir" dedi.
Türkiye'ye, ülkemize yönetenlere, milletimize ve bu kelimenin anlamlarına bakınca epeyce güldüm. Hani ağlanacak hale gülmek, derler ya, işte o cinsten.
AKP döneminde homoekonomikuslar zirve yapmış. Bakın! 2002 yılında Türkiye'nin 5 tane dolar milyarderi varken 2014 yılı itibarıyla bu sayı 37'ye çıkmış ve Türkiye dolar milyarderi sıralamasında dünyada 9. Sırada.
Milyoner sayısı ise dört binden Ekim 2015 itibarıyla 91 bin 911 kişiye çıkmış. Bu kişilerin hesaplarındaki para 581 milyar 148 milyon lira. Milyarderleri de katınca neredeyse Türkiye bütçesi.
Ne var bunda, diyenlere; 'sus seni gidi homoekonomikus' deyin. Neden mi? Nedenini AKP'nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan alalım. Bakanlık, 10 bin 578 hanede yaptırdığı ve Şubat 2013'te internette paylaşılan raporu aynen şöyle;
Ülkemizde ailelerin yüzde 1,2'sinin aylık geliri 5.600 TL ve üzeri.
Ailelerin yüzde 3,8'inin aylık geliri 3.200-5.500 TL arası.
Ailelerin yüzde 16,5'inin aylık geliri 1.900-3.000 TL arası.
Ailelerin yüzde 16,9'unun aylık geliri 1.250- 1.870 TL arası.
Ailelerin yüzde 23,1'inin aylık geliri 815-1.200 TL arası.
Ailelerin yüzde 32,1'inin aylık geliri 450-810 TL arası.
Ailelerin yüzde 6,4'ünün aylık geliri 430 TL civarında.
Diyeceksiniz ki! O raporun üzerinden 3 yıl geçti. Evet, geçti ama gelen, geçeni arattı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin verilerine göre yılın (2016) ilk üç aylık döneminde, bireylerin kredi kartı ve bireysel kredi borçları nedeniyle açılan dava sayısı, geçen yılın aynı dönemindeki 466 binden, yüzde 6.0 artışla 494 bine yükseldi.
Neden bu kadar dava açılıyor? Çünkü milletimiz kartla geçiniyor. Milletin bankalara borcu 4 yüz katrilyon. Geliri, gideri karşılamadığı için bankaya koşuyor. Bankaya ödeyemediği için de adliye koridorlarında koşuyor.
Yani birileri çok iyi (!) homoekonomikusluk yaparken çoğunluk sefaleti yaşıyor.
Peki, devletimizi yönetenler homoekonomikus mu? Bence evet. Hem de dabulü evet. Sonradan kazanılan milyarlar, saraylar, yatlar, deniz filoları, villalar, çerez parası (!) zırhlı araçları vs. düşününce, 3 yüz bin TL'lik makam aracını beğenmeyen belediye başkanlarına bakınca hem de ne homoekonomikuslarmış, diyorum.
Onun için siz siz olun başında 'homo' olan her canlıdan kendinizi koruyun.
Şimdi soruyorsunuz nedir bu homoekonomikus, diye? Sayın Erdoğan kullanıncaya kadar bende bilmiyordum. Millette bilmiyormuş. Homoekonomikus bir anda google'de en çok aranan kelimeler içinde bulmuş kendini.
Homoekonomikus, bireyin özellikle ekonomik olarak sadece kendi faydasını düşünerek karar vermesi, alması demekmiş. Bu tip insanlar tüm davranışlarını, düşüncelerini kendi ekonomik çıkarları üzerinde düzenlerlermiş.
Özellikle son günlerde ısrarla 'yerli ve milli' kavramlarını dilinden düşürmeyen Sayın Erdoğan bu kelimeyi neden kullandı?
Veya bu kelimenin 'yerli ve milli' bir karşılığını neden kullanmadı? Oysa bizim dilimizde bu kelimenin karşılığı hatta fazlası olan onlarca kelime ve kavram var. Mesela cimri, eli sıkı, bencil, varyemez, pinti, bitli, cebi akrepli gibi.
Biraz daha genişletirsek; Kan emeci, emek hırsızı, alın teriyle abdest alan (lar) diyebiliriz.
Özetle ise; komşusu aşken tok yatan veya yatanlar.
Sayın Erdoğan, Uluslararası 8'inci İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı'nda epeyce uzun cümlelerin ardından; "Bizim anlayışımda insan, homoekonomikus değildir" dedi.
Türkiye'ye, ülkemize yönetenlere, milletimize ve bu kelimenin anlamlarına bakınca epeyce güldüm. Hani ağlanacak hale gülmek, derler ya, işte o cinsten.
AKP döneminde homoekonomikuslar zirve yapmış. Bakın! 2002 yılında Türkiye'nin 5 tane dolar milyarderi varken 2014 yılı itibarıyla bu sayı 37'ye çıkmış ve Türkiye dolar milyarderi sıralamasında dünyada 9. Sırada.
Milyoner sayısı ise dört binden Ekim 2015 itibarıyla 91 bin 911 kişiye çıkmış. Bu kişilerin hesaplarındaki para 581 milyar 148 milyon lira. Milyarderleri de katınca neredeyse Türkiye bütçesi.
Ne var bunda, diyenlere; 'sus seni gidi homoekonomikus' deyin. Neden mi? Nedenini AKP'nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan alalım. Bakanlık, 10 bin 578 hanede yaptırdığı ve Şubat 2013'te internette paylaşılan raporu aynen şöyle;
Ülkemizde ailelerin yüzde 1,2'sinin aylık geliri 5.600 TL ve üzeri.
Ailelerin yüzde 3,8'inin aylık geliri 3.200-5.500 TL arası.
Ailelerin yüzde 16,5'inin aylık geliri 1.900-3.000 TL arası.
Ailelerin yüzde 16,9'unun aylık geliri 1.250- 1.870 TL arası.
Ailelerin yüzde 23,1'inin aylık geliri 815-1.200 TL arası.
Ailelerin yüzde 32,1'inin aylık geliri 450-810 TL arası.
Ailelerin yüzde 6,4'ünün aylık geliri 430 TL civarında.
Diyeceksiniz ki! O raporun üzerinden 3 yıl geçti. Evet, geçti ama gelen, geçeni arattı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin verilerine göre yılın (2016) ilk üç aylık döneminde, bireylerin kredi kartı ve bireysel kredi borçları nedeniyle açılan dava sayısı, geçen yılın aynı dönemindeki 466 binden, yüzde 6.0 artışla 494 bine yükseldi.
Neden bu kadar dava açılıyor? Çünkü milletimiz kartla geçiniyor. Milletin bankalara borcu 4 yüz katrilyon. Geliri, gideri karşılamadığı için bankaya koşuyor. Bankaya ödeyemediği için de adliye koridorlarında koşuyor.
Yani birileri çok iyi (!) homoekonomikusluk yaparken çoğunluk sefaleti yaşıyor.
Peki, devletimizi yönetenler homoekonomikus mu? Bence evet. Hem de dabulü evet. Sonradan kazanılan milyarlar, saraylar, yatlar, deniz filoları, villalar, çerez parası (!) zırhlı araçları vs. düşününce, 3 yüz bin TL'lik makam aracını beğenmeyen belediye başkanlarına bakınca hem de ne homoekonomikuslarmış, diyorum.
Onun için siz siz olun başında 'homo' olan her canlıdan kendinizi koruyun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Milli güvenlik sorunlarımız / 06.10.2025
- Küresel itaatsizlik başladı / 05.10.2025
- Erdoğan’ın ‘kazan kazan’ modelini hatırlar mısın? / 04.10.2025
- Gülen’e nasip olmadı, Erdoğan’a mı nasip olacak? / 03.10.2025
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025
- Küresel itaatsizlik başladı / 05.10.2025
- Erdoğan’ın ‘kazan kazan’ modelini hatırlar mısın? / 04.10.2025
- Gülen’e nasip olmadı, Erdoğan’a mı nasip olacak? / 03.10.2025
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025