Son yaşanan iç ve dış gelişmelerden sonra Türkiye tam olarak, 'bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete' halini yaşıyor.
İçeride PKK ve IŞİD'le mücadele ediyoruz.
Askerimiz, polisimiz çok yönlü bölücü terörle mücadelede şüphesiz çok önemli başarılar elde ediyorlar.
Ama terörün bittiğini söyleyeceğimiz günleri ufukta gören hiç kimse yok.
Hal böyleyken Fırat Kalkanı Harekâtı'na giriştik ve Suriye'de de terör örgütleriyle mücadele ediyoruz.
Bu da yetmezmiş gibi 'illa Musul'da da IŞİD'le savaşacağız' diye diretiyoruz.
Allah aşkına kaç tane cephede savaşacak askerimiz?
İçeride verdiğimiz şehitlere artık Suriye'den gelenler de eklendi. Yakında Musul'dan da şehit haberleri gelirse ne yapacağız?
Azgın terör örgütleriyle kendi sınırları içerisinde mücadele etmek zorunda olan Türkiye için Suriye'de ve Irak'ta yeni cepheler açmak, bence kıyamete doğru koşar adım gitmekten başka bir anlam ifade etmiyor.
Türkiye ne yapmalı?
Bu ifadelerle Türkiye hiçbir şey yapmasın, dediğim anlaşılmasın.
Öncelikle Türkiye var gücüyle kendi sınırlarını korumaya, PKK ve IŞİD'le mücadeleye içeride odaklanmalı.
Fırat'ın batısı ya da Musul gibi bölgelerde ise ihlal edildiğinde güçlü ordusuyla ne yapacağını şimdiden açıkça ifade ederek kırmızı çizgilerini çizmeli.
Ama bu çizgiler daha önce ezilip geçilen, ama tepkisiz kalınan çizgilerden olmamalı.
Böyle bir şekilde ortaya koyacağı kırmızı çizgilerinin geçildiği durumda gereğini yapamayacak Türkiye, Musul'u IŞİD'den tek başına kurtarsa bile oradaki çıkarlarını koruyamaz.
Askerimizi Musul'da IŞİD canilerinin karşısına dikmek bize yeni şehitlerden başka hiçbir şey kazandırmaz.
Tarih en fazla bu konuda tekerrür etti!
Bizim iktidar Suriye'ye sözde demokrasi getirecekti, namazlarını Emevi Camii'nde kılacaklardı.
Hesapları ters tepti, iyi de oldu.
Suriye Devlet Başkanı Esad'a 2011'den sonra 'Esed' demeye başlayan hükümet üyeleri şimdi yeniden 'Esad'a dönüş yaptılar.
Allah tamamına erdirsin diyelim.
Hükümet ister istemez mecbur kalıp yaptıklarıyla bile Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarıyor.
Tam 3 yıl önce Ekim 2013'te kaleme aldığı bir yazısında Prof. Dr. Baş şunları söylemişti:
"Bizim hükümet yetkilileri, halen 'Esed gitsin' diyedursun, inanıyoruz ki, yakın bir zamanda, Türkiye 'düşman Esed'e yine 'kardeş Esad' demeye başlayacaktır."
Zannediyorum tarih en çok Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarmak hususunda tekerrür ediyor.
Haklı çıkmasını asla istemeyecek olanların yaptıklarıyla Haydar Hoca'nın farklı farklı konularda yüzlerce defa haklı çıkıyor olması, Türkiye'yi bu hallere düşüren siyasilerin ardından ısrarla giden milletimize ders olmalı, ama nerede?
İçeride PKK ve IŞİD'le mücadele ediyoruz.
Askerimiz, polisimiz çok yönlü bölücü terörle mücadelede şüphesiz çok önemli başarılar elde ediyorlar.
Ama terörün bittiğini söyleyeceğimiz günleri ufukta gören hiç kimse yok.
Hal böyleyken Fırat Kalkanı Harekâtı'na giriştik ve Suriye'de de terör örgütleriyle mücadele ediyoruz.
Bu da yetmezmiş gibi 'illa Musul'da da IŞİD'le savaşacağız' diye diretiyoruz.
Allah aşkına kaç tane cephede savaşacak askerimiz?
İçeride verdiğimiz şehitlere artık Suriye'den gelenler de eklendi. Yakında Musul'dan da şehit haberleri gelirse ne yapacağız?
Azgın terör örgütleriyle kendi sınırları içerisinde mücadele etmek zorunda olan Türkiye için Suriye'de ve Irak'ta yeni cepheler açmak, bence kıyamete doğru koşar adım gitmekten başka bir anlam ifade etmiyor.
Türkiye ne yapmalı?
Bu ifadelerle Türkiye hiçbir şey yapmasın, dediğim anlaşılmasın.
Öncelikle Türkiye var gücüyle kendi sınırlarını korumaya, PKK ve IŞİD'le mücadeleye içeride odaklanmalı.
Fırat'ın batısı ya da Musul gibi bölgelerde ise ihlal edildiğinde güçlü ordusuyla ne yapacağını şimdiden açıkça ifade ederek kırmızı çizgilerini çizmeli.
Ama bu çizgiler daha önce ezilip geçilen, ama tepkisiz kalınan çizgilerden olmamalı.
Böyle bir şekilde ortaya koyacağı kırmızı çizgilerinin geçildiği durumda gereğini yapamayacak Türkiye, Musul'u IŞİD'den tek başına kurtarsa bile oradaki çıkarlarını koruyamaz.
Askerimizi Musul'da IŞİD canilerinin karşısına dikmek bize yeni şehitlerden başka hiçbir şey kazandırmaz.
Tarih en fazla bu konuda tekerrür etti!
Bizim iktidar Suriye'ye sözde demokrasi getirecekti, namazlarını Emevi Camii'nde kılacaklardı.
Hesapları ters tepti, iyi de oldu.
Suriye Devlet Başkanı Esad'a 2011'den sonra 'Esed' demeye başlayan hükümet üyeleri şimdi yeniden 'Esad'a dönüş yaptılar.
Allah tamamına erdirsin diyelim.
Hükümet ister istemez mecbur kalıp yaptıklarıyla bile Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarıyor.
Tam 3 yıl önce Ekim 2013'te kaleme aldığı bir yazısında Prof. Dr. Baş şunları söylemişti:
"Bizim hükümet yetkilileri, halen 'Esed gitsin' diyedursun, inanıyoruz ki, yakın bir zamanda, Türkiye 'düşman Esed'e yine 'kardeş Esad' demeye başlayacaktır."
Zannediyorum tarih en çok Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarmak hususunda tekerrür ediyor.
Haklı çıkmasını asla istemeyecek olanların yaptıklarıyla Haydar Hoca'nın farklı farklı konularda yüzlerce defa haklı çıkıyor olması, Türkiye'yi bu hallere düşüren siyasilerin ardından ısrarla giden milletimize ders olmalı, ama nerede?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024