Bugün Türkiye'nin en çok neye ihitiyacı var, derseniz; tereddütsüz "adama ihtiyacı var, adama" derim.
Adam gibi adama? Delikanlı adama? Külhan yürekli adama? Vatanperver adama? ihtiyaç var.
Türkiye'miz üzerinde "dahili ve harici bedhahların ortaklaşa tezgahladıkları oyun" karşısında duracak adama... Kıvırtmayan? Gerçekleri yamultmayan? İki yüzlü olmayan? Soysuzlara ve globallara yaltaklanmayan? Üç kuruşluk dünya menfaati veya koltuk ihtirası uğruna vatanını ve namusunu yabancılara ve özellikle asırlardan beri kapışageldiğimiz "vahşi Haçlı"lara peşkeş çekmeyen adama?
Medeniyetini, kültürünü, dinini, kimlik ve kişiliğini, vatanını ve namusunu her şeyden aziz bilen "delikanlı adam"a ihtiyaç var.
Uşaklık değil, "3. sınıf Haçlı oğlanlığı" değil; "bağımsızlık" bizim karakterimizdir diyen Kuvay-ı Milliye ruhlu adamlara ihtiyacı var Türkiye'nin.
Sivil-asker, genç-ihtiyar, kadın-erkek her kesimden bu kıratta adamların artması lazım.
Açık ve net söylüyorum, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kıratında ve duyarlılığında adamlarımızın sayısı artması lazım ki, gemi kurtulsun.
Türkiye, "tek dişi kalmış canavar"ların gırtlağından kurtulsun? Ağzından demiyorum, gırtlağından diyorum; çünkü dahili ve harici bedhahlar Türkiye'yi Haçlı'nın gırtlağına doğru sürüklediler. Baksanıza AB Komisyonu raporlarının ardından sergilenen kör kötürüm AB nümayişlerine; bir tek eteklerine zil takıp "bandıra bandıra ye beni" demedikleri kaldı?
Böylesi bir AB sürecinde "adam kıtlığı" Türkiye'yi yok eder.
Geçmişin kimi milliyetçi AB'cileri ve Apo affedicileri, şimdi "Kuvay-ı Milliye rüzgarı"na göre yelken açıp "Türkiye nereye gidiyor!" diye "AB karşıtı nara"lar atıyorlar güya; geçti Bor'un pazarı, hatta geçti Niğde'nin de pazarı?
AB sürecinde "adam gibi adamların varolma zarureti" daha da kendini hissettirdi. AB Komisyonunun sırıtan "vahşi Haçlı ihtirası" bu ihtiyacı daha da artırdı. Artık "kaht-ı rical"a tahammülü yok ülkemizin.
Türkiye'yi ham hayal uğruna AB'nin kurtlar sofrasına servis edenlere, "siz güneşi ceketinizin cebinde" değil, "Haçınızı sakladığınız boynunuz"da kaybettiniz diyecek adam lazım?
"Bana hiç tasmalık etmemiştir altın lale" diyerek bağımsızlık uğruna canlarını feda eden aziz milletimizin ruhundan, medeniyetinden, kimlik ve kişiliğinden uzaklaşıp vardığınız "new adres"te ve "new york"ta kaybettiniz kendinizi ve ülkenizi, "değiştiğiniz adreste yitirdiniz cennetinizi" diyecek adamların sayısının artması lazım?
AB'nin hesabını ve niyetini milletimizden niye gizliyorsunuz deyip "besleme AB'ciler"in foyalarını ortaya çıkartacak yüreklerin artması lazım.
AB şunları ilan ediyor açıkça raporunda:
Türklere serbest dolaşım hakkı verilemez. Hatta sadece kendilerine değil, tarım ürünlerine de dolaşım kısıtlaması uygulanması kaçınılmaz.
Türkiye, hem dini hem de etnik bazda parça parça bölünecek; Anadolu ve Trakya "azınlıklar mezarlığı" haline dönüştürülecek. Kürtler de azınlık, Aleviler de, Bahailer de, Keldaniler de, Protestanlar da, Çerkesler de, bilmem kimler de? Herkes azınlık AB'ye göre.
70 milyonun 60-65 milyonu ya etnik ya da dinsel azınlık. Geriye kaldı 5-10 milyon; ona da zaten çoğunluk denmez. Türkiye'nin bölünüp lokma lokma olmaktan başka yolu yok diyor AB. Artık bize, Lozan-mozan hikayesi de okumayın diyor AB.
Suriçi İstanbul'daki Patrik "ekümenik" sıfatını kamusal alanda kullanması lazım; resmi olarak "Din devleti başkanı" sayılması şart.
Papazların, hem azınlık okullarında hem de devlet okullarında derslere girmeleri sağlansın.
Azınlıklara ve kiliselere, mülkiyetten misyonerliğe her türlü serbestiyet tanınsın.
Heybeliada Papaz Okulu, Türk Milli Eğitiminin kontrol ve denetiminden bağımsız olarak açılsın.
Türkiye, Ermeni soykırımını tanısın; insan zayiatı hususunda Ermenistan'la uzlaşmaya gitsin. Ermenistan sınırındaki kapı açılsın.
Fırat ve Dicle suları ile bölgedeki barajlar AB yönetimine devredilsin.
500 bin Çingene'nin Türkiye'ye dönmesi sağlansın.
Milli Güvenlik stratejileri başta olmak üzere savunma bütçesi dahil her türlü iç ve dış güvenlik ve stratejileri konularında askerin etkisi azaltılsın, asker susturulsun.
Türkiye, "15-20 senelik müzakere süreci"nde bunları uygulasa dahi, "üyelik garantisi yok".
Nitekim, önceki gün Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos "Türkiye iştah kabartmasın, dediklerimizi yapsın; aksi halde veto hakkımızı kullanırız" diye lafa girdi. Daha çoook lafa girenler olacak; razı et edebilirsen?
Bu tablonun neresinde bu aziz millet namına zerre kadar hayır var Allah aşkına! Bunun adı olsa olsa "Sevr'in geri getirilişi"dir. AB işi işte bu?
Bütün bunları adam gibi, delikanlı gibi milletimize anlatacak, gerçekleri yamultmayacak, AB sevdasıyla kıvırtmayacak adamlar lazım Türkiye'ye. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kıratında adamların sayısının behemehal arttırılması lazım. Tüm Anadolu'ya, tüm Trakya'ya dağılıp milletimizi haberdar etmemiz lazım bu Haçlı ihtirasından. Gün, işte bugündür.
Adam gibi adama? Delikanlı adama? Külhan yürekli adama? Vatanperver adama? ihtiyaç var.
Türkiye'miz üzerinde "dahili ve harici bedhahların ortaklaşa tezgahladıkları oyun" karşısında duracak adama... Kıvırtmayan? Gerçekleri yamultmayan? İki yüzlü olmayan? Soysuzlara ve globallara yaltaklanmayan? Üç kuruşluk dünya menfaati veya koltuk ihtirası uğruna vatanını ve namusunu yabancılara ve özellikle asırlardan beri kapışageldiğimiz "vahşi Haçlı"lara peşkeş çekmeyen adama?
Medeniyetini, kültürünü, dinini, kimlik ve kişiliğini, vatanını ve namusunu her şeyden aziz bilen "delikanlı adam"a ihtiyaç var.
Uşaklık değil, "3. sınıf Haçlı oğlanlığı" değil; "bağımsızlık" bizim karakterimizdir diyen Kuvay-ı Milliye ruhlu adamlara ihtiyacı var Türkiye'nin.
Sivil-asker, genç-ihtiyar, kadın-erkek her kesimden bu kıratta adamların artması lazım.
Açık ve net söylüyorum, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kıratında ve duyarlılığında adamlarımızın sayısı artması lazım ki, gemi kurtulsun.
Türkiye, "tek dişi kalmış canavar"ların gırtlağından kurtulsun? Ağzından demiyorum, gırtlağından diyorum; çünkü dahili ve harici bedhahlar Türkiye'yi Haçlı'nın gırtlağına doğru sürüklediler. Baksanıza AB Komisyonu raporlarının ardından sergilenen kör kötürüm AB nümayişlerine; bir tek eteklerine zil takıp "bandıra bandıra ye beni" demedikleri kaldı?
Böylesi bir AB sürecinde "adam kıtlığı" Türkiye'yi yok eder.
Geçmişin kimi milliyetçi AB'cileri ve Apo affedicileri, şimdi "Kuvay-ı Milliye rüzgarı"na göre yelken açıp "Türkiye nereye gidiyor!" diye "AB karşıtı nara"lar atıyorlar güya; geçti Bor'un pazarı, hatta geçti Niğde'nin de pazarı?
AB sürecinde "adam gibi adamların varolma zarureti" daha da kendini hissettirdi. AB Komisyonunun sırıtan "vahşi Haçlı ihtirası" bu ihtiyacı daha da artırdı. Artık "kaht-ı rical"a tahammülü yok ülkemizin.
Türkiye'yi ham hayal uğruna AB'nin kurtlar sofrasına servis edenlere, "siz güneşi ceketinizin cebinde" değil, "Haçınızı sakladığınız boynunuz"da kaybettiniz diyecek adam lazım?
"Bana hiç tasmalık etmemiştir altın lale" diyerek bağımsızlık uğruna canlarını feda eden aziz milletimizin ruhundan, medeniyetinden, kimlik ve kişiliğinden uzaklaşıp vardığınız "new adres"te ve "new york"ta kaybettiniz kendinizi ve ülkenizi, "değiştiğiniz adreste yitirdiniz cennetinizi" diyecek adamların sayısının artması lazım?
AB'nin hesabını ve niyetini milletimizden niye gizliyorsunuz deyip "besleme AB'ciler"in foyalarını ortaya çıkartacak yüreklerin artması lazım.
AB şunları ilan ediyor açıkça raporunda:
Türklere serbest dolaşım hakkı verilemez. Hatta sadece kendilerine değil, tarım ürünlerine de dolaşım kısıtlaması uygulanması kaçınılmaz.
Türkiye, hem dini hem de etnik bazda parça parça bölünecek; Anadolu ve Trakya "azınlıklar mezarlığı" haline dönüştürülecek. Kürtler de azınlık, Aleviler de, Bahailer de, Keldaniler de, Protestanlar da, Çerkesler de, bilmem kimler de? Herkes azınlık AB'ye göre.
70 milyonun 60-65 milyonu ya etnik ya da dinsel azınlık. Geriye kaldı 5-10 milyon; ona da zaten çoğunluk denmez. Türkiye'nin bölünüp lokma lokma olmaktan başka yolu yok diyor AB. Artık bize, Lozan-mozan hikayesi de okumayın diyor AB.
Suriçi İstanbul'daki Patrik "ekümenik" sıfatını kamusal alanda kullanması lazım; resmi olarak "Din devleti başkanı" sayılması şart.
Papazların, hem azınlık okullarında hem de devlet okullarında derslere girmeleri sağlansın.
Azınlıklara ve kiliselere, mülkiyetten misyonerliğe her türlü serbestiyet tanınsın.
Heybeliada Papaz Okulu, Türk Milli Eğitiminin kontrol ve denetiminden bağımsız olarak açılsın.
Türkiye, Ermeni soykırımını tanısın; insan zayiatı hususunda Ermenistan'la uzlaşmaya gitsin. Ermenistan sınırındaki kapı açılsın.
Fırat ve Dicle suları ile bölgedeki barajlar AB yönetimine devredilsin.
500 bin Çingene'nin Türkiye'ye dönmesi sağlansın.
Milli Güvenlik stratejileri başta olmak üzere savunma bütçesi dahil her türlü iç ve dış güvenlik ve stratejileri konularında askerin etkisi azaltılsın, asker susturulsun.
Türkiye, "15-20 senelik müzakere süreci"nde bunları uygulasa dahi, "üyelik garantisi yok".
Nitekim, önceki gün Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos "Türkiye iştah kabartmasın, dediklerimizi yapsın; aksi halde veto hakkımızı kullanırız" diye lafa girdi. Daha çoook lafa girenler olacak; razı et edebilirsen?
Bu tablonun neresinde bu aziz millet namına zerre kadar hayır var Allah aşkına! Bunun adı olsa olsa "Sevr'in geri getirilişi"dir. AB işi işte bu?
Bütün bunları adam gibi, delikanlı gibi milletimize anlatacak, gerçekleri yamultmayacak, AB sevdasıyla kıvırtmayacak adamlar lazım Türkiye'ye. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kıratında adamların sayısının behemehal arttırılması lazım. Tüm Anadolu'ya, tüm Trakya'ya dağılıp milletimizi haberdar etmemiz lazım bu Haçlı ihtirasından. Gün, işte bugündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019