Tutuklu da olsa askerin de söyleyecekleri var

"Adalet mülkün temelidir" sözünü bilmeyenimiz yoktur. Adaletin tarifi az çok herkesin hafızasında bir yer tutar. "Mülk" ise devlet anlamındadır. Yani adalet devletin temelidir. Devlet özellikle adalette ayrım yapamaz. İnancı, mezhebi, sınıf farkı, gelir düzeyi, siyasi konumu veya tutumu, yaşayış tarzı vs. şeylere göre duruş gösteremez. Devletin kanunları, kuralları vardır. Bunları uygulamada bütün vatandaşlara eşit mesafede olması lazımdır. Onun için "adalet devletin temelidir" eğer bu adalet zafiyete uğramışsa devletin temeli sallantıdadır. Devletin temeline güve girmiş, bomba konulmuştur ve yarınlar tehlike altındadır. Devleti, iktidarlar yönetir. Yani devletin görünen yüzü iktidarda olan partidir, anlayıştır. 3 dönemdir ülkeyi yöneten AKP iktidarı, maalesef devletin birçok vasfını zedeleyici icraatlara, uygulamalara girmiş, izin vermiştir. Bunların en başında gelen ise adaletin tecelli edeceği yer olan yargıdır. Maalesef ülkemizde yargı bırakın herkese eşit mesafede olmayı, aldığı kararlarla açıkça taraf olduğunu göstermiştir. Hele son çıkan düzenlemelerle vatandaşın, hakkını aramak için yargıya gitmesi, dava açması ücrete bağlanmış. Yani sen bir dava açacaksan baştan giderleri karşılayacaksın. Kredi kartları ile yaşamaya çalışan vatandaş, nerden sıcak para bulup, dava açabilir ki! Ha bu kanunu çıkaranlar, bu sayede yargının yükünü hafifletmeyi düşünmüş de olabilirler! Ne dersiniz?Gelmek istediğim nokta ise malum şu darbe planları ve tutuklanan yüzlerce komutan. Bir önceki seçimde PKK propagandası yapmak vs. suçlardan suçlu bulunan ama vekil seçtirilen Sebahat Tunceli'n cezasının infazı, vekil seçildiğinden dolayı ertelendi. Vekil seçilen bu kadın ne yaptı? Devleti tokatladı, devleti tehdit etti, bölücü başını alenen övdü vs. Son seçimde de yine vekil seçtirildi. En son Ankara'nın göbeğinde "bizden korkun" açıklamasını yaptı. Son seçimde de MHP bir asker aday gösterdi. Engin Alan. Darbe iddiaları ile tutuklu. Hakkında hüküm yok.  O da seçildi. Ama Meclis'e gidemedi. Çünkü yargı müsaade etmedi. Demek ki, yargı PKK'lı olanı, onun sözcülüğünü yapanı, alenen devleti tehdit edenleri değil hakkındaki iddialar ispatlanmamış, hüküm giymemiş, devletin hizmetinde bulunmuş askeri tehlikeli görüyor. Başka izahı var mı?Bunun sebebi ne olabilir? Bu mantık, zihniyet ne yapmak istiyor vs. gibi sorular akla gelebilir. İşte bu soruların cevabını "Balyoz" davasından tutuklu bulunan Kurmay Albay Mustafa Önsel'in son duruşmada yaptığı açıklamalar, hem de yoruma gerek bırakmadan cevaplar nitelikte;"İlki 22 Şubat 2010 olmak üzere geçen yıl 2 kez tutuklanıp tahliye edilerek 4 ay tutuklu kaldığını anlatan Önsel, bu yıl, yine şubat ayında tutuklanıp, özgürlüğünün gasp edildiğini, bundan dolayı ruhunun bu haksızlığa isyan halinde olduğunu dile getirdi.""Post modern darbe diye yakın tarihin kayıtlarına giren 28 Şubat süreci ile ilgili dava açılsın bakalım? Bu hiç gündeme getirilmez. O dönemin en namlı generalini, yandaş ticari kuruluşlarda danışman olarak çalıştıracaksın, onunla ABD'lerde JINSA denilen Yahudi kuruluşunda sarmaş dolaş olacaksın, beni de darbeci olarak yargılatacaksın. Bu durumu şiddetle kınıyorum"  "Henüz doğmadığım 1960 ihtilalinin, öğrenci olduğum 12 Eylül'ün, uygulamalarının çoğunu yanlış bulduğum 28 Şubat'ın hıncı bizden çıkartılıyormuş gibi hissediyorum. Şu anda aslında demokrasi görünümlü bir darbe, bir dikta rejimi yaşıyoruz. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta neler olduysa, bugün de benzer, hatta daha da kötü şeyler oluyor. 12 Eylül ve 28 Şubat'ın arkasında kim varsa bugünkünün arkasında da aynı güç var" Önsel, 31 yıl boyunca teniyle bütünleşen ama şimdi ayrı düştüğü üniformasıyla konuştuğunu belirterek, şunları kaydetti: "İhanet odaklarıyla işbirliği yaparak, tarafımıza bu iftiraların atılmasına ve geleceğimizin haksız yere karartılmasına, hürriyetimizin gasp edilmesine sebep oldular. Onları lanetliyorum. Bu ihanetleri unutulmayacak. Gelecekleri için geçmişlerini satan bu çakalları suçluyorum. En büyük kinimiz onlaradır. Lanetimiz gelecek kuşaklarını da kucaklayacaktır."*Özellikle dikkat edin Mustafa Albay'ın şu değerlendirmesine!"Asker, lafı eğmeden, bükmeden söyler. Sorulduğunda "Var da diyemem, yok da diyemem" diyen sevgili komutanım, şimdi rahat uyuyabiliyor musun? Ya sen, durup dururken saçma Nisan bildirisi yayımlayarak, siyasete şekil vermeye çalışan pek sevgili komutanım. Biz cezaevinde mağdur iken, zırhlı aracınla gezmekten mutlu oluyor musun? Sahi şu Dolmabahçe'de baş yetkili ile sen ne konuştun? Hangi konuda ikna edildin? Yoksa bizlere yapılacak operasyonlara yeşil ışık orada mı yakıldı? Ne verdin? Sana da mı kaset gönderdiler yoksa? Yıllarca görev nedeniyle ayrı kaldığım eşimden ve çocuklarımdan hukuksuzca ayrı bırakılırken siz, torunlarınızı gönül rahatlığıyla sevebiliyor musunuz?"Görevde olan komutanlarına seslenen Önsel, "Çok üzülüyoruz. Hukuki süreç, sabır" diyenlere, silah arkadaşlığı ölmüş diyorum. Yönetiyorum, zannettiğiniz ordunun, sahte CD'lerle beli kırılmış. Siz kime komutanlık yaptığınızı sanıyorsunuz?" 6 Ekim 2011 Mülkün temelini tekrar sağlamlaştırmak için hepimizin aynaya çok iyi bakması lazım, diyorum bende?